Multimedya; Brad ve çok ama çok beğendiğim bir bölüm parçası var. Görüşlerinizi bildirirseniz sevinirim. İyi okumalaaar xx
♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢
Tyler'ın arıyor olmasını umarak telefonu hızla açtım.
+ Alo?
- Ben Brad. Telefonumu bulamıyorum. Galiba kaybettim. Bu yeni numaram sana bunu söylemek için aradım.
+ Ne? Ne yani? Yardım mesajını gönderen sen değil miydin? Peki ya nerdeydin? Neden antreman yapmadık bugün?
- Hey, bu soruların hepsini cevaplayacağımı düşünmüyorsun değil mi?
Her ne kadar o göremesede gözlerimi devirdim ve ona bana gelen mesajı anlattım.
- Sen şu an nerdesin? Lütfen ormanda olduğunu söyleme.
+ Ormandayım.
- Ah Megan... Beni bu kadar önemsediğini bilmiyordum. Hava kararmaya yüz tutmuşken ve hiç bir şeyin güvenli olmadığını biliyorken, ne işin var orada? Ormandan çıkmaya çalış. Oraya çok yakınım. Bir kaç dakikaya geliyorum.
Telefonu yüzüme kapatınca ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette orada kalakalmıştım. Bana mesajı atan kişi veya kişileri merak ediyordum ve 50 dolarına bahse girerim ki mesaj atan kişi veya kişiler arabamı o hale getiren kişi veya kişilerle aynıydı.
Brad'in evine çok yaklaşmıştım ve beynim beni kaç! Sinyalleri ile uyarırken ayaklarım onu dinlemeyip o yöne doğru adımlar atıyordu.
Ya bana mesaj atan Tyler ise? Belki ortada gizli buluşacak bir durum vardır?
Adımlarımı hızlandırıp orman evine daha da yaklaştım. Ürkütü bu ev lanet olası cezbediciydi şu an. Eve girmeme bir kaç adım kala omzuma dokunan bir şey ile istemsizce çığlık atacaktım ama omuzuma dokunan şey ağzımı tıkayıp beni kendine döndürdü.
Brad...
"Ormandan çıkmaya çalış derken neyi anlamadın?!"
"O evde kim var merak ediyorum," dedim elini ağzımdan çeker çekmez.
"Bende A'nın kim olduğunu merak ediyorum ama bir şey yapıyor muyum?" Sesinin duyulmaması için fısıldıyordu fakat sinirli olduğu her halinden belliydi.
"Ne? A mı?" Gözlerimi devirip devam ettim. "Sende mi Pretty Little Liars." Bu bana bay etrafına gülücükler saçan'ı hatırlatmıştı ve gıcık insanları ve gıcık insanlar listemde ki ilk insan olan Sam'i ve tabi ki buluşmamızı. Ona söz vermiştim. Lanet olsun.
"Bir yere gitmem lazım," dedim. "Bana eşlik eder misin? Hem yolda konuşmuş oluruz?"
"Bu soruna normalde 'hayır' derdim ama..." çenesini eliyle ovuşturup düşündü ve "Hey! Şimdide hayır diyorum. Yarın antremanda görüşürüz. Biliyorsun sorulardan hoşlanmam."
Brad, ormandan çıkana kadar bana eşlik etmişti ama ne yazık ki yürüyüşümüz oldukça sessiz geçti. Maalesef ki sorularımı sabah ki antremana saklamak zorunda kalmıştım.
Bu aralar sorduğum soruların cevapsız kalması beni cidden sinir ediyordu.
Kapıyı çalmadan önce toplu olan saçlarımı çözüp tekrar topladım. Oldukça dağılmıştılar çünkü. Kapıyı çaldıktan bir kaç saniye sonra açıldı ve karşımda mutfak önlüğü ile muhtemelen ben kapıyı çalmadan önce yemek yapan Sam'i gördüm.
"Sen ve yemek, ha?"
"Leziz bir spagetti ve köfte yaptım," dedi ben içeri geçerken.
Evine siyah ve gri renkleri hakimdi. Erkekimsi bir parfüm kokusu evin içini sarmıştı. Sam, tekrar mutfağa geçtiğinde bende bu aralar en sık yaptığım şeyi yaptım; telefonumu elime aldım.
Tyler bana yine ve yine ah! Ve yeniden mesaj atmaya tenezzül etmemişti.
Bu kadar değişmesine anlam veremiyordum.
"Masaya geçebiliriz."
Sam'e tebessüm edip, telefonu cebime koydum ve masaya geçtim.
Bu kadar özenli olması beni şaşırtmıştı doğrusu. Masa oldukça şıktı ve gün boyu yemek yemeyen ben oturup Sam'in yüzüne bile bakmadan yemeklere saldırmıştım.
Sam'den gelen öksürük ile sonunda kafamı kaldırdım.
"Ne?" Dedim iki kaşımıda kaldırıp.
Sam, ellerini sallayarak "Kızlar biraz daha... Şey olmazlar mı?" Gözlerimi kısıp "Ne?" Dedim. "Kibar." Çatalıma doladığım spagettiyle bakışıp onu geri tabağıma koydum ve "Pardon?" Dedim.
"Bu bir buluşma değil, Sam."
"Bir erkeğin evinde nasıl bu kadar kendine güvene biliyorsun?"
"Bana saldırmayı mı düşünüyorsun?"
Masadan kalkıp yanıma gelince korkmadım değil ama belli etmeyip bende ayağa kalktım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Bu bir buluşma, Megan... Ve sende bunun bir parçasısın ister inkar et ister beni zora sokma ve kabullen." Gözleri dudaklarıma kaydığında bir adım geriledim ama ayağım sandalyeye çarpınca daha fazla gerileyemeyeceğimi anladım.
Elleriyle kollarımı tuttu ve dudaklarını benimkilere bastırdı. Hareket ettirmeden öylece durdu bir kaç saniye çünkü ben tepki vermemiştim ama sonunda geri çekilmek aklıma gelmişti. Sam, gülümsüyordu.
"Ve ne var biliyor musun? Bir gün yatağımda olacaksın." Ukala ve kendinden emin gülümsemesine sinirli bir gülümseme ile karşılık verdim. "Dedektiflik hayal gücünü kuvvetlendirmiş."
Onu ittirerek evden çıkarken söylediği son söz "Bekle ve gör. Tıpkı bugünkü gibi kendi isteğinle yatağıma gireceksin!" Oldu. Pislik. Egoist. Kendini beğenmiş.
Arabama binip kafamı arkaya yasladım ve gözlerimi kapattım. Ne kadar ağır bir gündü...
Ağır bir günün gecesinde ise tek yapmak istediğim duş alıp uyumaktı ama aklıma yarın ki antreman ve okul gelince geç yatıp bugünün hiç bitmemesini istedim.
Arabamın kapısı aniden açıldığında ensemden yukarı çıkan ürperme ile gözlerimi açmaya korkmuştum.
"Kurtların hiç dönüşmemiş lideri... Eğer şimdi boynunu kırmamı istemiyorsan arabayı dediğim yere sür."
Gözlerimi hala açamamıştım ve beynim buradan kurtulmak için çareler üretmeye çalışıyordu. Aklıma gelen tek fikir Sam beni duyana kadar çığlık atmaktı fakat o gelene kadar yanımda ki şey benim boynumu kırabilirdi. Parmakları boynuma değdiğinde ise korkudan ağlayabilirdim.
"Sür." Soğuk sesi içimi ürpertirken kalp atışlarım değişmişti. Korkarak gözlerimi yavaşça açtım ve ellerimle direksiyonu kavrayıp, arabayı çalıştırdım.
Galiba ağır günün geceside ağır olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
FanfictionSıradan bir kız olan Megan McFalls'un hayatı bir anda değişir ve Kurtadamlar ile cadılar hayatında büyük ölçüde yer kaplamaya başlar. Artık hiç bir şey eskisi gibi değildir. Gerçek aşk belkide en tehlikelidir. Bir kurtadama güvenilir mi? Peki ya bir...