15. BÖLÜM
AKLIN YOLU BİR!
Mehmet, saat tam onda kardeşinin koluna girip, "Selam Ajan X! Operasyon başladı! Hadi bakalım, görev başına!" diyerek kantine doğru onu da kendisiyle birlikte yürütmeye başladı. Aylin'in son derece tedirgin ve sinirli olduğunu anlamıştı. Yaptığı esprilere her zaman gülen genç kız, şu an ağabeyini hiç duyuyormuş gibi görünmüyordu.
Ne pahasına olursa olsun kızları bu belalı heriften kurtarabilmek için, Aylin'in de en az kendisi kadar kararlı ve sert durması gerekli olduğunu biliyordu genç adam. Onu az da olsa rahatlatmak için, "Aylinciğim... Canım kardeşim... Ben yanındayım. Her zamanki gibi... Sadece sakin ol ve bana güven."
Ağabeyinin kolundan çıkarak, "Ona zarar vermeyeceksin değil mi?" diye sordu genç kız.
"Gerekirse vereceğim." dedi ağabeyi.
"Vermemeni rica etsem. Sonuçta aşkı için bunları yapmış. Zavallı bir adam o! Ayda'yı sen de seviyorsun. Onu bir başkasına kaptırdığında ne hissedersin? Empati kur birazcık!"
Aylin'in bu sözleriyle durmuşlardı. Genç adamın suratı son derece büyük bir ciddiyete bürünerek, kaşları çatıldı. Az önce espri yapan sanki o değildi. "Ben Ayda'yı kapmadım. Bu bir. İkincisi, adam gibi adamlar aşkına kavuşmak için bir başkasına, özellikle masum olan birine zarar vermez. Üç, hele benim kardeşime... Asla!"
"Ayy abicim ya! Ben hangi tartışmada seni yenebildim ki zaten? Hadi yürü..." diyerek onu çekiştirdi Aylin.
Beraberce kantindeki masalara göz gezdirdikleri sırada, Serdar'ı bozuk para ile hazır kahve alınan makinenin başında gördüler aynı anda. "Sen şu masaya otur. Ben onu alıp geleyim." dedi genç kız.
"Pekala. Ama unutma ben kocaman bir sürprizim!" Şimdilik kardeşinin isteğine uyacaktı Mehmet. Başını sallayarak, köşedeki gözlerden uzak diye düşündüğü bir masaya geçip oturdu. Oturduğu masa, onları uzaktan da olsa çok net görebildiği bir konumdaydı.
Aylin, kendisinden beklenmeyecek bir sükunetle yaklaştı Serdar'a. "Günaydın Serdar!" dedi gülümsemeye çalışarak.
Titremeye başlamış, ağlama komasına girmek üzere olduğunu hissetmişti. Dudaklarını ısırarak kendi canını acıttı bilerek.
"Günaydın güzel kız! Kahve?" derken dikkatle Aylin'in yüzüne bakıyordu Serdar. "Hasta gibi görünüyorsun... İyi misin?" diyerek devam etti.
"İyi... İyiyim... Tabii... Niye ki?"
"Ne bileyim? Yüzün, gözlerin sanki biraz şişmiş. Bu doktor kendine bakamamış galiba!" Bu arada kahveleri almıştı Serdar.
Aylin dudağındaki kan tadını alıyordu. Ağlamamak için o kadar şiddetli ısırıyordu ki. Çok derinlerden bir nefes alıp içinden ona kadar saydı ve yavaş yavaş bıraktı. Sanki aldığı son nefesi de alarak, yeryüzündeki son hakkını da kullanmış gibiydi. Kendini kırgın, kullanılmış, aldatılmış ve hüzünlü hissediyordu. En çok da aşk hakkında bir yanılgı daha yaşadığı içindi tüm bu hissettikleri. Ondan ne kadar istese de nefret edememişti. Ama bu işe acilen bir son vermeliydi. Uzun, sarı saçlarını geriye doğru havalı bir şekilde atarak, omuzlarını dikleştirdi. Hazırdı...
"İyiyim ben... Sana bir sürpriz yapacak kadar hem de!" diyerek kahvelerden birini aldı onun elinden.
Parlak ve yakışıklı bir gülümsemeyle karşılık verdi Serdar genç kıza. "Sürprizleri pek sevmem, ama sen yapmışsan muhakkak çok güzeldir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomantizmAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...