7. BÖLÜM
UYUYAN DEVİ UYANDIRMAK...
Ne kadar süre boyunca sarmaş dolaş, öylece kaldılar bilemedi genç adam. Fakat gerçek dünya onlara sesleniyordu artık! Mehmet, Ayda'nın yatak odasının dışından gelen bağırış çağırışlarla ilk kendine gelen taraf oldu...
Oysa o an sonsuza kadar sürsün isterdi. Kapı yumruklanıyor, Okan, Murat ve diğer kızların sesleriyle nidaları birbirine karışıyordu. Ayda kollarının arasında, öylece hareketsiz durmuş, ılık ılık gözyaşlarını akıtıyordu genç adamın pasta içinde kalmış pembe gömleğine...
Yavaşça başını kaldırdı önce, sonra iki eliyle heykel gibi hareketsiz duran Ayda'nın yüzünü ellerinin arasına aldı, gözlerinin içine bakıyordu hala... Ayda da dolu dolu, buğulu, hüzün taşıyan bakışlarını ondan kaçırmamış aksine genç adamın içini delip, geçecek gibi duruyordu...
Ellerinin başparmaklarıyla Ayda'nın gözyaşı ve pasta karışımlı güzel yüzünü sildi. Parmaklarında toplanan pasta kalıntılarını ve genç kızın hafif tuzlu gözyaşlarının tadını almak istercesine önce ağzına atarak tadına baktı, kalanları da gömleğinin koluna sildi. Genç kız ise yavaşça yan tarafta asılı duran havluyu alarak önce Mehmet'in yüzünü, sonra da kendi yüzünü kurulamaya başladı. İkisi de hiç konuşmadan üstünkörü temizlemişlerdi birbirlerini...
Odanın kapısından gelen sesler artık dayanılır gibi değildi. Murat kapıyı yumrukluyordu galiba! Selin ise "Ayda... Aydacığım iyi misin?" diye sorarken ağlamaya başlamıştı bile.
Mehmet genç kızın elinden tuttu bu kez, yumuşacıktı dokunuşu. Beraberce banyodan çıkıp, yatak odasını geçerek kapıya kadar geldiler... "İyi geceler, Aycadısı!" diye fısıldadı Mehmet hafifçe... Anlayamadığı bir nedenden hala çok gergindi...
Ve kilidi açarak dışarı çıktı. Hiç kimseyle tek kelime konuşmadan sokak kapısından sessizce çıkıp gitti...
Kimse ne olduğunu anlayamamış, birbirlerine ve Ayda'ya bakarak açıklama bekliyorlardı... Ne olmuştu içeride? Hayret! Kimse ölmeden ikisi de sağ olarak dışarı çıkmışlardı! Üstelik daha sakin görünüyorlardı...
"İyisin değil mi Ayda? Ne oldu öyle ya? Hiçbir şey anlamadım ben bu adamdan!" diye konuya merkezi giriş yaptı Okan.
Kendisini endişe içinde süzen arkadaşlarına zorlukla gülümsedi Ayda. "Ben de..." diyerek kendisinin de en az onlar kadar şaşkın olduğunu anlatmaya çalışmıştı.
Onlar her ne kadar yanlış anlasalar da Ayda aslında, kendisini anlamadığını söylemeye çalışıyordu. Ne olmuştu Ayda'ya? Ona dokunurken sanki asırlardır buna alışkınmış ve adamın her bir zerresini biliyormuş gibi davranmıştı... Yüzü geldi gözlerinin önüne, gözleri, burnu, ağzı, kirli sakallarına ve çenesine yapışan pastaları hiç yabancılık çekmeden silmişti genç kız. Sanki hep ona dokunuyormuş gibi... Şaşkındı, üzgündü ve kendini içi boşaltılmış bir çuval gibi hissediyordu.
Çok geçmeden Emel'in yaptığı kahveleri içip evlerine gitmek için ayaklandı herkes. Hiç kimse daha fazla soru sormamış, büyük bir anlayışla karşılamışlardı bu gece olanları. Başta Okan ve Selin. Diğerleri ne de olsa alışkındı Ayda ile Mehmet'in kavgalarına. Okan'da, Murat ve Emel ile birlikte çıkmak için izin istediğinde ne yalan söylesin çok sevinmişti Ayda! Bir an önce yalnız kalarak bu gece olanları kafasından atıp, hemen uyumak ve unutmak istiyordu... Mehmet'i unutmak! Bakışlarını... Onun kendisini sarıp sarmalamasını... Zordu... Çok zor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomantikAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...