ÖTESİ YOK!-Bölüm 9

1K 94 13
                                    

9.BÖLÜM

ÖTESİ YOK!

Sabah olmasını hiç istemiyordu Ayda. Hatta güneş de doğmasın, çiçekler de açmasın, mutlu insanları da mümkünse görmesin istiyordu... Tüm gece yakalandığı bu kapandan nasıl kurtulacağını düşünüp durdu. Mehmet tehditlerini yerine getirirse, babası biricik kızı ile ilgili müthiş bir hayal kırıklığı yaşayacak, belki de Ayda'ya olan güveni temelinden sarsılacaktı. Onun çok net, verdiği karardan asla dönmeyen inatçı ve sert bir yaradılışı olduğunu biliyordu genç kız. Çaresiz şimdilik boyun eğecekti Mehmet'e. 'Şimdilik!' dedi içinden... Ama elinden geldiğince onunla görüşmeyecek, bu son derece yıpratıcı ve üzücü tartışmalardan uzak duracaktı. Belki kısa bir zaman sonra her şey bu kadar korkutucu ve yorucu olmaz, birbirlerini görmezlerse unutulup giderdi. Zaten Mehmet 'Önümüzdeki ay yine gideceğim.' demişti. Bu gidiş süresinin bir an önce gelmesini diledi Ayda. İsteksizce çıktı yatağından. İlk derse yetişmek için acele etmeliydi. Şimdiden planladığı çıkış saatine göre yirmi dakika gecikmişti bile...

Apar topar çıktı evinden. Yorgun ve mutsuzdu. Gökyüzü de sanki onunla aynı duyguları paylaşıyormuş gibi bulutlu ve ağlamaklıydı. Apartmandan çıktığında başını hafifçe yukarı kaldırmış, bugün deli gibi yağmur yağmasını dilemişti. Aslında o güneşli havaları severdi! Ama bugün sisli ve puslu ruh durumuna en uygun şeyin yağmur olduğuna karar verdi. Derin bir iç geçirerek yola koyuldu. Bir an önce Emel'ine ulaşsa çok iyi olacaktı.

Okula vardığında, Emel her zamanki neşesi ve müşfikliği ile karşıladı onu. Sarılıp, üç koca günün hasretini gidermek için koyu bir sohbete daldılar. Daha doğrusu Emel daldı... "...Yani anlayacağın sevgili Aydacığım, ikimizin de gözünü senin açtığına karar verdim. Eğer sen şu İstanbul'a birlikte gitme konusuna girmeseydin belki de o daha çok bekleyecek benim de ömrüm bu uğurda bitecekti." derken genç kızın yüzüne daha bir dikkatle bakmaya başladı. "Yani diyorum, İstanbul'a gitmememi rica ederken çok tatlıydı Ayda, görmeliydin. Benimle de gurur duyardın, inan... Beni dinliyor musun sen?"

"Ne? Taa... Tabii... Dinliyorum canım! Neden sordun?" Emel ondaki dalgınlığı fark etmişti. Acaba derdini anlatsa mıydı Emel'e?

"Aklın başka bir yerdeymiş gibi de! Bir şey mi oldu İstanbul'da? Bana anlatabilirsin tatlım!"

"Yoo... Valla iyiyim. Sadece biraz yorgunum, kusuruma bakma ne olur!"

"Peki o halde... İyiysen sorun yok! Hadi derse girelim, geç kalıyoruz." Emel ayağa kalkarak kitaplarını ve çantasını aldı. Ayda da onu takip etti. Emel, Ayda'nın iyi olduğuna inanmamıştı. Darılmıştı biraz aslında. Bu kız sır küpü gibiydi... Ama birden ancak Serdar ile ilgili bir sorun olursa Ayda'nın bu kadar üzgün görünebileceğini düşünüp, genç kızın daha önce verdiği sözü hatırladı. Serdar konusunu, Emel'den uzak tutacak, arkadaşını bu işe bir daha karıştırmayacaktı. 'Ah Ayda ah!' dedi içinden, Ayda adına üzülerek. Nereden bulaşmıştı bu Serdar belasına? Gözlerinde anlayış ifadesiyle baktı biricik arkadaşına. Yerlerine otururken 'Ben de sana bir iyilik yapmalıyım.' diye düşündü. Evet, Emel bu Serdar sorununu çözecekti. Sadece biraz düşünmeye ihtiyacı vardı...

Öğle arasında Ayda, ısrarla kendisini üçüncü kez arayan, tanımadığı numaraya küfür etmeye başlamıştı ki, okulun yemekhanesinde yemek yedikleri masaya sürpriz yaparak, Murat gelip oturdu. Her zamankinden daha neşeli ve yakışıklı görünüyordu genç adam. "Hanımlar... İzin verirseniz size tatlı ısmarlayacağım! Asıl hedef yemekti ama görüşmem uzun sürünce kaçırdım galiba. Tatlı da olabilir mi acaba? Ne haber Ayda? Nasılsın?"

AYCADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin