Acı çektiğin sürece varsın bu dünyada. Son nefesine kadar acı çekmeye mahkumsun aslında. Ne sevdiğin kadar seviliyorsun, nede kırdığın kadar kırılıyorsun. Haketmediğin bedeller öderken, hakettiklerinin peşinden gidemiyorsun.
Mutlu bir çocuktum ben. Pembelerle ve oyuncaklarla süslenmiş bir odam, ailem, hayallerim vardı. Sonra herşey sarpasardı. Hayat benden en sevdiğimi aldı ve buna ben neden oldum. Yapayalnız kaldım. Benim hayatım sonu olmayan bir uçurum. Etrafımda ki herkesi kendimle beraber çekmeye hazırım bu uçuruma. Ne korku, ne vicdan.. Hepsini kaybetmiştim. Duygusuzca yaşamayı öğrenmiştim. Artık hiçbir acı beni etkilemiyordu. Bir süredir kafamda canlanan yaşandığından bile emin olmadığım anılar, babamı görünce daha da detaylı gelmişti gözümün önüne. Bana ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Belki de deliriyordum hepsi buydu ama bu durum içimde bitmek bilmeyen korkuyu arttırıyordu.
Anılarımda sürekli Abim ve Ateş'le yemekte olduğumuzu görüyordum. Hepimiz gülümsüyorduk. Bu anı yaşanmış olamazdı. Abim ölmüştü ve ben Ateş'le yeni tanışmıştım. Ateş'in sesi ve yanağımda ki eller beni düşüncelerden ayırdı.
"Kumsal! Kendine gel. Gitmeliyiz" her baktığımda huzur bulduğum gözlerde boğuldum bu sefer. Her halinden endişe akıyordu.
"Kaçmıyacağız Ateş! Bu adamın bildiği bir şeyler var." Ateş sinirle soludu
"Evet senin hala yaşadığını biliyor" kemikli parmaklarını kumral saçlarının arasından geçirdiğinde sakinleşmiş gibiydi. Derin bir nefes aldı "Onun bildiklerinden daha çok şey biliyorum güzelim. Hadi gidelim" ona karşı koymak imkansızdı. Kafamı olumlu anlamda salladım. Uzattığı eline bu sefer tereddütlübir şekilde elimi bıraktım. Elinin arasında ki elimi kavrayıp hızlı adımlarla yürüyorduk
"Kumsal!!" duyduğum ses Ateş'e ait değildi. Babamdı bu. Arkamı döndüğümde, o tanıdık simayla karşılaştım. O an benim ölmemi istemesi umurumda değildi. Kollarına koşup boynuna sıkıca sarılmak istedim. Çocukluğumu barındıran o kokuyu ciğerlerime doldurmak istedim ama o adam artık benim babam değildi. O adam geceleri üzerimi örtüp sessizce odamdan çıkan, kaç yaşıma gelirsem geleyim beni aynı şefkatle sevecek adam değildi. Değişmişti.. Duygularını satmış gibiydi. Kabus gibiydi ama gerçek olduğunun kanıtı, Ateş'in elimi sıkan eliydi. Ateş, ani bir hareketle beni arkasına çekti. Karşımda ki adamın yani babamın kahkahası yankılandı " Küçük kızım bir katile mi sığınıyor? Ne kadar da güçsüzsün Kumsal. Nasılda yenilmişsin bu adama" Ateş babama doğru bir adım attığında onu durdurdum
"Gidelim" fısıltı gibi çıkan sesimi duyduğundan şüpheliydim ancak gözlerimin tam içine bakan gözler duyduğunun kanıtıydı. Arabaya doğru yürürken, babamın tiz sesi duyuldu
" Bu sadece bir uyarıydı Arslan"
***
Bodrum... Cennet denilicek kadar güzel bir şehir. Heryerin yemyeşil olması gülümsetiyor insanı. Yol boyunca Ateşle tek kelime etmemiştik. Sessizlik aramızda koca bir duvar oluşturmuştu. Arkadaşları ise Ateş'in emriyle gelmemişlerdi. Şuan bizim için ayarlanan evdeyiz. Küçük, samimi ev hoşuma gitmişti. Ateş yakacak birşeyler bulmak için dışarıdaydı. Gözüm masanın üzerinde ki sigaraya takıldı. Ne kadar geçmişti sigara dudaklarımda ki yerini boş bırakalı? Paketten bir tane alıp dışarı çıktım. Çakmakla buluşan sigara şimdi anlanmıştı. Sigaradan derin bir nefes alıp, ciğerlerimj yakmasına izin verdim. Soğuk rüzgar yüzümü yalıyordu. Ayaklarında hissettiğim hareketlilikle gözlerimi ayaklarının dibindeki minik varlığa çevirdim. Yavru köpek, soğuktan ısınıcak bir yer arıyordu ve büyük ihtimalle açtı. Dudakların arasında ki sigarayı atıp eğildim ve yumuşak tüğlerini okşamaya başladım. Soğuktan titreyen miniği kollarının arasına alıp ısıtmaya çalıştım. Bir sahibi var mı diye gözlerimle etrafı taradım fakat görünürde kimse yoktu. Büyük ihtimalle sokak köpeğiydi. Isınmak için bana sarılması gülümsememe neden oldu.
"İstersen bizimle kalabilir" Ateş'in sesiyle gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim. Ellerinde ki odunları yere bırakıp yanıma geldi köpeğin tüğlerinde ellerini gezdirdi. Gözlerini köpekten ayırmadan fısıldadım
"Üşümüş. Bizimle kalmalı"
"Hadi içeri geçin. Bende sobayı yakıp, ufaklığa yiyecek bir şeyler almaya gidiyim" kafamı sallayıp kollarımda ki minikle sobanın yanına kuruldum. Ateş'in sobayı yakmasının ardından, minik köpeğin sıcağın etkisiyle uyuması bir oldu. Bir süre sonra kapıdan elleri dolu giren Ateş halimize gülümsedi.
"Çok sevimlisiniz" gözlerini açan minik köpek, kollarımın arasından sıyrılıp, Ateş'in önünde durdu
"Sanırım seni sevdi Ateş" gülümsedi
"Bence mamanın kokusunu aldı" poşetlerden çıkardığı kaplara, köpek maması ve su doldurup önüne koyduğunda minik köpek çoktan yemeye koyulmuştu. Ateş , yanıma oturup beni kollarının arasına aldı
"Korkma, sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim"
"Bana değil Ateş, bize bir şey olmasına izin verme" alnıma bir öpücük kondurdu.
"Sonuna kadar yanındayım Kumsal. Gerçekleri öğrendiğinde de gitmeme izin vermeyeceğim"
Arkadaşlar geç gelen bölüm için çok özür dilerim. Şuan kafa dinlemek için Bodrumdayım. Kaldiğim yerde internet yok ve ben telefondan yaziyorum. Yazim hatalari olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Kokusu
Teen FictionYolum uzun, sırtımda ki yüküm ağırdı. Ben siyahı tekrar mavileştirmeye çalışan aptaldım. Üstü siyahla kapanmış bir mavi geri dönmezdi. Bu siyahın doğasına aykırıydı. Değdiği heryeri çekiyordu karanlığa. Ateş bana dokunduğundan beri çıkmıyordu üzerim...