10. BÖLÜM
Aradan geçen dört gün, Hakan'a sonsuzluk kadar uzun gelmişti. En son Leyla'yla iki gün önce öğlen yemeğinde buluşmuş, sonrasında yoğun iş temposu yüzünden bir türlü fırsat bulamamıştı. Kimi zaman Hakan'ın, kimi zaman da Leyla'nın işleri, görüşmelerine olanak vermemişti.
Şimdi yeni buluşma yerlerinde onu beklerken, kadının yeni yetme yakıştırması geldi aklına. Kendine şöyle bir baktığında, gerçekten de yeni yetmelerden farksız olduğunu görebiliyordu. İlk aşk heyecanı!
Ormanın içinde hazine avına çıkmış gibi hissediyordu kendini ve hazinesini bulmuştu. Tesisin dekore ettirdiği yapay gölet mükemmeldi. Şırıl şırıl akan küçük bir şelale! Şelalenin tam karşısına konumlandırılmış, kenarları papatyalarla süslenmiş kıyıdan ahşap bir köprüyle bağlanan cam platform tam bir şah eserdi.
Detaylandırılma ancak bu kadar ince düşünülebilirdi. Göledin belli yerlerinden yüzeye yansıyan ışıklandırmalar, platformun hemen önüne zıplamışçasına kondurulan yunus, platformun ortasına açılmış küçücük bir delik, ki bu delikten yem atılıp misafirlerin balıkları beslemesini sağlanabiliyordu.
Her şey ama her şey mükemmeldi. Leyla buraya bayılacaktı. Böylesi bir güzelliği ona yaşatacak olmanın mutluluğu, Hakan'ın ayaklarını yerden kesti.
Telefonun mesaj sesi duyulduğunda, manzaranın güzelliğiyle büyülenmiş haldeydi. Leyla tesise giriş yapmıştı. Eli ayağı birbirine dolanan Hakan, heyecanla girişe doğru koşturmaya başladı. Aslında burayı hafta sonuna saklamayı düşünmüştü fakat o kadar sabredemeyeceğini anlayınca, vaz geçmişti.
Ve işte gelini geliyordu.
Mutluluğun resmi çizilebilse, Hakan'ın o anki yüz şekli sorgusuz tam tanım olurdu. Aceleyle arabanın yanına koşup, kadının kapısını açtı. Ve kollarını sevgilisinin beline dolayıp, özlem dolu bir öpücükle kendini onurlandırdı.
Manzarayı Leyla'ya göstermek için sabırsızlanıyordu. Vakit kaybetmeden, elinden tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı. Kadın onun bu çocuksu hallerine ancak kahkahalarla gülüyordu.
Ve restoranın arka kapısından bahçeye adım attıkları anda, tüm kahkahası yok olup gitti. Nutku tutuldu adeta. Hayatında görüp görebileceği, belki de en güzel manzara duruyordu karşısında. Karanlık çökmüş olmasına rağmen, ışıl ışıldı her yer.
Hakan'ın coşkusu ve manzaranın güzelliği Leyla'yı da sardı. Sevinç çığlıkları kopmaya başladı boğazından. Ayakkabılarını çıkarıp, çimlerde koşturdular. Toprağın nefis kokusunu çektiler ciğerlerine.
Yorulduklarında çimlere uzanıp, soluklandılar. Hakan'ın zamanı boşa harcamaya niyeti yoktu. Ağırlığını bir koluna verip, kadının üzerine konumlandı. Alnına küçücük bir öpücük kondurup, ayağa kalktı. Elini uzatıp, sevgilisini çağırdı.
"Hadi gel..."
Leyla şaşkındı. Daha fazla onu ne şaşırtabilirdi ki? Bir süredir, en azından Hakan'a karşı sivri dilini kullanmayı bırakmıştı. İtiraz etmeyi de! Suyu akışına, onu sevdiğini iddia eden bu adama bırakmıştı. Belki asla inanmayacaktı ona, belki hep şüphe içinde kalacaktı. Ama kendini mutlu etmeye alışmış olan bencil ruhu, sorgulamıyordu. Sadece yaşıyordu. Bu adam onu mutlu ediyordu!
Hakan, sevgilisinin elini yakaladığı anda, onu hızla yerden kaldırıp kendine çekti. Böyle bir fırsatı asla kaçırmazdı. Nefesini içine çekip, dudaklarının tadına vardı. Kalbi göğüs kafesini zorlarken, heyecandan nefesi kesildi.
"Benimle gel." diyerek, kadından uzaklaşıp, onu köprüye yönlendirdi. Uzakta ki mangalda cızırdayan balıkların kokusu, havayı sarmaya başlamıştı. Bu da, Hakan'ın fazla zamanının kalmadığını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOV BENİ YÜREĞİNDEN SEVGİLİ (Tamamlandı)
Roman d'amourDamak tadım eşsizdir benim Sen bilmezsin Menüyü her daim zengin tutarım Ruhumun ihtiyacına göre Yaparım tercihlerimi Sende seçkin menümde Ancak aperatif olursun!!! LEYLA Alabora edilmiş duygularımla, Çaresizlik yüklü b...