Kızımız..

47 2 0
                                    

Gözleri gözlerimde. Büyük bir heyecan var kalbimde. Sarılmak istiyorum sımsıkı. Engel oluyor bir şeyler. Gururum önüme bir duvar örüyor. İlk defa bu kadar çaresiz hissediyorum kendimi.

Gülerek ayağa kalktı. Elleri ellerimden ayrıldığı anda üşüdü ellerim. Bir buz kütlesinin içinde ufacık kaldım sanki. 

"Onu seviyorsun işte. Sen onu seviyorsun. Karnında ki bebeğin babası o olsun istiyorsun. Herşey gerçek olsaydı mutlu olacaktın onunla değil mi? Ama gerçekler bu Kumsal! Bebeğinin babası benim. Seni seven tek erkek benim. Baban bile sevmezken ben sevdim seni!" Kelimelerin ağırlığı omuzlarıma çökerken, içimdeki buzlar eriyip gözlerime ulaştı. O kapıdan çıkıp giderken, ben insanların bakışlarını umursamadan ağladım. Ege teselli edercesine omzumu sıvazlayıp, Ateş'in arkasından gitti. Burcu'ya sarıldım. Ağladım.. İçim sökülürcesine ağladım..

Canım kızım.. Dilerim ki acı uğramasın sana. Dilerim ki.. Sen aşkını en güzel şekilde yaşa..

****

"Abla iyisin değil mi?" Mehmet'in gözlerine uzun uzun bakıp hafif bir gülümsemeyle kafamı salladım. 

"Hadi gidin siz. Bende çıkarım birazdan." Mehmet gülümsediğinde, Nilüfer mutfaktan çıkıp bana doğru ilerledi.

"Abla eğer yalnız kalmak istemezsen ara olur mu?" Askıda ki ceketlerini alıp, onlara uzattım.

"Merak etmeyin beni. Hava soğuk giyin şunları üstünüze." Ceketlerini giyip bana el sallayarak çıktılar kapıdan. Arkalarından buruk bir gülümsemeyle baktım. Karnımda yine hareketlilik hissettiğimde okşadım hafifçe. "Baş başa kaldık meleğim. Bizde evimize gidip dinlenelim değil mi?" Askıdan kendi ceketimi de alıp, seri hareketlerle üzerime geçirdim. Kafenin kapısını kapatıp, kilitlerken ıssız sokakta bazı ayak sesleri canlandı. Kafamda anıların biriktiği bir çukur yıkıldı ve anılar gözlerime aktı.

Ateş'in ilk gün ki siyah silüeti..

Bana bakan gözlerini gecenin boyayışı..

Ayak sesleri yaklaştığında, kapının kilidinden kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Ateş olmasını o kadar içten diliyordum ki.. Yine bir siyah silüet fakat o olmadığı o kadar belli ki.. Çünkü ben onu kilometrelerce uzaktan tanırım. Aşık olduğum adam olduğu için değil, çocukluğum olduğu için..

Karanlıktan yüzünü seçemiyordum ama kim olduğunu biliyordum. Anahtarı cebime atıp, ona doğru yürümeye başladım. Yaklaştıkça yeşil gözlerini daha net görüyor ve bir an olsun çekmiyordum gözlerini gözlerimden. 

"Neden buradasın?" 

"Hamilelik sana çok yakışmış." 

"Sana bir soru sordum." 

"Başladığımız gibi kalmak isterdim."

"Kes şunu!"

"Ben senin tenine bir imza attım. Sen benim kalbime.. Bu çok yanlış.." 

"Artık oyun oynamana gerek yok. Deniz seni azad etti. Artık özgürsün. Git Karan.. Nerede mutluysan oraya git. Kötü biri olmadığını biliyorum."

"Seni seviyorum." Sinirle bir iki adım geriledim.

"Yalan söyleme artık." Benim gerilememin aksine bana doğru adımladı.

"Yalan değil. O anlaşmayı bu yüzden kabul ettim. Hayatımın aşkı beni kahramanı olarak görecekti. Ama o adam.. Ateş, herşeyi mahfetti. Seni aldı benden. Kızımı aldı." Sarhoştu. Karnıma olan bakışları ve kanındaki alkol miktarı beni ürkütürken, kollarımı karnıma sardım. "Size zarar vermem ben.." dedi masum bir ses tonuyla. 

Siyahın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin