Bölüm 28

274 19 1
                                    

28. BÖLÜM

Leyla şaşkınlığını bir kenara bırakıp, kalkışa hazırlanan uçağın kapısına doğru hararetle koşturmaya başladı. Hostes kapıyı kapatmak üzereyken, son anda çıkabildi.
Ardından seslenen Cüneyt ve hostesi umursamadan merdivenleri inip, havalimanından çıktı.

İlk taksiye atlayıp, şoföre Poyrazköy'ün adresini verdi. Ne yapacağına, arkadaşını o kan emicinin elinden nasıl kurtaracağına dair en ufak bir fikri yoktu. Ama bir yolunu bulacaktı. Olasılıkları değerlendirmeye çalışırken, canavarının inine kendi ayaklarıyla gittiğini fark etti.

Kanını donduran gerçekle yüzleşmek, bütün cesaretini yerle bir etmişti. Belki birilerinden yardım isteyebilirdi. Ama kimden? Elbette böyle bir yardım isteyebileceği kimsesi yoktu. Derin bir 'off' çekip, çaresizlikle buğulanan gözlerini kuruladı.

Arkadaşını kurtarabilmek için tek şansı, onunla yer değiştirmekti. Tekrar aynı şeyleri yaşamaya gücü yoktu. Bu adam onu ağır ağır ölüme sürüklüyordu. Bu gecenin sonu şimdiden belliydi.

Trafikte geçen her saniye, Leyla'nın huzursuzluğunu daha bir kamçılıyordu. Korkuları iyice yüzeye vurmuş, gerginliği had safhaya ulaşmıştı. Ne ellerinin, ayaklarının titremesine engel olabiliyordu, ne de dişlerinin takırdamasına. Hava o kadar da soğuk olmamasına rağmen, böylesi üşümesine anlam veremiyordu.

Önceki gecenin anıları zihninde yankılandıkça, tüm bedenini etkisi altına alan karmakarışık duygularla sarsılıyordu. Oysa Hakan'ın karşısında düştüğü utanç verici o andan sonra, bir daha böyle hissetmeyeceğine emindi. Ruh sağlığı, kendisini bile hayrete düşürecek derecede bozuk olmalıydı. Duyduğu hazzın, başka bir mantıklı açıklaması yoktu.

Telefonun bildirim sesiyle irkildi. Açıp açmamak konusunda kararsız kalmıştı. Kaldıramayacağı bir görüntüyle karşılaşmaktan korkuyordu. Ancak diğer yandan, açmak zorunda olduğunu biliyordu.

Titreyen parmaklarıyla ekrana dokundu. Birol, sekiz saniyelik kısa bir video göndermişti. İndirme tamamlanırken, Leyla nefesinin kesildiğini hissetti. Hatta bir ara kalbinin bile atmayı bıraktığını düşündü. Arkadaşının başına gelenlerin sorumlusunun kendisi olduğunu düşündükçe, gözlerini yakan yaşları tutamıyordu.

Oynatı tıklayıp da, görüntüler akmaya başladığında, gözyaşları tetiklenmişçesine hızını arttırmıştı. Zavallı arkadaşının çığlıkları, tüylerini ürpertti.

Pınar artık kuyuda değildi. Elleri ve ayakları bağlanmış bir şekilde karyolada yatıyordu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, korkuyla kameraya bakıyordu. Geçen birkaç saniyelik sessiz gerginliğin ardından, görüntüye Birol girdi. Elinde bir kibrit kutusuyla...

Tereddüt etmeden, hatta yüzünde hazzın verdiği memnuniyetle kibriti çaktı. Kızın başucuna oturup, yanan kibrit çöpüne üfledi. Leyla kibritin sönmesiyle rahat bir nefes alacakken, Birol hâlâ kızgın olan çöpü Pınar'ın baldırının iç kısmına yapıştırdı. Bu çığlık, hayatı boyunca Leyla'nın kulaklarında yankılanacaktı.

Arkadaşının acı dolu haykırışları, karşısındaki adama tatminden başka bir duygu hissettirmiyordu. Leyla bir kez daha Birol'dan nefret etti. Ondan tiksiniyor, bu yaptığının hesabını ona sormak için can atıyordu.

Video sadece bu kadardı. Ama altındaki notu okuduğunda, Leyla paniğine engel olamadı.

"Geç kaldın bebeğim, biz partiye başladık. Gelmediğin her dakika için, arkadaşının üzerinde bir kibrit izi bulacaksın. Üstelik artık insaflı davranmayacağım!"

KOV BENİ YÜREĞİNDEN SEVGİLİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin