ESARETİN BEDELİ...-Bölüm 25

901 96 40
                                    

25. BÖLÜM

ESARETİN BEDELİ...

"Ne o balım? Ağlayacak mısın yoksa?" diye takıldı arkadaşına Ayda.

Soft mercan rengi tuvaletinin içinde şaheser bir biblo gibi görünen Emel, "Belki... Olabilir... Dalga geçme bak! İnsan çok duygulanıyor Ayda. Esaretin bedeli... Rahatlaması sanırım. Başına gelince seni de göreceğiz." der demez sustu. Kırdığı potu anında fark etmişti. Nişanlıydı Ayda. Hüzünlü... Mutsuz... Dalgın... Onun gözlerini kaçırıp, başını aşağıya eğmesine neden olmuştu. Mehmet ile aralarında gittikçe büyüyen dargınlığı biliyordu. Ayda'nın ona hala aşık olduğunu da...

"Özür dilerim canım. Öyle demek istemedim. Saçmaladım. Sen bana bakma ne olur?" diyerek onun elini dudaklarına götürüp kendini affettirmeye çalıştı genç kız. O kadar güzel görünüyordu ki... Ona alınmak ya da kızmak şu an mümkün değildi.

"Önemli değil canım arkadaşım. Alınmadım... Evettt. Hadi bakalım, ayağa kalk da son bir kalite kontrolden geçirelim seni. Sağını solunu düzeltelim değil mi? Murat karşısında yamuk prenses görmek istemez herhalde." diyerek ona sarıldı ve elinden tutarak Emel'i ayağa kaldırdı.

Elbisenin üst kısmı boyundan bağlamalı, yakası Romen tarzında, bol şifonlu uçuş uçuş bir elbise seçmişlerdi. Uzun ARGE çalışmalarından sonra bu yumuşak tona karar vermişler, aynı renkten parlak iplerle genç kızın dağınık topuzunu süslemişlerdi. Saçların arasından geçirilen parlak ipler ve şifon bağcıklar Emel yürüdükçe yanıp sönüyor, elbise ise hayal alemindeymişçesine uçuşarak hareket ediyordu. Bir masal perisine benzemişti Emel.

Murat'ın da Emel'den pek farkı yoktu. Sevdiği kadının elbisesine uygun bir lacivert takım elbise seçmişlerdi. Beyaz gömleğine hafif mercan tonlarında bir papyon ve aynı kumaştan bir yelek eşlik ediyordu. Her ikisi de moda dergilerinden çıkmış gibiydiler. Gurur duyuyordu Ayda onlarla. Aşkının peşinden gitmek ne demek, onlar bunun en güzel örneğiydi. Murat istemiş ve sonunda Emel'i elde etmişti. Aynı şey Emel için de geçerliydi. Yıllarca hayalini kurduğu, asla vazgeçmediği ve büyük bir sabırla beklediği aşkına kavuşmuştu nihayet.

Ayda ise yüzlerce, hatta binlerce gece elbisesi arasından üst kısmı ten rengi şifon üzerine siyah asma yaprakları ve minik üzüm taneleri ile kaplı dekolte bir tuvalet giymeye karar vermişti. Aslında gözle görünmeyen şifon kumaş, hiçbir şeyi açıkta bırakmayacak gibi dikilmişti. Ama yinede V şeklinde, sadece göğüs kısmını basenine kadar kapatan siyah süet parçalar Emel'in bile ilk gördüğü anda, hayretle gözlerini açmasına yol açmıştı. Sırtını tamamen çıplakmış gibi gösteren bu elbiseyi seçerken ne düşündüğünü bilmiyordu ama bayıldığı yeni siyah elbisesine 'Karadul' ismini vermişti Ayda!

Sırtı tamamen çıplakmış gibi göründüğünden, uzun kahve saçlarını serbest bırakmaya karar vermişti. Sadece alnının hemen üstündeki bölüme, saçıyla birlikte örülen siyah ince, parlak bir bant takarak, kıvır kıvır bukleler halinde onları özgür bırakmıştı. Gittikleri kuaför, her iki kızın tarzının bu kadar farklı olup, nasıl bu kadar iyi arkadaş olduklarına çok şaşırdığını sık sık dile getirmiş olsa da kızlar buna sadece sırıtarak cevap vermişlerdi.

Emel'e yapılan makyaj, yosun yeşili gözlerini açığa çıkaracak şekilde yeşil, kahve tonlarındaydı. Ayda ise kara gözlerine kendisi siyah makyaj yaparak, onları iyice belirginleştirdi. Dudaklarına hafif bir parlatıcı yeterliydi. Takı olarak, hayat ağacı kolyesi ile alyansı ve takvim yüzüğü hiç ayrılmadıkları yerlerinde kalmaya devam etti. Minik altın halka küpeleri ile siyah dolgu topuklu pabuçları kıyafetini tamamlamıştı.

AYCADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin