Hayatımın değişimi akıl almaz şekilde devam ediyordu. Olaylar büyüdükçe Ateş'le aramız açılmış, kavgalarımız başlamıştı. Başlamadan bitecek bir ilişkiye adım atmıştık. Artık anıların yaşandığından emindim. Ateş'in sakladığı sırlar yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Bu adam hayatımla ilgili bir şeyler biliyordu ve benden saklıyordu.
Bana ne olduğu, nasıl anıları unuttuğumu bilmiyordum. Tek bildiğim, artık kendimi güvende hissetmediğimdi. Bulduğum köpeğin sahibi ortaya çıkmıştı ve yalnızlığımı paylaştığım tek dostumda gitmişti. Bende yalnızlığıma geri dönmüştüm. Bir şeyler hatırladığımdan haberi olmayan Ateş, ona olan soğuk tavırlarımdan şüpheleniyordu. Artık ona bakarken gülümseyemiyordum. Cevaplar umurumda değildi. Tek istediğim Ateş'ten uzağa gitmekti ama yapamıyordum. Hala bir tarafım onu uyurken izlemek istiyordu.
Kafama atılan yastıkla yattığım yerden doğruldum. Ateş'in gülümseyen yüzüne sinirli bir şekilde baktım. Ateş'in mimikleri değişti. Gülümseyen yüzü meraklı bir hal aldı. Yanıma oturdu ve yere eğdiğim kafamı nazikçe çenemden tutup kendine çevirdi.
"Neyin var güzelim. Anlat bana" çenemde ki elinden kurtulup onu ittim. Bu bardağı taşıran son damlaydı.
"Ne saklıyorsun benden Ateş. İntikam mı istediğin? Yada neyin intikamını alıyorsun?" sesim istemsiz yükselmişti.
"Birşeyler hatırlıyorsun değil mi" kabullenemez şekilde kafamı iki yana salladım
"Bana ne oldu. Herşeyi bilmek istiyorum" derin bir nefes aldı
"Zamanı gelince herşeyi öğreniceksin" sıktığım yumruğumu Ateş'in kaslı göğsüne indirdim
"Neyin zamanından bahsediyorsun sen? Artık senin yanında güvende hissetmiyorum. Kollarında huzurla uyuyamıyorum."
"Sen benim yanımda güvendesin Kumsal. Tüm parçalar birleştiğinde bunu anlayacaksın" artık ayaklarım beni taşıyamıyordu. Odada hıçkırırıklarım yankılanırken, dizlerimin üstüne düştüm
"Yardım et.. Yardım et nolur. Kafam çok karışık herşeyi bilmeye ihtiyacım var"
"Söz veriyorum herşey yoluna girecek" beni kollarının arasın alıp, sımsıkı sarıldı. Bırakmak istemediğini kollarının arasında hissetmemek mümkün değildi. Kollarının arasından ayrılıp, kanepeye sırtımı dayadım ve bacaklarını kendime çektim. Gözyaşlarım akmakta ısrarcıydı. Beni tekrar kollarının arasına almak için hareketlendiğinde onu tekrar ittim.
"Herşeyi anlatana kadar bana yaklaşma. Konuşma, dokunma. Ne seni hissetmek ne de sesini duymak istiyorum. Artık varlığına bile tahammül edemiyorum" gözlerinden geçen acı hissedilir düzeydeydi. Ellerimden destek alarak ayağa kalktım. Kaldığım odanın kapısına geldiğim de arkamdan gelen sesle durdum
"Gidemezsin anladın mı. Anlamıyor musun? Benden başka gidecek yerin yok. Benim seni sevdiğim gibi seni seven biri de yok"
***
Söylediği sözlerin ardından kararımı vermiştim. Bu gece gidecektim. Canımı yakan bildiğim gerçekleri yüzüme düşünmeden vurmasıydı. Sessizce odamdan dışarı adımlarımı attım. Ateş kanepe de uyuyordu. Sehpahanın üzerinde ki telefonu sessiz bir şekilde alıp odama geçtim. Numarasını ezbere bildiğim dostumu arayacaktım. Her daim yanımda olan, elini tutan o ydu hep. Numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm. Telefonun çalmasına için vermeden kapattım. Savaş'i, tek dostumu böyle bir tehlikeye atamazdım. Ateş, onun bana yardım ettiğini öğrenirse ona zarar verirdi. Telefonu bırakmak için odadan ayrıldım. Ateş'in uyurken bile değişmeyen yüz hatlarını gördüğümde duraksadım. Sulu göz olmuştum iyice. Yıllarca tuttuğum gözyaşlarımı artık tutamıyordum. Telefonu sehpahanın üzerine bırakıp, yavaşça yanına oturdum. Ellerim yavaşça Ateş'in dağınık kumral saçlarına gitti. Yumuşak tutamlar parmaklarımın arasından kayıp giderken dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti. Ateş uyanmasın diye ellerimi dudaklarına götürüp bastırdım. Bu adamdan gitmeyi isterken neden canım yanıyordu. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Odama gidip kaçırıldığım gün yanımda olan çantamın içinden bir miktar para alıp deri ceketimi üzerime geçirdim. Veda vakti gelmişti, artık Ateş'le yollarımız ayrılıyordu. Ateş'e sessizce yaklaştım alnına kısa bir öpücük kondurup, ona özel olan kokusunu içime çektim. Bir daha ona sarılamayacak, bu kokuya hasret kalıcaktım."Gidiyorum Ateş. Bu gerçek bir veda. Ne yalan nede blöf. Gerçekten gidiyorum" hafifçe eğilip kokusunu içime çektim. Kapıyı açtığımda dışarı adımımı atamadan kafama dayanan silah ve tetiğin sesi duyuldu
"Sana defalarca gidemeyeceğini söyledim" kafamda ki silaha aldırmadan arkamı döndüm. Alev saçan açık kahverengi gözlere uzun uzun baktım. Artık ruhumda ölüm korkusunun zerresini taşımıyordum.
"Artık yanında kalmak istemiyorum Ateş" tam alnımda duran namlu da değişiklik olmadı fakat Ateş elinde ki silahı daha çok kavradı.
"Anlaşmamızda gitmek yoktu"
"Anlaşmamızda hayatımla ilgili bilmediğim sırlarda yoktu" namluyu alnımdan ayırıp, silahı beline yerleştirdi.
"Gitmene izin vermeyeceğim"
"Beni zorlamana izin vermeyeceğim" arkamı dönüp kapıdan adımımı atmamla büyük bir gürültüyle içeriye geri çekilmem bir oldu
"Seni kaçırdım. Ben git diyene kadar yanımda kalmak zorundasın" koluma kenetlediği parmaklarını daha da sıkılaştırıp beni sürüklemeye başladı. Odaya benimle birlikte girip kapıyı kilitledi
"Bırak beni, gitmek istiyorum!!"
"Gerekirse ölürüm, gerekirse tanıdığın her insanı, sabahları selam verdiğin her masum insanı öldürürüm ama gidemezsin"
"Bana duymak istediklerini anlat o zaman. Gerçekleri göz önüne ser ki yanında kalmam için nedenim olsun" kahkaha attı
"Baştan beri yabancı değil miydim zaten Kumsal?" sinirle odanın içinde volta atmaya başladım
"En azından sadece yabancıydın. Şimdi ne olduğunu bile bilmiyorum" kollarından tutup, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni büyük bir tutkuyla öpen dudaklara karışıyordu gözyaşlarım. Dudaklarını benden ayırdı
"Ben senim Kumsal. Ne yabancı ne de adını koyamadığın bir şey. Tamamen senim."
"Gitmek istiyorum. Uzaklaşmak istiyorum. Buna ihtiyacım var" beni kendinden uzaklaştırıp, cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Gözlerini yerden ayırmadan derin bir nefes aldı
"Gitmene izin veriyorum. Arkana bakmadan git. Ardında bıraktığın harabeyi bir an olsun düşünme. Doğru ya! Senin kalbin kalmıyor, aklın nasıl kalsın" sözlerine aldırmadan omzuna çarparak geçtim yanından. Canım çok yanıyordu. Bir yanım dönüp sarılmak istiyordu yine ama bu sefer olmazdı. Evden çıkmak için kapıyı açtığımda Ateş'in sesiyle durdum
"Git.. Eğer gerçekleri istemiyorsan, bu geceyi gerçeklerle doldurmak istemiyorsan git"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Kokusu
Teen FictionYolum uzun, sırtımda ki yüküm ağırdı. Ben siyahı tekrar mavileştirmeye çalışan aptaldım. Üstü siyahla kapanmış bir mavi geri dönmezdi. Bu siyahın doğasına aykırıydı. Değdiği heryeri çekiyordu karanlığa. Ateş bana dokunduğundan beri çıkmıyordu üzerim...