Amaç

158 6 0
                                    

Sevdiğim karanlığın içinde yok oluyordum. Bilmediğim bir yerde, tanımadığım bir adamın yanında yavaş yavaş ölüyordum. Beni kilitlediği bu karanlık odadan saatlerdir kurtulmaya çalışıyordum. Parmaklıklar olan pencere, içeride oksijensizlikten ölmemem için varmış gibiydi. Büyük çabalarıma rağmen odada tıkılı kalmıştım. Alkolün etkisinin hala üzerimde olmasıyla, kendimi yavaşça yere bıraktım. Dizlerimi kendime çektim ve düşünmeye başladım. Kim benim gibi bir kızı kaçırırdı ki? Kafamı dağıtmak istercesine kafamı dizlerime gömüp, aklımdan çıkmak bilmeyen şarkıyı mırıldanmaya başladım.

Dear I fear, we're facing a problem
you love me no longer, I know and
maybe there is nothing that I can do
to make you do
Mama tells me I should not bother
that I ought to stick to another man
a man that surely deserves me
but I think you do ...
So I cry, I pray and I beg
Love me love me
say that you love
Fool me fool me
go on and fool me
love me love me
pretend that you love me
leave me leave me
just say that you need me
I can't care 'bout anything but you
lately I had a desperatly pondered
spent my nights awake and I wonder
what I could have done in another way
to make you stay
Reson will not lead to solution
I will end up lost in confusion
I don't care if you really care
as long as you don't know
So I cry, I pray and I beg  

Şarkıyı mırıldanmayı bıraktığımda karanlık odada yankılanan alkış sesiyle, kafamı dizlerimden kaldırdım. Karanlık bakışlı adam karşımdaydı. Adamın gözlerine bakarak, bir duyguyu anlamaya çalıştım fakat hiçbir duyguyu barındırmıyordu. 

''Sesin güzelmiş'' söyledikleriyle kaşlarımı çattım. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde. Uzun boyuna ve yerde oturmama karşılık, kafamı kaldırıp ona bakmaya devam ettim

''Kimsin sen?'' yanıma oturdu. Rahat oturuşu kendinden emin ve egoist olduğunun kanıtıydı

''Ateş Arslan'' gözlerimi devirdim ''Gözlerini devirmek ahlak kurallarına aykırı bir davranış ufaklık'' kahkahamı bastırma gereği duymadım

''Beni kaçıran adam ahlak kurallarından mı bahsediyor. Ne istiyorsun benden Ateş Arslan''  

''Sadece kurbanım olmanı'' yüzümü buruşturdum. Bu adam çözülemeyen bir bilmece gibiydi

''Amacın beni öldürmekse, beni buraya kapatmadan da yapabilirdin'' ayağa kalktı ve elini bana uzattı. Bana uzattığını eline kaşlarımı çatarak baktım. Elini itip ayağa kalktım ve karşısında korkusuzca durdum ''Derdin her neyse fazla uzatma. Ölmekten korkmuyorum'' blöf yapıyordum. Ölmekten korkuyordum. Sadece beni öldürecek bile olsa, kimsenin karşısında güçsüzleşemezdim.

''Pes mi ediyorsun Kumsal'' adımı biliyor olmasına mı şaşırayım, söylediklerimden pes ettiğimi çıkarmasına mı?

''Ben pes etmem'' Yalan. Sıkışınca kaçarım ben. Şavaşamayacak kadar acizim.

''Pes etmeyeceğini düşünüyorsan, bana yardım et'' devam etmesini beklercesine, tek kaşımı kaldırdım ''Bana yardım et ki, insanlardan nefret etmekten vazgeçeyim''

''Ne yapmamı istiyorsun?'' aramızda bir nefeslik mesafe bırakacak kadar yaklaştı

''Bana sevmeyi öğret ufaklık'' şaşkınlığımı gizleyemedim. Konuştukça sıcak nefesini hissediyor, aramızda ki boy farkından dolayı nefesi alnıma değiyordu. Ben sevmeyi bilmezken nasıl ona sevmeyi öğretebilirdim ki? Daha önce sevgilim olmuştu fakat aşık olmamıştım.

''Ya yapamazsam?'' Kolumla belimin arasındaki boşluktan elini geçirip belime dokunduğunda irkildim. Tanımadığım bir adamla bu kadar yakın olmam normal miydi. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve eğilip fısıldadı

'' O zaman diğerlerinden farkın kalmaz. Diğer kurbanlarım gibi olursun'' kafamda ki soru işaretleriyle Ateş'e baktım

''Ne yani insanları kaçırıp, onlardan sana sevmeyi öğretmesini mi istiyorsun'' kahkahası odayı doldurduğunda, düşündüğüm şey ne kadar güzel güldüğüydü. Karanlıkta bile kendini belli eden beyaz dişleri ve tok sesi insanı etkiliyordu

''Hayır ufaklık. Bana kimi öldürüceğimi söylerler bende öldürürüm ama sende bir ışık gördüm. Bakış açımı değiştiricek bir ışık. Eğer yapamazsan, seni öldürmek zorunda kalacağım'' Harika!! İmkansızı istiyordu

''Kaçarsam?'' eli hala belimdeydi. Diğer eliyle ise saçlarımla oynuyordu 

''Seni bulur, öldürürüm'' Siktir. Koca bir siktir. Bu adam fazlasıyla ciddi. Kaybedecek bir şeyim yoktu. Ya deneyip yaşama süremi uzatacaktım, yada bu adam burada beni öldürecekti. 

''Deneyelim bakalım'' yamuk gülümsemesiyle, aramızda ki milimlik mesafeyi de kapatıp yanağını yanağıma yasladı. Kirli sakalı yanağıma değdiğinde geri çekilmek istesem de, belimde ki eli buna engel oldu 

''Sakın kaçmaya çalışma ufaklık. İnan bana seni öldürmek istemiyorum''  kafamı belli belirsiz salladığımda benden ayrıldı ''Uyumalısın'' deyip beni odadan çıkarıp başka bir odaya girdi. Odanın iç açıcı renkleri bana göre değildi. Ben güneşli gökyüzünü değil, karabulutları istiyordum. Fazlasıyla mavi ve beyazlarla dolu oda bana güzel görünmüyordu fakat yorgun bedenime yatak oldukça rahat görünüyordu. Odayı incelememi kesen, Ateş'in sesiydi. 

''Dolapta kıyafet var. Daha önce senin için birşeyler ayarlamıştım'' kafamdaki sorulardan birini dile getirdim

''Beni ne zamandır takip ediyorsun''

''Uzun zaman olmadı. Polisin bizi bulmaması için yarın buradan gidiyoruz. Seni aramaya başlarlar'' güldüm ama neşeden yoksundu gülüşüm

''Yokluğumu hissedip polise haber verecek kimsem yok. Rahat ol'' yüzünü ilk defa ışıkta görüyordum. Yakışıklı bir adamdı. Onu bu yola sürükleyen neydi acaba? Söylediklerimle yüzü anlıkta olsa acı dolu bir ifadeye büründü. Yanımdan geçerken fısıldadı 

''İyi uykular ufaklık'' 


Siyahın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin