21. BÖLÜM
SEN BANA NE YAPTIN AYCADISI?
Akşamüzeri elindeki telefonu, duvara fırlatıp atmak ile Ayda'yı aramak arasında kalarak evirip çeviriyordu Mehmet. Sabahtan beri iş yoğunluğu ve girdiği sayısız toplantı yetmiyormuş gibi, annesi, Aylin, babası hatta büyükbabası bile bu akşamki yemek ile ilgili konuşmak için aramışlar ve onu daha da germişlerdi. Bir tek o aramıyordu! Lanet cadı!
'Offf...' dedi taaa derinlerden bir yerlerden. Hah... Şimdi de Umut Bey arıyordu. Hafifçe öksürdü. "Efendim." derken heyecanını gizlemeye özen gösterdi.
"Merhaba Mehmet! Nasılsın oğlum?"
"Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız?"
"Biz çok iyiyiz. Hazırlıklar nasıl gidiyor?" İlgili ve içten konuşuyordu Ayda'nın babası. Şeker gibi anne babası vardı bu cadının. Kime çekmişti ki Allahın cezası?
Kafasını toparlarken aynı içtenlikle karşılık verdi Mehmet, "Bitti sayılır. Son bir iki küçük ayrıntı kaldı. Ama merak etmeyin. Her şey yolunda. Seher an... Şey... Seher Hanım nasıl?"
Onun bu ikilemine şakacı bir tavırla güldü Umut Alptekin. "Hahahaaa... Oğlum, anne diyeceksin. Bana da baba tabii. Ayda da senin ailene bu şekilde seslenecek. E tabi sen de haklısın. Alışmaya zaman olmadı. Ama inşallah sen dönünce bu açığı kapatırız. Seher annen çok iyi. Güle güle demek için aradık. İyi yolculuklar Mehmet oğlum... Bir saniye!" diyerek telefonu eşine vermişti. Şimdi de Ayda'nın, şahane, şefkatli ve sıcacık annesi hattı diğer ucundaydı.
"Alo. Mehmetçiğim!"
Bu kadını çok sevmişti Mehmet. Kayınvalide dediğin ancak bu kadar olabilirdi. Yüzündeki gülümsemenin sesine vurmasına engel olamadı. "Merhaba, Seher anneciğim! Aradığınız için çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz." dedi.
"Hiç olur mu oğlum? Arayacağız tabii. Biz de artık senin annen, baban sayılırız. Ayda'dan farklı değilsin bizim için. Şimdiden iyi yolculuklar ve başarılar dilerim yavrum. Hayırlısı ile gidip gel. Fırsatın olursa ara lütfen. Çok memnun olurum. Haa... Bir şeye ihtiyacın olursa da ara annem. Olur mu?"
Seher Hanım'ın sesindeki bir tonlama ya da, 'Annem' kelimesi yüreğine oturdu Mehmet'in. Ne kadar içten, ne kadar doğallardı. Ah Ayda Ah... Kendisini bu sıcacık konuşmadan men ettiğini düşünüyordu Ayda'nın. Oysa şimdi gerçek anlamda nişanlı olsalardı... O kadar rahatlayacaktı ki! Aklı karışmıştı yine...
'Soğuk davranmaya lanet olsun! Uzak olmaya da... Verilen sözlere de...' dedi içinden ve yüzünde garip bir gülümseme ile, "Ararım annecim. Merak etme. Çok iyi olacağım. Mutlaka arayacağım sizleri. Ellerinizden öperim. Babama da söyle lütfen, beni çok sevindirdiniz. En kısa zamanda görüşmek üzere." dedi. Ohh be! Rahatlamıştı.
"Canım oğlum. Hoşça kal." diyerek ağlamaklı bir sesle kapattı telefonu Seher annesi. Mehmet, elinde olmadan telefona bakarak sırıtmaya başlamıştı. Özgürlük ne kadar güzel bir şeydi. Tüm sıkıntısı aslında o cadıya verdiği saçma sapan sözlerden kaynaklanıyordu. Ama şu an bunları düşünemeyecek kadar kendinden ve halinden hoşnuttu.
Hızlı bir hareketle telefonu elinden bırakmadan, sıcağı sıcağına, Ayda'yı aradı. Nişanlısını... O ne derse desin. Bu gece onu mutlaka görecekti. Nerede ve ne halde olursa olsun. İstediği buydu! Sözde değil özde özgür olmak istiyordu Mehmet!
"Efendim?" dedi Ayda.
Hayret! İkinci çalışta açmıştı bu kez. Normalde açmazdı. "Merhaba!" dedi Mehmet. Sakindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomanceAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...