Bir Kızımız Olacak..

62 3 4
                                    

"Anne!" bir çocuk sesi.. Koca bir ağacın göğsüne sırtımı dayamış oturuyorum. Küçük bir kız çocuğu bana doğru koşuyor. İstemsizce kollarımı açıp, gülümsüyorum ona. Kollarım minik bedenini sarıp sarmalıyor. Binlerce çiçeğin karışımı olan koku ciğerlerimi sarsıyor. 

Tanrım.. Ne güzel bir koku bu..

Benden ayrılıp, yeşil gözleriyle bulutları gösteriyor. Onu gülümseten şeyi içten içe merak ediyorum. Bu kadar güzel gülümseyebilir mi bir insan evladı? Eliyle gösterdiği o noktaya bakıyorum.

"İşte tam oraya anne! Tam oraya gideceğiz." 

"Adın ne senin?" 

"Tanışmadık değil mi anne? Seninle oyunlar oynamak için çok sabırsızlanıyordum. Babamı da çok merak ediyorum. Geceleri sen uyurken benimle konuşuyordu anne biliyor musun? Adımı Nida koyacaktı. Çok istiyordu anne, çok heyecanlıydı." Kollarımda ki küçük kız, karnımda büyümekte olan bebeğimdi. Sımsıkı sarıldım meleğime. Melek kadar güzeldi.. Saftı..

"Bir yere gidemeyiz. Babanla abin seni bekliyor." Minik ellerini yanaklarıma koydu.  Yanaklarıma öpücükler kondurdu. "Benim gitme vaktim geldi anne. Beni özleme. Seni hep çok seveceğim.." Uzaklaşıyordu kollarımda ki melek. Beni terketme deyip gidiyordu. Dizlerimin üzerine çöktüm ağlayarak. Kalbim düğüm düğüm oluyordu. İç organlarım birbirine savaş açıyordu sanki.

"Gitme.. Gitme kızım. Bizi terketme!"

"Kanaması çok fazla!"

"Bebeği kaybediyoruz!"

"Karım! Karımı kurtarın!" Ateş.. Ateş'in sesi bu. Karım diyor. Kurtarın diyor. Sarsıldığımı hissediyorum. Kasıklarımda bir sızı var. Bu sızı kalbime vuruyor. Bebeğim.. O gidiyor. Gözlerimi aralıyorum, hastanenin tavanındaki ışıklar rahatsız ediyor gözlerimi. 

"Ateş." diyorum son gücümle ve tam olarak aralıyorum gözlerimi. Sevdiğim kahverengiler acıyla harmanlanmış, bana bakıyor.. "Uyandı!" diyor heyecanla. Doktorun mırıltılarını duyuyorum. "Bebeğim.." diyorum kapanmak üzere olan gözlerime inat. "Bebeğimin gitmesine izin vermeyin.."

****

"Anne! Uyan." Gözlerimi yanaklarıma değen ellerle araladım. Aralanan göz kapaklarımın ardından minik meleğimi görmemle doğrulup kollarımın arasına aldım.

"Seni bir daha göremeyeceğimi sandım!" Ateş'e benzeyen gülümsemesiyle baktı bana. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp, doya doya öptüm. Rüyaydı belki ama ilk ve son kez böylesine öpüyordum onu.. Cennet.. Kollarımın arasındaydı sanki..

"Henüz seninleyim anne. Bizim için dayanmalısın!" 

"Uyanmak istiyorum. O zaman senin için savaşabilirim." 

"Henüz değil anne! Sana bir şey göstermem gerek." Ayağa kalkıp, minik elini uzattı bana.Elini tutup, onunla yürümeye başladım. Rüzgarı hissediyordum. Rüzgarla savrulan çiçeklerin kokusunu... 

"Nereye gidiyoruz?" Birden elimi bırakıp koşmaya başladı meleğim. Uçuruma doğru.. Yerimden kıpırdayamıyordum. Bağırmak istiyordum. 'Dur' demek istiyordum. 'Gitme' demek istiyordum ama yapamıyordum.

"Eğer beni yakalarsan, seninle kalacağım anne. Hep seninle.." Çığlık attım içimden, durdurmaya çalıştım ama yapamadım. Onun uçurumdan düşüşünü izledim uzaktan. Beni terkedişini izledim.

****

-Ateş ARSLAN-

"Ateş bey, nasıl olduğunu öğrenmemiz gerek. Yoksa size yardım edemeyiz!" Bana yardım mı ediyorlardı? 2 Hafta olmuştu. Koskoca 2 hafta.. Camdan bir duvar vardı aramızda. Beyaz teni daha da solgunlaşmış, pembe dudakları mora çalmaya başlamıştı. Bebeğin onun iyileşme sürecini uzattığını söylüyorlardı. Bebeğimizden vazgeçemezdim, Kumsal beni asla affetmezdi!

"Size daha önce söyledim Memur Bey. Bilmiyorum! Eve geldiğimde öylece yerde yatıyordu. Merdivenlerden düşmüş olamaz. Merdivenlerden fazlasıyla uzaktı." Memur süpheli bir şekilde baktı. Benim yaptığımı düşünüyorlardı.

"Darp izleri var Ateş Bey!Biri yapmış olmalı." Ayağa kalkıp, memurun üzerine yürüyecekken aramıza Ege girdi. Gözlerime 'rahat dur' dercesine bakıp memura döndü.

"Memur bey, sizinle konuşmam gerekenler var." Egeyle birlikte gözden kaybolurken, Ege'nin anlatacaklarını merak etsem de umursamadım. Eğer kadınım uyanırsa, ilk  beni görsün istiyordum. Ne güzel bakardı onun gözleri.. Gözlerinde ki derin maviliklere saklardı tüm duygularını. Ağladığında gözyaşlarına karışır duyguları, avuçlarıma damlardı.

Ah be kadınım.. Senden uzak kalmak, koşup koşup dünyanın sonuna gelmek gibi..

Benim yaptığımı düşünüyorlardı. Çünkü görmemişlerdi ona olan bakışlarımı. Görmemişlerdi ona olan aşkımı. Bağırmak istiyordum.

"Ulan bizim aşkımız neleri aştı! Kaç yılı aldı araya da biz yine bir araya geldik! Gitmeyecek o. Gidemez..." demek istiyordum ama susmakla yetiniyordum. Ayağa kalkıp, birkaç adım daha yaklaştım kadınıma. Nefesini hissedecek kadar olmasa da, bir kaç adım daha yakındım artık. Ellerimi dayayıp cama, günden güne daha da solgunlaşan bedenini izledim. Ölüden farkı yoktu. Tek fark ekranda görünen ritimle atan kalbiydi.

O kalp.. O kalp benim Kumsal! Benim kalbimden önce duramaz. Beni sensiz bir dünyada bırakma..

"Baba!" Bana doğru koşan oğlumu gördüğümde, eğilip kollarımı açtım ve bu aralar bana iyi gelen tek varlığa sımsıkı sarıldım. Kumsal'ın bu hali en çok onu etkiliyordu. Onu annesi yerine koyduğunu biliyordum, görüyordum. 

"Hoşgeldin oğlum." Benden ayrılıp, titreyen çenesiyle bana baktı. Ağlayacaktı ve ağlamasına dayanamadığım insanlardan biriydi. Kalbime bir sızı sağlandığında acıyla yüzümü buruşturdum. 

"Uyanmadı mı daha baba? Onu çok özledim!" Kucağıma alıp, Kumsal'ı görmesini sağladım.

"Çok yorgunmuş Deniz. Doktorlar biraz daha dinlenmesi gerektiğini söyledi."

"Kardeşim mi yoruyormuş onu? O zaman onu yanımıza alalım, annemde hemen uyansın." Gözlerimi kırpıştırıp, kucağımda ki oğluma baktım.

"Anne mi dedin sen?" Gülümseyerek kafasını salladı. "Eğer uyandığında bunu söylersen çok mutlu olur."

"Annem o benim zaten." Sıkı sıkı sarıldım oğluma.

"Uyanıcak oğlum. Senin annen çok güçlü.."

****

Özlediğim tene dokundum doya doya. Sevdiğim kadının teninde o nefret ettiğim hastahane kokusu bile güzeldi. Yastığa dağılmış saçlarını okşadım bir baba şefkatiyle. 

"Hala çok güzelsin.." Alnına bir öpücük kondurdum. "Bu halinle bile o kadar güzelsin ki Kumsal.. Kendini bir de benim gözümden görmelisin. Hayran kalıyorum sana. Doktorlar yakında uyanacağını söylüyor." Karnına dokundum. Henüz belli bile olmayan karnına.. "Bebeğimiz de iyi. Yakında cinsiyetini öğrenebileceğiz. Öğrenmek için uyanmanı bekliyoruz güzelim. Nikah işlerimlerini de başlattım. Evleneceğiz.. Gideceğiz bu lanet şehirden. Bahçeli küçük bnir evimiz olacak. Bahçesinde 3 salıncak.. Biri senin içinde asla çocukluğuna doyamamış küçük kız için, bebeğimiz için ve oğlumuz için. Papatyaları seversin sen. Papatyalarla süsleyeceğim bahçemizi." Avuçlarımın arasında ki eline dayadım alnımı. "Uyanmalısın.. Seninle kurduğum çok fazla hayal var.."

Boğuk ve kısık bir ses yankılandı hastahane odasında. Dünyam aydınlandı o an. 2 haftadır güneş görmeyen yüzüme güneş doğdu. 'Merhaba' dedi bahar, 2 haftalık kışa inat. 'Ben geldim' dedi..

"Kızımız.. Bir kızımız olacak Ateş.."


Siyahın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin