Bölüm 8

557 33 2
                                    

8. BÖLÜM

Hakan, randevuya saatler öncesinden hazırlanmaya başlamıştı. Aklındaki çelişkiler rahatsız etse de, kalbine söz geçiremiyordu. Sağduyusunu kaybetmiş, içinde yeşeren çocuksu sevince direnememişti. Uzun zamandır böylesi bir heyecanı yaşamadığını fark etti. Monoton hayatına renk katan kadına minnet borçluydu.

Boy aynasındaki görüntüsüne son kez bakıp, gömleğinin yakasını düzeltti. Artık hazırdı. Yatak odasında bıraktığı telefonuna dönüp, Leyla'nın konum bildirimini kontrol etti. Yoktu. Ekranı bomboştu.

Buluşma saatine sadece yarım saat kalmıştı fakat kadından hiç ses yoktu. Avucunu alnına yaslayıp, suratını ekşitti. Kesin unutmuştu. O kadar umursamaz bir tavrı vardı ki, unutmamış olsa şaşırmalıydı.

Hayır, hayır, hayır... Böyle olmamalıydı. Panikle, son aramalardan numarayı bulup, arama tuşuna bastı.

Cevap vermiyordu. Tekrar aradı. Yanıt yine yoktu. Vaz geçmeyecekti, tekrar denedi. Cevap verene kadar devam etmeye kararlıydı. Son çalışta telefon açıldı ama bu defa da ses yoktu. Kapandı.

Hakan, arsız bir panik duygusu tarafından kuşatıldığını hissediyordu. Kadının başına bir şey gelmiş olması düşüncesi, beynini kemirdi. İnkâr edip, onun güçlü bir kadın olduğunu kendine telkin etse de, şüphelerinden sıyrılmak hiç kolay olmuyordu.

Peki, şimdi ne yapacaktı? Elinde bir numara ve karttan başka ne vardı? Ona nasıl ulaşacaktı?

Çaresizce, yeniden arama tuşuna bastı. Cevap gelmesini beklemek, işkenceden farksız bir hâl almıştı. Telefon çaldı çaldı çaldı...

"Evet..."

"Alo! Leyla?"

"Evet, benim!"

Hakan rahatlayarak, tuttuğu nefesini bıraktı. "Sana ulaşmaya çalışıyorum... Randevumuz vardı, unuttun mu?"

Hakan'ın kulağına bir takım hışırtılar geldi. Ardından ani bir tepki. "Olamaz, akşam olmuş!"

"Evet... Yoksa uyuyor muydun?"

"Çok üzgünüm... Kendimi berbat hissediyorum. Randevuyu ertelesek senin için sakıncası olur mu?"

Elbette olurdu. Ama aralarındaki resmiyetin bitmiş olduğunu anlamak, Hakan'ı rahatlatmıştı. Tabi kadının bunun farkında bile olmadığına, kalıbını basardı. Uyku haliyle konuşuyordu.

Yine de taviz vermeyecekti. Kadının tutumunu hatırlayınca, biraz baskının faydası olacağını düşündü. "Kendimi bu randevuya ayarladım. Gelmezsen hayal kırıklığına uğrarım..." Kahretsin ne diyordu? Kadın sırf hayal kırıklığı yaşatmak için, gelmeyebilir ve bundan da büyük keyif alırdı. "Şeyyy, yani..."

"Tamam, sorun değil... Konum gönderiyorum. Yarım saat sonra hazırım."

Hakan'ın onayını beklemeden telefonu kapatmıştı. Neydi bu şimdi? Tutarsız davranıyordu. Hakan, Leyla hakkında sürekli yanılıyordu. Gerçekten hiçbir anı diğerini tutmayan bir kadının peşinden, bu kadar koşturmaya değer miydi?

Sonrası ne olacak? diye, düşünmekten alamadı kendini. Kısa sürede, kadının bir sürü olumsuz yanına şahit olmuş olmasına karşın, içindeki ilgide zerre azalma hissetmiyordu. Hatta sesini duyması, yüzünü görme ihtimali, onunla ilgili her şey cezbediciydi. Onu yok saymak, silip atmak, hayatına nokta koymaktan farksızmış gibi geliyordu.

Sarpa sarmış duygularıyla aklı, galibiyet savaşı verirken, telefonunun mesaj sesiyle irkildi. Merakla mesajı açtı. Evet. Leyla konum göndermişti. Yaklaşık on beş dakikalık mesafedeydi evi. Arabanın anahtarlarını kaptığı gibi, evden fırladı...

KOV BENİ YÜREĞİNDEN SEVGİLİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin