32. BÖLÜM
BUNU SANA KİM YAPTI AYDACIK?
"Hadi Ayda,hadi...Acele et!"
"Hep son dakika golleri atıyorsun Selin ya! Hızına yetişemiyorum. Çökerttin beni! Yordun!"
"Söylenmeyi bırak. Şunu da tak saçına. Tamamm..."
"Teşekkür ederim çok güzelmiş. Allahım ya! Acıttın!"
"Acıtırım! Sallanmaya devam edersen daha acıtacak birçok şey bulabilirim."
Güney Kore geleneksel giysileri içindeydiler. Hanbok adı verilen, Jeogari (Bir çeşit üst giysisi, ceket) ve Chima(Uzun etek) ikilisinden oluşan bu giysileri giyerek, Yaz Okulu'nun bir partisine gidiyorlardı. Partiye, geleneksel Kore kıyafetleri ile gelmek şart olduğundan sabahtan beri kendilerine uygun Hanbok aramışlardı... O kadar çok renkte ve çeşitteydi ki, Chima'yı almak için ayrı, Jeogari'yi almak için ayrı uğraşmak zorunda kalmışlardı. Ayda'nın saçlarını ensesinde biten bir topuzla toplamışlar ve Selin'in bu gece için arkadaşına hediye olarak aldığı, uzun bir metalin ucunda sallanan küçük kristal çiçeklerle bütünleşmiş saç tokasıyla tamamlamışlardı. Ayda'nın Hanbok'u Sarı-Yeşil, Selin'in Hanbok'u ise Kahve-Turuncu idi.
Seoul Üniversitesi'ne ait, yabancı uyruklu öğrencilere ayrılmış olan misafirhanedeki odalarında duvarın neredeyse yarısını kaplayan büyük aynaya bakıyorlardı şimdi. Öncelikle kendilerini, sonra da birbirlerini incelediler. Aynı anda kıkırdamaya başlamışlardı.
Neredeyse iki ay olmuştu Güney Kore'ye geleli. Bu sakin, huzurlu ve güzel ülkeye geldiğinden beri daha iyiydi Ayda. Başına gelenlerle eskisine göre çok daha iyi başa çıkabildiğini düşünüyordu. Çünkü bir gece yine her zamanki gibi kabuslarla dolu bir uyku sırasında, Mehmet'in ismini sayıklamış, sonra da Sevda'yı anmıştı bol bol! Aynı odada kaldıklarından arkadaşının çığlığı ve korku dolu sesiyle, Selin uykusundan uyanmış ve onu da sarsarak, bu kabustan uyanması için zorlamıştı. Ağlaya sızlaya anlatmaya başlamıştı Ayda. O ana kadar Mehmet'ten ayrıldığı için sürekli olarak Ayda'yı eleştiren ve başının etini yiyen Selin bile gözyaşlarını tutamamıştı. Kötü ve unutulası anıların koynunda saatler geçirmişler ve hüznü paylaşarak azaltmaya çalışmışlardı. Sabah olduğunda ne Ayda anlattığına pişmandı ne de Selin dinlediğine. O geceden sonra bir daha Mehmet'in adını ağzına almadı Selin.
Daha öncede çok güzel kadınların aldatıldığını duymuş ve görmüştü. Ama Ayda başkaydı... Bambaşka! Evlilik gibi bir bağ kurulmadan böyle bir şey ortaya çıktığı için sevgili arkadaşının çok şanslı olduğunu bile düşünüyordu. Bunları söyleyerek avutmaya çalıştı Ayda'yı. Ama Selin ya da başka biri ne derse desin, Ayda'nın yüzüne yapışıp kalan o hüzünlü ifadeyi bir türlü yok edemiyordu genç kız. Arada bir daldığı kör kuyulardan çıkarılması çok zor oluyorsa da Selin onu fiziksel olarak yorarak, asla kendi başına kalmasına izin vermiyordu artık.
Bu gece de gelenekselleşen özel olarak yorma gecelerinden birisiydi. Aynı sınıfı paylaştıkları, Amerikalı bir öğrenci olan Chris tarafından organize edilmişti parti. Yaklaşık yirmi kişiydiler sınıfta ve Türkiye'den, sekiz üniversite öğrencisi vardı. Bu ülkeye geldiklerinden beri ellerinden sözlüğü düşürmemişler ve bol bol gezmişlerdi.
İlk olarak Seul'deki Incheon Havaalanı'nda Ayda'nın babasının arkadaşı, Dinçer Bey tarafından karşılanmışlar, onun Itaewon Semti'ndeki evine gitmişlerdi. Babacan ve tonton bir görünümü olan ve kızları görünce çok sevindiği her halinden belli olan Dinçer Bey'in eşi Güney Kore'liydi. İsmi Shin olan kadın öyle dost canlısı ve naiftiki, Ayda ve Selin onun yanında kendilerini oldukça kaba saba hissettiler. Sonradan isminin anlamının 'Doğru, Gerçek' olduğunu öğrendikleri Shin, onlara geleneksel Kore mutfağından çeşit çeşit mezeler (Banchan), bol baharatlı turşular (Kimchi), et, balık ve haşlanmış pirinçten oluşan mükellef bir ziyafet hazırlayıp sunmuştu. Güler yüzü ve saygılı kibarlığı ile harika bir ev sahibesiydi. Hyun Ali adında ve Ayda'dan üç yaş büyük olan tek çocukları ise Busan Şehri'nde bir üniversiteye gidiyor ve Bilgisayar Mühendisliği okuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
Lãng mạnAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...