The Facts About Kazran

1.5K 61 13
                                        

"Teyzemle konuşacağım. Bence buna alışmasan iyi olur. Yani şeye... Sencede bu durum. Durum neyse artık. Of, demek istediğim..."

Ben nefes bile almadan, anlamsızca konuşmaya devam ederken Sam, barmen kızla bakışmaya devam ediyordu. Bunu şimdi fark ettiğim için sinirlenmiştim.

"Kime diyorum?!" dedim sesimi biraz yükselterek. "Ah, şey ne dedin?" kıvırcık saçlarını savurtup arkasına dönen barmen kıza zafer gülümsemesi yaptım ve Sam'e döndüm.

"Görevin beni korumak sanıyordum? Yoksa barmen kızları gözlerinle soymak mıydı?"

7. bardağıda bir dikişte bitirdikten sonra bana döndü. "İkiside değil," dediğinde kaşlarımı çattım. Buda ne demekti şimdi?

"Görevim, Jenna'nın katili bulunana kadar seni dış çevreden gelen zarara karşı korumak. Senin koruman değilim. Güvende olduğun sürece o kızla arka odaya bile geçebilirim ve buna karışamazsın, ufaklık."

Kafamda çakan şimşekler ile gözlerimin sinirle yandığını hissedebiliyordum.

"Ufaklık? Bana böyle hitap edemezsin ve ayrıca sen o kızı becerirken güvende olup olmadığımı nereden bileceksin?"

"Beni istemediğini ve teyzenle konuşacağını söylemedin mi, sen?"

Tam ağzımı açmıştım ki Alison'ın "Hey, artık saçmalamayı keser misiniz?" sözüyle susturuldum.

"Alison gibi bir arkadaşa, Jenna gibi bir kuzene sahipten nasıl bu kadar sıkıcı olabiliyorsun anlamıyorum."

Jenna'nın kardeşim olduğunu bilsen ne derdin acaba.., diye iç geçirdim. Ki bunu yaptığıma ışık hızıyla pişman oldum. Aklıma Kazran ve cevapsız soruları geldi. Asla öğrenemeyeceğim sorular. Bu beni deli ediyordu.

Önümde duran bardağı, anın verdiği efkarla, kafama diktim fakat bunun portakal suyu olduğunu anlayınca ağzımdan püskürtmek ile tutmak arasında kaldım.

"İçkimi değiştirdin mi?"

"21 yaşına gelmeden o içkinin tadına bakabileceğini mi zannediyorsun?"

Ben tam konuşacakken yanımdan kalktı ve kolumu hafifçe tutup benide kaldırdı.

"Artık gitsek iyi olur."

"Bencede," diye araya girdi Alison. "Burası çok sıkıcı."

***

"Uyan... Uyansana. Uyan artık!"

Bir an deprem oluyor hissiyle yerimden sıçrayarak uyandım ama daha beteri ile karşılaştım. Jack'in oğlu. Neydi adı? Ha, Brad.

"Saat kaç?" dedim gözlerimi ovuşturarak. "Ve senin burada ne işin var?!" Alison, yan odadaydı ve teyzemin bu aralar pek uyuduğunu sanmıyordum.

"Eğitim? Güçlenmek? Hatırladın mı, yeni?"

Evet, şimdi hatırlamıştım. Kurtların, lideri olarak daha güçlü olmam gerektiği için beni eğitecekti.

"Bunun bu saatte mi olması gerekiyor?" hava aydınlanmamıştı bile. Saatine bakıp umursamazca pencereyi açtı.

"Saat, gayet uygun. Eğer 5 dakika sonra hazırlanmış olmazsan, gelir seni zorla evden alırım. Ve kapıyı çalarım."

Pencereden atladığında, telefonumu elime alıp saate baktım.

04:59 mu? Tanrım, bu delilik!

Siyah tayt, üzerine nike atlet ve onunda üzerine bol salaş atlet giydim. Koşu ayakkabılarımı elime alıp, parmak uçlarımda evden çıktım.

Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin