30. BÖLÜM
AYDA'NIN HAYATTAKİ EN BÜYÜK ŞANSI!
"Aydaaa! Bandı getir yavrum."
"Bir saniye Annecim. İşim bitti sayılır." Taşınma işlemi için geri sayım başlamıştı. Seher Hanım, Çarşamba günü ilk uçakla İzmir'e gelmiş, üç gündür Ayda'nın toparlanmasına(!!!)yardımcı oluyordu. Kızının gösterdiği ve kendisinin de fazlasıyla beğendiği yeni evini temizletmiş, ufak tefek kırılacak eşyaları ve mutfak malzemelerini çoktan götürüp yerleştirmişti. Ona göre bir evin mutfağı ve banyosu yerleşmişse, geriye pek bir iş kalmazdı. Bu gece, Ayda'nın yeni evinde akşam yemeği yiyebilirlerdi.
Geldiği ilk gün, havaalanından doğruca Ayda'nın evine gitmiş, kızının en sevdiği yemekleri yaparak, pencerede onu beklemeye başlamıştı. Tahmin ettiği gibi çok zayıflamıştı Aydacığı. Sararmış, solmuş, beti benzi atmıştı. Zorla gülümsediği o kadar belliydi ki. Ama eşi Umut Bey ile bir karar almışlardı. Buna göre Ayda'nın her şeyden biraz uzaklaşmasını sağlayacaklar, zamanı gelince de Mehmet ile ikisini bir şekilde görüştüreceklerdi. Mediha Hanım ile telefon trafiğini de bu şekilde ayarlamıştı Seher Hanım. Mehmet'in tüm Ailesi, bir haftadır araya araya bir hal olmuş, ne olduğuna hiçbir anlam veremediklerini sık sık dile getirmişlerdi. Bu duruma en çok şaşıran ve içerleyen ise Büyükbaba'ydı. En fazla onunla konuşurken zorlanmıştı Seher Hanım ile Umut Bey. Aşırı derecede üzüldüğü, kalbinin kırıldığı o kadar belli oluyordu ki.
Alptekin Ailesi, Mehmet'i ve Kalenderler'i çok sevmiş, çabucak hayatlarına kabul etmişlerdi. Ama biricik kızları şu anda ne Mehmet ismini, ne Kalenderler hakkında herhangi bir şeyi duymak istemediğini üzerine basa basa bir kaç kez söylemiş, bu konuyu tamamen kapatmıştı. Ayda'nın hırçın ve sinirli tavırları Seher Hanım'ı geri adım atmaya zorlamıştı. Mediha Hanım ile Aylin ısrarla genç kızın evine gelmek istediklerini söylemiş, ama kadıncağız Ayda'nın gergin hallerinden dolayı onların kalbini kırar endişesi ile her seferinde bu isteklerini kibarca reddetmişti.
Umut Bey'in, Büyükbaba ve Ahmet Bey'e yaptığı 'Ayda, henüz evlenmeye hazır olmadığını hissediyor. Önce okulum, diyor. Çok çabuk gelişti her şey. Sanırım bu süreç onu korkuttu. Malum, daha çok genç... İzin verin. Biraz kendini toparlasın. Sakinleşsin. Belki bu ayrılık onlara iyi gelir. Yanlış anlamayın lütfen. Bizde en az sizin kadar üzgünüz. Ama kızımız böyle istiyor...' açıklaması kendisine bile pek inandırıcı gelmese de, Allahtan çok kibar ve anlayışlı insanlardı da, pek itiraz etmemişlerdi. Fakat her gün düzenli olarak, birbirlerini arıyorlar ve gereken bilgileri paylaşmaya devam ediyorlardı. Umut Bey, gözünün nuru, kara kızı için Mehmet'ten daha iyi bir damat adayı düşünemediğinden, durumu onlar ve Alptekinler açısından kontrol altında tutmaya çalışıyordu.
Diğer yandan Mehmet her gün telefonla arıyor ve Ayda'nın yaptığı ya da söylediği her şeyle ilgili bilgi alıyordu. Kaleyi içerden fethetmişti bir kere! Ayda ne derse desin, onun anne ve babasını kendi yanında hissetmek az da olsa onu teselli ediyor, Ayda'nın yapmaya çalıştığı şeye akıl erdirmeye uğraşıyordu. Umut Bey, genç adama,'Sabırlı olmalısın oğlum. Çok inatçıdır Ayda. Şimdi üzerine gidersek, okul mokul da tanımaz, bırakır gelir... Bana güven lütfen. Sakin ol ve işine bak. Zaman, her şeye çare olur...' diyordu demesine ama Ayda'nın bu konuda hiç konuşmuyor olması ona işin içinde başka bir bit yeniği olduğunu düşündürüyordu.
Cumartesi kendi arabasıyla, İzmir'e gelmişti Umut Bey. Bugün taşınacaktı Ayda. Adamcağız, ilk iş Kalender Villasına gitmiş, üzgün aile ile bir saat geçirmişti. Kahve içmişler ve konuya nasıl çözüm bulabileceklerini tartışmışlardı. Onların bu halini gören adam gerçekten de öz kızına kızmış, bu insanları bu kadar hırpaladığı için Ayda'nın iyi bir dersi hak ettiğini düşünmüştü. Zamanı geldiğinde, Ayda'nın şu hırçın ve dalgalı ruh durumu biraz dinginleşmeye başladığı zaman, Mehmet'e bu ders için tüm olanakları sağlayacağına dair içinden yemin etti. Onlardan özellikle şu sıralar Ayda ile görüşmemelerini bir kez daha rica etmiş, daha fazla kırılmalarına kendince engel olmaya çalışmıştı. Şaşkın ve perişan görünüyorlardı. Kızının yaşattıkları ve şu anki durum için defalarca özür dileyerek öğleye doğru villadan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomanceAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...