Bölümle ilgili yorum bırakırsanız çok mutlu olurum. Bölüm parçası var dinleyerek okuyun ve multimedya: Darren, Tyler ve Matt. Sizi seviyorum, iyi okumalar :* ♥
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Pazar günümü odamda; dün gördüğüm rüyayı düşünerek geçiriyordum ki gelen telefon bunlardan sıyrılmamı sağladı.
- Alo?
+ Dün olanlar hakkında bir açıklaman var mı?!
Dün olanlar?
- Neden bahsediyorsun sen?
+ Ah! Hala neden diyor ya!!
Sesi çok sertti. Bir şeylere vurduğundan eminim.
+ Bak, oraya geliyorum. O zaman konuşalım.
- Ty! Bekle! Görürlerse?!
Off. Kapatmış...
Odamda tur atarken çalan kapıyla aşağı koştum.
Tyler, kapıyı açar açmaz içeri daldı.
Cidden sinirliydi. Kapıyı kıracak kadar sert kapattı.
+ Benden saklayacağını mı düşündün?! Hani söz vermiştin?!
- Ne?! Sen... Ah! Matt'den mi bahsediyorsun?
Kollarımı sıkıca tutmuş sarsıyordu. Şu anda ondan cidden korkuyordum.
+ Sana değer verdim be ben! Sen hiç bir şeye değmeyen bir sür-
Kolumu bırakıp, kapıya tekme attı.
- Söyle! Sözünü kesme. Sürtüğüm değil mi? Seni korumak için sevmediğim birini öptüğüm için bir... Ah!
Bana doğru döndü ve tekrar beni duvarla arasına aldı.
+ Senin yüzünden ölmeyi göze aldım ben! Bu iş çocuk oyuncağı değil tamam mı?! Disney'de değilsin. Etrafına bak! Gerçek dünya. Benimsen, başkasına gitmezsin ama sen...
- Tyler, korkuyorum.
Sesim oldukça soğuk ve kısık çıkmıştı.
+ Korkmalısında. Yapacaklarımı tahmin bile edemiyorsun. Öylesine safsın ki.
Ah! Bir aşağılanmadığım kalmıştı, o da oldu.
+ Ama artık yeter. Seni cidden idare edemiyorum. Biz... Biz diye bir şey yok. Olamıyoruz. Artık bıktım bu saçma oyundan.
Oyun mu? Sesime ne olmuştu? Neden çıkmıyordu? Neden cevap veremiyordum ki. Sadece yatağıma koşup ağlamak istiyordum. Bu kadar güçsüzdüm işte.
- Ne yani... Bitti mi?
Lanet olsun burada olmaz. Sesimin titremesine engel olamıyorsam en azından ağlamama engel olmalıyım.
+ Bitti.
Kapıdan çıkıp gittiğinde yere yığılmıştım. Saatlerce onun gittiği yere bakıp, ağlamıştım. Bu kadar kolay bitemezdi ki. Hayır bitmemeliydi.
Bu gelen 3. Mesaj sesiydi. Yerimden göz yaşlarımı silerek, kalktım ve odamda ki telefonu elime alıp mesajları açtım.
2 yeni mesaj. Matt'ten. Es geç.
1 yeni mesaj. Tyler'dan. İşte bu. Evet!! Sonunda dayanamadı ve barışmak istiyor! Mesajı açtım.
"Kapıyı aç."
Aynı mesajı 3 kez okuduktan sonra aşağı koştum ama kapıda Tyler yoktu... Yerde bir kutu var. Elime onu alıp içeri girdim.
Kutuyu açtığımda onun t-shirt'ü ile karşılaştım. Onda kaldığım gün giydiğim. Onu elime alıp biraz kokladıktan sonra kutuda ki notu aldım ve açtım.
"Artık hayatından tamamen çıkıyorum. Beni arama, numaramı değiştiriyorum zaten. Şehride terk ediyorum. Artık görüşmeyiz böylece kimseyi koruma ihtiyacı duymazsın. Yıllar sonra beni unutursun ama seni hep hatırlayacağım."
Ağlamamı durdurmama gerek yoktu artık. O yoktu. Gitmişti. Nereye gittiğini bile bilmiyordum! Bunu haketmiyorduk biz.
Aklıma gelen fikir ile koşar adımlarla kapıdan çıktım ve taksiye bindim ve havaalanına doğru sürmesini istedim. Belki... Bir ihtimal onu yakalayabilirdim. Umarım.
Taksiye 28 dolar ödedikten sonra havaalanına doğru koşmaya başladım. Nereye gideceğini bilmiyordum ki. Sakin ol Megan... Bulacaksın onu. Uçuşlara göz gezdirirken en yakın uçuşlara baktım.
Portland: 1.5 saat sonra. Geç.
Los Angeles: 30 dakika sonra. Olmaz.
Seattle: 5 dakika sonra. Koş.
Tyler'ı bulabilirdim belki. Seattle uçağının kalkmak üzere olduğunu belirten anonstan sonra sonunda orayı bulabildim. Uçak havalanırken. Oraya girmemin imkansız olduğunu bildiğim için bitkin bir halde havaalanından çıktım. Yürümek iyi gelebilirdi.
Gece'den artık korkmuyordum. Tyler gitmişti artık bana zarar vermezlerdi..
+ Hey!! Doğru yürü!!
Korna sesi kulaklarımı deliyordu. Arkama dönüp
- Afedersiniz.
Dedim.
+ Bu saatte burada yürümek tehlikeli olabilir. Seni istersen... Gideceğin-
- Hayır!
Dedim ve hızla yürümeye devam ettim. Arabası ile peşinden geliyordu. Orta yaşlı, şişko, pislik.
+ Fiyatın neyse sorun değil..
- Ne!?
Ani fren sesi ile sözüm yarıda kaldı. Darren'ın burada ne işi olabilirdi ki.
+ Arabaya bin.
Diye, bana emir ettikten sonra adamın yanına gitti ve yakasından tutup, kendine doğru çekti.
+ Yağ kütlelerini ortaya dökmeden önce gazla, ucube!
Dedi ve yumruğu yapıştırdıktan sonra arabaya bindi.
- Sen...
+ İyimisin?
- Nerden çıktın?
+ İyimisin?.
Üstüne basarak tekrarladı. Burada patron oydu yani.
- Evet. Nerden çıktın sen?
+ Teşekkür edeceğine hesap mı soruyorsun?
Bugün cidden şakalaşacak günümde değildim.
- Pekala. İnebilirmiyim?
+ Hayır.
- Ne?
+ İnemezsin anlamında.
- Bal gibide inerim.
Deyip, kapıyı açtığımda uzanıp kapıyı kapattı ve kilitledi.
+ Sen cidden baş belasısın.
- Tüm öğrencilerinle bu kadar ilgilimisindir?
+ Hayır sadece sen.
Yanaklarıma ateş basarken, dilimi ısırıp bunu atlattım.
Sessizlik iyiydi. Bugün cidden tek yapmak istediğim yatmak ve ağlamaktı.
+ Evini tarif edecekmisin artık?
- Ah, üzgünüm.
Deyip, yolu tarif ettim. 10 dakika sonra kapının önündeydik.
+ Benim bildiğim teşekkür ederler.
Gözlerimi devirdim ve
- Teşekkürler.
Dedim.
+ Bu kadar mı?
- İyi geceler!
Deyip, içeri girdim ve kapının ardında yere çöktüm. Artık rahat rahat ağlayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
FanfictionSıradan bir kız olan Megan McFalls'un hayatı bir anda değişir ve Kurtadamlar ile cadılar hayatında büyük ölçüde yer kaplamaya başlar. Artık hiç bir şey eskisi gibi değildir. Gerçek aşk belkide en tehlikelidir. Bir kurtadama güvenilir mi? Peki ya bir...