24. BÖLÜM
Pınar telefonun mesaj sesiyle uyandı. Henüz yeterince uyumadığını düşünüyordu. Göz bandını alnına itip, uykulu gözlerle mesajı açmaya çalıştı.
"Düşündüm de, sahil yalnız çekilmiyor. Belki bana eşlik etmek istersin?" Ayhan
Ayhan mı? Pınar'ın gözleri bir anda sonuna kadar açıldı. Önce şaşkın şaşkın telefonun ekranına bakıp, ardından yanıt ekranını açtı. "Aslında, yorgun hissediyorum... Biraz daha uyumaya ihtiyacım var galiba."
"Hadi ama senin neye ihtiyacın olduğunu biliyorum. Bana güven!"
"?"
Pınar, biraz daha naz yaparsa adamın vaz geçmesinden korkuyordu ama kendine engel olamadığını fark etti. Ayhan'ı zorlamak hoşuna gitmişti.
"Gelirsen, güvenini boşa çıkarmayacağıma söz veriyorum. Şimdi o davetkâr yastığını bırakıp, hazırlanıyorsun ve vakit kaybetmeden buraya geliyorsun. He unutmadan, tercihini yürüyüş ayakkabılarından yana kullan."
Pınar son mesajını attıktan sonra, gülümseyerek yataktan kalktı. On beş dakikada hazırlanmıştı. Arabasının anahtarlarını kapıp, seke seke yola koyuldu. Ne heyecanlıydı, ne değildi! Tuhaf bir şekilde kendini boşlukta gibi hissediyordu. Duyguları uyuşmaya başlamış gibi...
Pınar'ın bütün ısrarlarına rağmen, Ayhan konum göndermeyi reddetmişti. Tarif üzerine gidiyordu. Önce Kadıköy'e inip, arabasını sahildeki otoparka bıraktı. Ardından rıhtım boyu yürümeye başladı.
Telefonun mesaj sesi geldi yine kulağına. Mesajı açarken elbette kimden geldiğini biliyordu. "Parkı geçtin mi?"
"Evet"
"Devam et"
Pınar'la oyun mu oynuyordu, bu adam? Kafasında kurup, sinirlerini bozmayacaktı. Cıvıl cıvıl insanların neşesini, dalgaların melodisini dinleyerek ilerlemeye devam etti. Denizin huzur veren mavisini çekti içine.
Ayhan bir anda karşısına çıktığında, boğazından küçük bir çığlık koptu. Adamın omuzuna hafifçe vurup, "Ödümü kopardın!" dedi.
"Üzgünüm... Ne düşünüyordun?"
Birlikte yeşillik alana doğru ilerlerken, sohbete başlamışlardı. "Ne zaman... Şeyyy, hiç! Dalmışım."
"Öyle olsun bakalım."
Pınar imadan rahatsız olmuştu fakat belli etmedi. İçindeki huzursuzluğu yenemiyordu. Aslında adamın yaptığı bir yanlış yoktu ama kendini güvensiz hissediyordu işte... İçini kemiren duyguları unutmaya çalışarak, kendini doğanın güzelliğine bıraktı.
Dalları neredeyse yere kadar uzanmış olan salkım söğüdün önüne gelince durdular. Ayhan ağacın arkasına sakladığı piknik sepetini çıkarınca, Pınar sevinçle sepete saldırdı.
"Bu harika bir fikir, uzun zamandır piknik yapmamıştım."
"Tahmin edebiliyorum... Yalnız, beklentin yüksek olmasın. Hayal kırıklığına uğratmak istemem ama menümüz sandviçten ibaret."
Pınar bir elinde sepet, diğer elinde sepetten aldığı sandviçle, gülen gözlerini adama çevirdi. Kendi bile ne yaptığının farkında değildi. Öylesine coşmuştu ki, çocuksu kalbi. Şuursuzca kollarını adamın boynuna doladı. Ne yaptığını idrak ettiğinde, mahcup bir ifadeyle geri çekilmeye yeltendi. Ayhan'ın kollarının arasında olduğunu, ancak fark edebilmişti.
Şokun etkisiyle dumura uğrayan gülümsemesini yeniden takınıp, usulca adamın kollarından sıyrıldı. "Deli misin? Hayatımın en özel pikniği olacak bu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOV BENİ YÜREĞİNDEN SEVGİLİ (Tamamlandı)
RomanceDamak tadım eşsizdir benim Sen bilmezsin Menüyü her daim zengin tutarım Ruhumun ihtiyacına göre Yaparım tercihlerimi Sende seçkin menümde Ancak aperatif olursun!!! LEYLA Alabora edilmiş duygularımla, Çaresizlik yüklü b...