34. BÖLÜM
AYCADISI'NI UNUT DEMEYECEĞİM! BEN BİLE...
Yaklaşık bir haftadır Türkiye'deki hiç kimseyle görüşmemişti Mehmet. Durban'a bu kez Murat ile birlikte gelmişler, yeni yatırımlarla ve yerleşim bölgeleriyle ilgili araştırma yapmışlardı. Bir kaç gün Durban'da kalıp, oradaki işlerin yoluna girmesini sağladıktan sonra birlikte Cape Town'a geçmişler ve keşiflerine oradan devam etmeye karar vermişlerdi. Mehmet ne kadar Afrika hayalinde diretiyorsa da, Murat hala yapacakları yatırımı Türkiye'de yapmaları konusunda ısrarcıydı. Fakat buna rağmen, Cape Town'ı çok beğenmişti Murat.
Mehmet, ille de Afrika'da bir şey yapmak istiyorsa, yapacakları yatırımı burada düşünmeleri gerektiğini söylemişti. Murat, bu tür konularda arkadaşının bilgisine ve tecrübesine çok güvenirdi. Boşa kürek çekmezdi Mehmet!
Üç hafta önce Ayda ile ilgili gerçekleri keşfedip, detaylı ve dedektiflere layık bir araştırma yapmıştı genç adam. Bu konuda konuşmadığı mühendis, usta, işçi, aşçı hatta şoför kalmamış yine de onun kiminle iki dakika görüştüğünü bulamamıştı. Sadece sesini duymak ve her şeyi düzeltebileceğini ona söylemek için aradığında da Ayda'nın önlenemez inadı ve Chris'i ile karşılaşmıştı. Yabancıydı adam,büyük olasılıkla Amerikalı'ydı.
Kendisine bile 'Sevgilim!' dememişti bu kız. Bu herifle, bu kadar kısa zamanda nasıl sevgili olmuştu ki? Konu, Mehmet'e gelince saldırı planları yapıyor hatta konuşmuyor, Chris söz konusu olduğunda ise onu savunacak kadar savaşçı kesiliyordu. Mehmet, ilişkilerini düzeltmek için yapmadığını bırakmazken, Ayda Hanım artık nerelerde geziyorsa, yeni sevgilisiyle gününü gün ediyordu.
Diğer yandan için için Ayda'ya çok kırgındı Mehmet. Eğer gerçekten de Mehmet'e güvenseydi, dürüstçe arayıp, kiminle ne konusunda, ne konuştuysa, her şeyi anlatabilirdi. Gerekirse hesap bile sormalıydı Mehmet'ten. Ona bu hakkı vereli çok olmuştu. İnsan evlenme teklifi aldığı birine içinden geçenleri rahatça sorabilmeli, aklına takılanları dürüstçe dile getirebilmeliydi...
Olayın üzerinden zaman geçtikçe, genç adam bu konuda daha da kesin yargılara varmıştı. İşin peşini bırakmıştı artık. Türkiye ile telefon bağlantılarındaki sorun da doğrusu çok işine yaramıştı. Kendisini tutamayıp, Umut Bey'i arayacak ve o cadının İstanbul'a döndüğünü öğrenecekti. Bu defa da Ayda ile konuşmak için çabalamaya başlayacaktı. Kendisine ilk defa bir konuda güvenemiyordu. Doğrusu çok iyi olmuştu. Geçen bir haftalık zaman zarfında Murat ile farklı işler yapabileceğini fark etmiş ve tamamen Afrika'ya yerleşmeye karar vermişti. Onun için önemli olan şu ya da bu şehir değildi. Önemli olan tek şey Ayda'dan ne kadar uzak olduğuydu artık!
Yıllardır büyük bir hevesle tutulduğu Afrika, Mehmet'e çok iyi gelmişti. Eşsiz ve paha biçilmez buluyordu bu ülkeyi. Ve uzak. Ve çok yabancı. Tıpkı Ayda gibi...
Düşüncelerini toparlamıştı artık. Büyükbabası ve babası Ahmet Bey ile de görüşmüş, geleceğe dair planlarını onlarla da paylaşmıştı. İlk yapmak istediği şey, Extreme İnşaat'tan ayrılmaktı. Bugün, sabah yaptıkları telekonferansla bu konudaki kararını Orhan Bey'e de bildirmişti. Şirketi zor durumda bırakmamak için projesini ve yatırdığı parayı çekmeyecek, dışarıdan mimari anlamda danışmanlık yapacaktı. Orhan Bey sanki bunu her an bekliyormuş gibi davranmış ve olgunlukla karşılamıştı. Yine de genç adama biraz daha düşünmesi için istediği kadar zaman tanıyacağının altını çizmişti.
Mutsuzdu Mehmet!Bunu görmemek için kör olmak lazımdı...Başta ailesi olmak üzere, tabii ki iş arkadaşları, patronu, Murat, Emel, hemen hemen onu tanıyan herkes onun huysuz ve mutsuz ruh halini çok net görebiliyor ve mümkün olduğunca onu sinirlendirecek şeyler yapmıyor ve söylemiyorlardı.Özellikle Ayda konusu tamamen tarihe karışmıştı.Yorulmuştu Mehmet!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYCADISI
RomansaAycadısı...Masumiyetin Altın Çağı'dır... Karşılaşmadır... Çünkü;kendi kendileriyle savaşan ve aşkı inkar eden,hayatta bambaşka yerlerde olmayı hedefleyen iki zeki, çekici,başarılı ve sosyal insanın aynı apartmanda altlı üstlü komşu olmasıyla baş...