31. BÖLÜM
ÜZGÜNÜM AMA O MORON SENSİN MEHMET!
"Hadi Mehmet... Oğlum, amma yalvarttın beni ha!"
"Israr etme Murat. Canım istemiyor dedim. Gelmeyeceğim ben!"
"İyi gelme Abi! Otur evde, haminneler gibi... Hatta sen gizli gizli örgüye de başlamışsındır... Aylinnn! Gelmiyor bu yine."
"Ne o? Beni Aylin'e mi şikayet ediyorsun. Çok korktum, anneciiim!"
"Ne şikayet edeceğim seni be! Eşek kadar adamsın. Kendin için iyi olanı hepimizden daha iyi bilirsin diye düşünmek istiyorum. Ama sen böyle yapınca aklım karışıyor. Oyuna küsmüş bir çocuk gibisin Mehmet!"
"Yaa, Allah Allah... Ne oyunu, ne küsmesi kardeşim? Canım is-te-mi-yor! Hadi güle güle." diyerek her zamanki öfkeli haliyle yerinden kalkıp, bahçeye çıktı Mehmet. Tek başına kalmak ve düşünceleriyle hesaplaşmak artık her şeyden daha çok hoşlandığı bir şey olmuştu.
Vurgun yemişti. Hem de ne vurgun! Küçücük bir kızın elinde oyuncak olmuş, kandırılmış ve sonunda da terk edilmişti. Nerede hata yaptığını binlerce kez düşünmüştü. Nerede ve nasıl? Nasıl bu oyuna gelmiş ve onun dalga geçtiğini nasıl anlayamamıştı?
Bir zamanlar bir arkadaşı iki kızla birden çıkıyordu.Gençler kendi aralarında bu delikanlının şıpsevdi ve maymun iştahlı olduğunu düşünür,onun çapkınca sırıtarak çıktığı kızlarla ilgili hikayelerini dinlememeye çalışırlardı.Zaman zaman ona sordukları sorulara aldıkları yanıt ise hiçbir zaman Mehmet'in içinde bulunmak isteyeceği durumlardan biri olmamıştı.Maymun iştahlı genç,'Evet abi..Hem sarışınla,hem de kumralla çıkıyorum.Her ikisinden de aldığım zevk farklı.Birisi neşeli ve eğlenceli,diğeri duygusal ve çok sakin..Bana huzur gerektiğinde ona koşarım mesela...Ama canım sıkkınsa ve eğlenmeye ihtiyacım varsa da soluğu sarışının yanında alırım!Ne var bunda..Bir insan aynı anda iki kişiden birden hoşlanabilir..En azından ben böyleyim!!!' derdi.
Kendisi hiçbir zaman bu tür karışık ve düzeysiz durumlara mahal vermemiş, zaten doğru dürüst bir duygusal ilişkisi de olmamıştı.Yazlık aşkı...Yaz aşkı olarak kalmış,ergenliğinin tenhalarında ağaç evdeki hayallerin saklandığı o sandığa girivermişti.
İyice düşününce bu cadının da o maymun iştahlıdan pek bir farkı olmadığına karar vermişti.Hem Mehmet'in kendisine sağladığı korumadan hem de Moron'un esnek ve özgür kişiliğinden yararlanmış,dilediği kadar serbest yaşamıştı.Oh ne alaydı! Bir taşla iki koca kafalı kuş vurmuştu Aycadısı...
Ayda'ya kadar yazlıktaki maymuna kızıyor ve kadınlara haksızlık edildiğine inanıyordu.Ama şimdi...?Alt üst olmuş,bu büyüden kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştı.Her iki cins içinde olabiliyordu demek böyle kirli durumlar.Midesi bulandı yine...Hiç ama hiç kendisine göre değildi bu işler!
Ayda'dan çok kendisine kızıyordu şimdi. Hem de ne kızmak!
En son Ayda ile telefonda görüştüğünde söylediklerinin bedelini, ödemeye zaten hazırdı. Tamamen yanlış anladığını Aylin'in kendisini aramasından sonra öğrenmişti. Uzun uzadıya anlatmış ve yüzlerce kez özür dilemişti kardeşi. O gece Ayda'nın yanındaki adamın, Hakan olduğunu öğrendiğinde yaşadığı rahatlamayı anlatmaya kelimeler yetmezdi. Üstelik kız kardeşinin yüzünden çıkmışlardı o yemeğe. Bu kadar kıskanç olduğu için kendisine çok kızmış ve hemen Ayda'yı arayıp, ona kendisini affettirmek istemişti. Neler düşünmüştü birde... Sevdiği kadın, onun kardeşini ona karşı korumak için yapmıştı bunu. İçindeki umut dolu heyecan bugün bile aklındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomanceAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...