TYLER

3.5K 90 16
                                    

Eve geç geldiğimiz için direk kendimi yatağa attım ama yine uyuyamıyordum. Konuşulanlar sanki başka dildeydi. Duyabiliyorum ama anlayamıyorum. Adam'ın dediklerini anlayamamıştım. Zaten "Ne düşmanı?" diye sorduğumda o daha cevap veremeden annem çağırmış, gitmek zorunda kalmıştım.

Tavanı incelemekten sıkıldım ve pencereye doğru döndüm. Ay, dolunaydı. Huzursuz ve güzel...

Gözlerimi kapadım ve Adam'ın kusursuz yüzünü aklıma getirdim. Bu bende gülümsemeye neden olmuştu.

Ay ışığı odamı aydınlatırken, odamın ışığı bir anda karanlığa gömüldü. Gözlerimi korkarak açtığımda ayın ışığının tekrar dolduğunu fark ettim. Sanki biri penceremden bakmış gibi...

Yatağımdan korkarak çıktım ve ışığı yaktıktan sonra pencereye baktım. Belki de bir bulut ayın ışığını gölgeledi, diye düşündüm ve tüm gece ışığı açık tutarak uyumaya çalıştım.

.........

Cuma gününün verdiği mutlulukla yataktan kalktım ve üzerimi aceleyle giyindim. Her zaman ki dar jean yerine siyah opak külotlu çorap ve beyaz mini şort giydim. Üzerine beyaz atlet ve gömlek giydikten sonra aşağı indim.

"Günaydın!" diye seslendim bizimkilere. "Günaydın." dedi babam gazetesini masaya bırakırken. "Günaydın tatlım!" annemdende bir günaydın gelmişti.

Hepimiz sessizce kahvaltımızı yaparken sonunda babam konuştu. "Yarın cumartesi. Bir planın varmı, Megan?" diye sordu. Ona kafamı salladım. "Buna sevindim. Biliyorsun Gallengar'lar burada yeni ve sende oğullarıyla aynı yaştasın. Argent'la dün konuştukta senin onları kasabayı gezdirmenin iyi bir fikir olacağını düşündük."

Ona her ne kadar kötü bir fikir olduğunu söylesemde o bunu dinlemedi. Adam, bana açıkca benimle konuşmak istemediğini söylemişti ama şimdi ona kasabayı gezdirecektim. Ne muhteşem ama!

Alison'ın geldiğini belli eden korna sesiyle dışarı gittim ve direksiyonun yanında ki koltuğa oturdum. "Keyifsizsin." bunu soru sorar gibi sormuştu her zaman ki gülücükleriyle Alison.

Ona dün Adam ve Finn'in evine gitmemden tutda yarın onları dolaştırmama kadar her şeyi anlattım yol boyunca. Ufak bir ayrıntıyı es geçtim tabi. Adam'la yaptığımız son konuşma.

"Lütfen sende gel benimle. Onlarla tek başıma kalmak istemiyorum."

"Salakmısın sen? Sence ben bu fırsatı kaçırırmıyım. Tabi ki geliyorum. Bakarsın popüler grup oluveririz bir anda." Alison'ın bu kadar kolay kabul edeceğini düşünmemiştim doğrusu.

Sonunda okula geldiğimizde Alison, Harrison'ın yanına gitti. Bende bahçede ki banklardan birine oturup, geometri kitabına biraz göz atmaya koyuldum.

Henüz 10 dakika olmuştu ki çalışalı bahçedekilerden yükselen seslerle kitabımdan kafamı kaldırdım.

"Vay canına arabaya bak!"

"Aman Tanrım arabası kadar kendide ateşli."

"Şansımız yok. Amigo kızlardan biriyle çıkar kesin."

Adam'ın geldiğini sanmıştım ama bu o değildi. Ondan daha kaslı ve biraz daha az esmerdi. Onunkinin aksine ifadesiz bir yüzü ve köpekbalığı bakışları yoktu.

Bir anda gözleri benimkilerle birleşti. Kısa bir bakışmanın ardından kafamı ondan çevirdim ve banktan kalkıp sınıfıma doğru ilerledim.

Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin