29. BÖLÜM
Leyla'nın telefonu çaldığında, Yoros Kalesi'ni geçmişti. Olan biteni panikle izliyor, tüm korkusuna rağmen, bir an önce Birol'un evine varmaya çalışıyordu.
Pınar tekrar çukura indirdiğinde, sağduyusundan kalan son kırıntıları da kaybetmiş, nefretle haykırmaya başlamıştı.
Taksi şoförü bir terslik olup olmadığını kontrol etmek için dikiz aynasından kadını yokladı. Durumu fark eden Leyla, "Affedersiniz, arkadaşım bir video gönderdi de... Açıkçası korkunç!" diyerek, adama durumu izah etti.
Yüzünde ki zoraki gülümseme sayesinde, şoför biraz olsun rahatlatmıştı. Hem öyle olmasa ne olurdu ki? Gün boyu hiç olmadık insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyordu. Başına daha fazla dert almak istemezdi. Kimin ne sorunu varsa, kendi halletmeliydi ona göre.
Şoför dikkatini tekrardan yola verdiğinde, Leyla da Birol'un taşıdığı kovayı incelemeye başladı. O da neydi öyle? Neredeyse varmak üzere olmasına rağmen, yetişememekten korkmaya başlamıştı.
Şoföre alelacele parayı uzatıp, hızla arabadan indi. Kırk yıllık dağcılara taş çıkartacak kadar seriydi, bir önceki gelişinde düşe kalka güçlükle ayakta durabildiği kayalıklardan inerken. Son tümsekten de atlayıp, çakıllı kıyıya ulaştı. Bacak kaslarındaki ağrılara aldırmadan, kalan otuz metreyi aşıp, kapıyı yumruklamaya başladı.
Telefon hâlâ elindeydi taksiden indiğinde, fakat daha fazla bakmaya cesaret edemeyip, çantasına attı. Geç kalmış olmasının bilançosunu gözleriyle izlemeye dayanamazdı.
Kapı iki yumrukta açılınca, nefes nefese içeri daldı. Tuhaf ama Birol bunca sapıklık yaparken kapıyı kilitleme gereği bile duymamıştı.
Korkmanın sırası değildi. O sadist pisliğin geldiğinden haberi olmalıydı. Çukurun hangi odada olduğunu anımsamaya çalışırken, diğer yandan tek tek kapıları açıp, içeride olup olmadıklarını kontrol ediyordu. Onları nihayet bulduğunda, Birol elindeki balığı, çukura bırakmak üzereydi!
"Dur..." Leyla'nın haykırışı, Pınar'ın yalvarışlarını bastırmıştı.
İçgüdüsel hareketlerle çukura doğru yürüyüp, karşısına dikildi. Her defasında adamın gözlerinde yakaladığı zafer pırıltısından nefret ediyordu.
Birol soğukkanlılıkla, bakışlarını takıntı haline getirdiği kadından ayırmadan, çukurdaki kurbanına seslendi. "Seninle yer değiştirmek isteyen biri olduğu için çok şanlısın!" Balığı kovaya geri bırakırken, sinsi gülüşü suratına yayıldı
"Leyla..." Pınar hıçkırıkları yüzünden doğru düzgün konuşamıyordu.
Leyla bir an arkadaşının gözlerine baktı ve buna, daha o anda pişman oldu. Manzara, arkadaşının perişanlığının sebebini anımsatmıştı. Vicdan azabının dönüştüğü öfkeyle haykırdı.
"Onu hemen çıkar... Senin derdin benimle!"
Evet, nihayet büyük hesaplaşma günü gelmişti. Nefret birikimi, bugün sona erecekti.
Adam poposunun üzerine çöküp, ellerini hafifçe kırdığı dizlerine bağladı. "Bilemiyorum... Yeni yeni ısınmaya başlamıştık. Bence bir süre daha devam edebiliriz!"
Leyla Birol'un onu çıldırtmak için böyle söylediğini biliyordu ama bunu bilmek öfkesini dindirmeye fayda etmiyordu. Yerde oturan adamı omzundan itip, yere serdi ve karnına oturdu. Parmaklarını boğazına geçirip, dişlerinin arasından tısladı.
"Onu hemen çıkar yoksa..."
"Yoksa ne? Bana gücünün yeteceğini mi sanıyorsun?"
Leyla daha ne olduğunu anlamadan, sırtı zemine yapışmış, üzerineyse nefesini kesecek bir ağırlık çökmüştü. Şimdi adamla yer değiştirmiş, kendi boğazı sıkılıyordu. Nefes almak için kıvrandı, kıvrandıkça üzerindeki ağırlığın artması, onu daha fazla zorladı ve nihayet direnmeyi bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOV BENİ YÜREĞİNDEN SEVGİLİ (Tamamlandı)
RomanceDamak tadım eşsizdir benim Sen bilmezsin Menüyü her daim zengin tutarım Ruhumun ihtiyacına göre Yaparım tercihlerimi Sende seçkin menümde Ancak aperatif olursun!!! LEYLA Alabora edilmiş duygularımla, Çaresizlik yüklü b...