Darren Robert Hilson

1.4K 49 10
                                    

Multimedya; Psikoloğumuzun gifi :D

Geç bölüm için özür dilerim. İyi okumalar. Yorumlarınızı görmek beni çok mutlu ediyor. *-*

Eve geldiğimde saat 9:45'i gösteriyordu. Kendimi acayip yorgun hissetmeme rağmen duş almazsam rahatlayamayacağım için kahvaltı işini erteleyip duşa girdim.

15 dakikalık duşun ardından beyaz şort ve mor, bol bir tişört giyip Alison'ı uyandırma çabalarıma giriştim.

"Alli. Uyan." gözlerimi devirip bir bacağımı yatağa attım ve onu sarsmaya başladım.

"Kahvaltı hazırlamama yardım etmezsen aç kalırsın ve inan benim pancake'imi yemek istemezsin."

Alison, yemek yapmada oldukça becerikliydi. Kardeşlerine annesi işteyken hep kendisi yemek hazırlardı.

"Alison, uyan artık!"

***

20 dakikalık Titanik'ten kurtulmaya çalışır gibi Alison'ı uyandırmaya çalışma operasyonumda başarıya ulaşmış, mutfakta Alison'ın sihir gibi yarattıklarını izlemekteydim.

Hadi ama! Brad, resmen canıma okumuştu. Sabahın köründe yapılan spora alışık değildim. Hele ki spor hocam bir kurtadamsa. Bir yandanda öğrendiklerim iyi olmuştu. En azından Kazran'dan nefret etmiyordum. Pekala, ailemin katilinden tabi ki nefret ediyordum ama sadece onunla konuşmak isteyecek kadar saf olduğum gerçeğini kabulleniyordum.

Gözümün önünde sallanan telefon daha doğrusu Alison'ın eli dikkattimi çekti ve beni bir b*k çukuru gibi çekildiğim kuyudan çıkarttı.

"Telefonun çalıyor. Cevaplamayacaksan ben açacağım."

"Ne? Kim arıyor?" bir şey demesine izin vermeden telefonu alıp kimin aradığına baktım ve ekranda Sam yazısını görünce telefonu sessize aldım.

"Hey, ne diyeceğini merak etmiyor musun?" çoktan pancake yapmaya geri dönmüştü, Alison. "Hayır," diye cevapladım onu tereddüt etmeden.

Elimde salladığım telefon aklıma Tyler'ı daha doğrusu beni hiç aramadığını getirdi. Aramış olması gerekmez miydi? Ve ayrıca ona bugün öğrendiklerimi anlatmalıydım. Cadılar, tehlikeliydi ve...bir saniye. Ya başına bir şey geldiyse?

Beni. Aramış. Olması. Gerekirdi.

Bu düşünce beynimi kemirirken kahvaltının tamamen hazır olduğunu fark edince onu aramayı daha sonraya erteleyip, beynimin kemirgenleri ile birlikte kahvaltı etmeye koyuldum. Alison, teyzemi uyandırma görevini üstlenmişti...

Sessiz geçen bir kahvaltı, demeye hazırlanıyordum fakat teyzem konuşmaya başladı.

"Bu ev bana iyi gelmiyor." Alison'da, bende çatallarımızı bırakıp pür dikkat teyzeme odaklandık. "Galiba satıp, başka bir ev almalıyız. Birikmiş bir miktar paramda var üzerine ekler kasabanın içinden bir ev alırız, diye düşünüyorum."

Tebessüm edip "Sen nasıl istersen," dedim.

"Ve ayrıca bu ev satılana kadar bir süre tatile çıkalım, diyorum. Alison, tatlım senin gelmeni çok isterim. Evde iki kız olması bazen bana Jenna'yı unutturuyor. Kalabildiğin en uzun süre kal bizimle lütfen."

"Ah, çok sevinirim efendim. Zaten evde kardeşlerim yüzünden ders çalışmak bile imkansız oluyor bazen." Alison, bana dönerek devam etti. "Ah, baksana. Belki lise sonu burada okurum. Bu muhteşem olurdu." Alison'a coşkuyla eşlik ettim. "Teyzemin sorun çıkarmayacağını düşünüyorum." teyzemden onaylar bir gülümseme gelince bir şeylerin güzel gitmesi beni mutlu etmişti.

***

Alison, bulaşıkları hallederken ben odamda yatağımda bağdaş kurmuş bir şekilde Tyler'ı aramakla meşguldüm.

Hadi ama! Aç şu telefonu.

Telefonu sertçe yatağa atıp, elimi saçlarımın arasından geçirdim. Tyler'ın bu olanları bilmeye hakkı vardı. Daha doğrusu benim birine söylemeye hakkım vardı. Bunlarla idare edemeyecek kadar güçsüz hissediyordum kendimi.

Lanet olası cadılar ve kurtadamlar arasında ki savaş beni korkutuyordu. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Tam sakinleşmek için yatağa oturduğum sırada odamın kapısı açıldı. Teyzem içeri girdi.

Ona gülümserken ayağa kalktım.

"Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyordum." kaşlarımı kaldırıp, pür dikkat onu dinlemeye başladım. Neden biri bunu dediği zaman kalp atışlarım normalden iki katına çıkıyordu?

"Bu yaşadıklarımız gerçekten çok zor ve ben terapiye başladım." gülümsedim. "Bu çok güzel," dedim. "Ve seninde terapiye gitmeni istiyorum. Gittiğim psikolog bir arkadaşını önerdi. Ayrı ayrı olması daha faydal olurmuş terapinin."

"Buna hiç gerek yoktu ben idare-"

"Lütfen canım. Ben bile bu haldeysem seni düşünemiyorum. Daha çok küçüksün. Bir saat sonra şu adrese gitmeni istiyorum." verdiği kağıta baktım.

Darren Robert Hilson

İsmine kaşlarımı çatarak baktım. Bu sanki bilmediğin bir şarkıyı, dinlemişsin gibi hissetmekti. Bu isim beynimi yoruyordu. Bulmak istiyor; fakat beynime yerleştirilmiş koca bir duvar buna engel oluyordu sanki.

Silkinip, aynada kendime baktım. Beyaz şortum ve bol, yıpranmış tişörtüm güzel gözüküyordu.

Aşağı inip, Allison'ın yanına gittim ve ona psikolog meselesini anlattım. Benimle geliyordu. Bu aptal psikolog meselesinin bir an önce bitmesini istiyordum. Düşünecek çok fazla şey vardı. Tyler'ı bulmak listenin başında geliyordu. Ah, birde dedektif Sam'den kurtulma....

Psikolog Hilson'ın sekreteri beklememizi söylemişti. 10 dakika sonunda kapı açıldı ve psikolog Hilson bana gülümseyip beni içeri davet etti. Lanet olsun. Yüzünü görmek, ismini duymaktan daha çok yormuştu beynimi. Sanki deliriyormuş gibiydim. Ben daha önce psikoloğa bile gitmemiştim!

Odasına girip onun tekli koltuğunun karşısında duran ikili deri koltuğa oturup, bacak bacak üstüne attım ve avuç içimi şortuma sürttüm. Gergin olduğumda yaptığım tek şey.

Eline defterini alıp bana bakmaya başladı. Gözleri içime işlerken beynimin bir yanı kaç! diye bağırıyordu.

Sessizliği bozmak adına "Bir psikolog olduğunuzdan emin misiniz?" dedim. Bir psikologtan çok bir suçluyu andırıyordu. Demek istediğim psikologlar huzur vermeliydi değil mi? Onun yanındayken hissettiğim en son şey bile olamazdı huzur. Beni huzursuz ediyor, beynimi yoruyor ve ruhumu sıkıyordu.

Gülümseyip "Belki," dediğinde kaşlarım çatıldı. Buradan kaçmak belki güzel bir fikirdi. Bir kaç saniye daha güldükten sonra bana bakıp, beni daha fazla korkutacak o şeyi söyledi.

"Sencede konuşacak çok fazla şey yok mu, Megan?"

Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin