Tyler is Back

1.8K 54 38
                                    

Multimedya; Megan.

İyi okumalar..♡

Sessiz geçen dakikalar da kafamı arkaya yaslayıp, karın yağışını izliyordum. En sonunda pes edip konuşmaya başladım.

"Neden?"

"Ne?"

"Neden benden uzaklaştın?" Dedim yüzünü incelerken. Tavırları fazlasıyla Adam'dı. Neredeyse bir büyüyle Adam'ın, Tyler'ın bedenini ele geçirdiğini düşünecektim.

"Nedenini açıkladım sana, Megan." İsmimi söylediğinde kalp atışlarımda değişiklik meydana geliyordu. Demek istediğim, bilirsiniz... Hoşlandığınız kişinin ağzından isminizi duymak sizi çok mutlu eder ve sanki ismimi söylediği an diğer dedikleri önemli olmuyordu. En azından bir kaç saniye için.

"Ben gerçek nedenden bahsediyorum, Tyler." Gözlerini kapattı ve bir kaç saniye öyle kaldı.

"Söylemeyeceksin, değil mi?"

Tyler, cevap vermek yerine arabayı çalıştırdı.

"Kar o kadar şiddetli değil artık. Seni eve bıraksam iyi olacak."

Nefesimi verdim ve başımı tekrar arkaya attım.

Gizemler, sırlar ve gizemler....

Evin önüne gelince arabadan inmek için acele etmedim ve ne kadar gurursuz görüneceğimide umursamayıp Tyler'a saatlerdir sormak istediğim sorumu sordum.

"Seni bir daha görebilecek miyim?"

"Görmesen daha iyi."

"Bu da ne demek?"

"Megan, savaş çok yakında ve kurtların cadılar karşısında ki şansları neredeyse yok denilecek kadar az. Cadılar açık dövüşmeyeceklerdir. Bu yüzden kurtlar korku içinde ve tabi öfke. Kurtlar sana öfkeliler, Megan. Onların liderisin ve hiç bir şey yapmıyorsun. Bu ne demek biliyor musun? Hem cadılar hem kurtlar senin ölmeni istiyor. Böylesine bir durumdayken yapman gereken bir lider olmak; Kazran gibi."

"Bana neden bunları dediğini hala bilmiyorum."

"Senden uzaklaşmak istemedim. Şu an senin bu kadar yakınımda olmana rağmen seni öpememek..." Tyler bunları derken gözlerimi kapattım. "Bu öylesine kötü ki..." gözlerimi açıp onun gözlerinde ki hüzüne baktım.

"Neden gittin öyleyse?" Diye sordum. Gizemi beni ona daha fazla çekiyordu. Tyler, gözünü yola dikti ve ben yine bir şey demeyecek diye düşünürken konuşmaya başladı.

"Gitmek zorundaydım çünkü diğer kurtların düşüncelerini öğrenmem gerekiyordu. Yakınlarda sana bugün yaptıklarından daha kötüsünü yapabilirler." Gözlerimin içine baktığında kalbim fazladan kan pompalamaya başladı. "Bu ne demek biliyor musun?" Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. "Tehlikedesin," diyerek beni bilgilendirdi ki bilgisiz olmayı şu an daha çok istiyordum.

"Seni koruyacağım." Yüzümde oluşan büyük gülümsemeyi saklama ihtiyacı duymadım. "Ne yani burada mı kalacaksın? Yani gitmeyeceksin?"

"Hayır, gitmeyeceğim ama sen gitmelisin artık." Gözleri tekrar dışarıya kayınca onun baktığı yöne baktım. Teyzem, bize doğru geliyordu. Arabadan inmeden önce dizimin üzerinde doğrulup bir elimi Tyler'ın omzuna koyarak destek aldım ve Tyler'ın yanağına bir öpücük kondurdum.

"İyi geceler."

Teyzemin soru sorarcasına bakışlarını görmezden gelmeye çalıştım ama Tyler, arabadan indiğinde kalbim olacaklar konusunda beni uyarırcasına daha hızlı atmaya başladı.

"Merhaba efendim." Teyzem, hala şüpheci bakışlarını Tyler'ın üzerinde gezdiriyordu. "Merhaba..?" Tyler, teyzemin cümlesini tamamlayıp "Tyler. Ben Tyler," dedi.

"Eve gelip dondurma yemek ister misin?" Teyzemin sorusuna gözlerimi büyütüp Tyler'a kaş göz hareketleri yapmaya başladım.

Umarım gelmez. Umarım gelmez. Umarım gelmez.

Tyler, kaş göz hareketlerimi fark edip gülümsedi tam konuşmak için ağzını açtığında teyzem "Sadece vanilyalı dondurmamız kalmış," diyerek davetinin albenisini düşürdü. "Ah bir kaç haftalık olması lazım dondurmanın." Tyler, tekrar gülümsedi ve "Teşekkür ederim fakat gitsem iyi olur. Tanıştığımıza memnun oldum," dedi ve arabasına bindi.

Eve girerken teyzem "Hiç iyi bir çocuğa benzemiyor," dedi. "Daha onu tanımıyorsun bile." sesim sitemli çıkmıştı. "Pekala, o zaman neden onu yemeğe çağırmıyorsun? Bu şekilde onu daha iyi tanıyabilirim." Teyzeme gülümseyip odama çıktım. Ne gündü ama!

***

"İşte böyle. Ben Tyler'ın gözünde adeta bir Sam'im sanki..." dedim Alison'a. Bir yandan elmamdan bir ısırık almıştım. Skype'tan bile olsa Alison ile konuşmak güzeldi.

"Hadi ama saçmalama! Sen Tyler'ın gözünde öyle olamazsın."

"Ben Sam'i nasıl bir baş belası olarak görüyorsam, Tyler'da aynı şekilde beni öyle görüyor Alison." Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştım ve "Senin Harrison ile aran nasıl?" Diye sordum.

"İyi. Çok çok iyi." Hemen keyfi yerine gelmişti Alison'ın Harrison ismini duyunca. "Çok mutluyuz. Dün Harrison'ın evine gittim. Odasına... Her şey o kokuyordu düşünebiliyor musun? Hatta..." kıkırdadı. "Bir tane Harrison kokan bir hırka yürüttüm odasından." Bende gülümsemesine karşılık verdim. Dünyada böyle mutlu olan insanların olması bazen beni şaşırtıyordu ama onun mutluluğu beni mutlu ediyordu ve bir yandan beni umutsuzca aynı şeyleri yaşamayı istetiyordu. 

Laptop'u kapatıp, yanımda ki komidine koydum ve tam yatmak için bir dizimi yatağa koyduğum sırada penceremden gelen tıkırtılarla pencereye doğru yavaş bir adım attım. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi atıyordu. Ya kurtlar veya cadılardan biriyse? Kaçmalı mıydım?

Pekala Scream serisinden öğrendiğim şey ne kadar kaçarsan kaç mutlaka ölüyorsun; başrol olmadığın sürece ve bende başrolde ki insanların özelliği olmadığı konusunda % 100 emindim. Korkusuz ve güçlü kelimeleri beni anlatmıyordu. Ben daha çok iyi ve tatlı biriydim ki bu karakterler filmin 30. Dakikasında ölürlerdi genellikle.

Yutkundum ve odamın içinde göz gezdirerek telefonumu bulmaya çalıştım. Odamda bulunan balkonun kapısı zorlanmaya başlamıştı.

Tanrım lütfen acısız bir ölüm olsun....

■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■●■

Arkadaşlar, bu hikayenin yeni bölümünü beklerken başta yeni hikayem Vampir Kasabası olmak üzere diğer hikayelerime göz atabilirsiniz. Beğeneceğinize eminim. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.

Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin