Yara Bandı.

37 2 0
                                    

"Kumsal'ın gittikçe iyileştiği şu zaman diliminde benim için herşeyin yolunda olması gerekiyordu ama öyle değil. Sırlar yakama yapıştı. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemez oldum. Kardeşimin mutluluğuna sebep olan adama dair en büyük sırrı taşıyorum. Uyuyamıyorum. Vicdanım rahat değil. Ne kadar söylemek isterdim ona gerçekleri. 

Senin soyadın bu değil! Sen düşündüğün gibi babanın oğlu değilsin!

Ateş Arslan değil, Ateş Soylu olman gerekiyordu diyemiyorum. Melih Soylu'nun oğlu olduğunu söyleyemiyordum."

"Güzelim?" Elimde ki günlüğü yastığın altına hızla koyup, gülümsedim. Karan kaşlarını çattı. "Betin benzin atmış. İyi misin?" Kafamı salladım. Yanıma gelip, yatağın köşesine oturdu. Elinde ki kutuyu uzattı.

Gülümsemesinin aksine ben gülümseyemiyordum. Ah abiciğim.. Ne büyük sırları götürmüştü kendiyle birlikte toprağa. Nasıl olurdu? Bu kadar tesadüf çok fazlaydı.. Karan'ın canı yanacaktı ama bilmek zorundaydı, saklayamazdım.

"Karan.." 

"Hadi kutuyu aç.." Kutuyu aldım yavaşça elinden.

"Karan beni dinle." 

"Hadi aç şu kutuyu." Sanki ben konuşmuyormuşum gibi davranıyordu. Korkmaya başlamıştım. Elimi yavaşça yanağına koydum. Gözlerini kapattı. Acı çeker gibi bir hali vardı. 

"Okudun mu?" diye sordum güçsüzce. Kafasını onaylarcasına salladı. Canı yanıyordu ve ben hiçbirşey yapamıyordum. 

"Babamın mutlaka bir açıklaması vardır." Karan, babasını örnek alan bir çocuktu hep. Annesine aşıktı. Babasıyla annesinin aşkına aşıktı. Şimdi yılların üstünü örtemediği ihanet onu yaralıyordu. "Bu akşam bir yemek ayarlayacağım. Mutlaka bir açıklaması vardır." Bir anda yataktan kalkıp odadan çıktı. Havada kalan elime baktım bir süre. Benim için abisinin yakasına yapışışı geldi gözümün önüne. 

İki kardeş.. Bir kadın.. Büyük bir acı..

****

Masada ki sessizlik can sıkıcıydı. Restoranda ki kısık sesle çalan klasik müzik dışında hiçbir ses yoktu. 

"Nasıl yaparsın bunu?" dedi acı çeken bir sesle Karan. Yanımda oturan Filiz Hanım'a baktım. Gerçekleri bilmesine rağmen, yıllar sonra gerçeklerin yüzüne vurulması ona da acı vermişti. Gözleri dolu dolu masayı izleyen kadında kendimi görür gibi oldum bir an. Kucağında ki elini tuttuğumda bakışlarını bana çevirdi. Acı dolu bir gülümsemeyle baktım yüzüne. "Anneme, bana, Ateş'e nasıl yaparsın baba bunu?" Nefret ettiği adamın hayatının mahvoluşunun hesabını soracak kadar güzle kalpli olması yaktı canımı o an. Ateş'in canının yanması bile yaktı canımı o an. Ateş'in kaderi bebeğime yazılıyordu asıl. 

"Oğlum.." dedi aynı acıyla Melih bey. "Mecburdum." 

"Gidin baba!" Melih Bey, sanki bunu bekliyormuşcasına kalktı ayağa ve ilerledi kapıya doğru. Filiz Hanım elimi sıktı yardım istercesine ve elimi bırakarak peşinden gitti aşık olduğu adamın. Elimi sıkışı, Oğlum sana emanet demekti..

Karan'ın ağlamak üzere olan yüzüne baktım. Ne yapacağımı bilemedim o an. Kalkıp sarılmak istedim. Onun benim yaralarımı sarması gibi sarmak istedim açık yaralarını. Öpmek istedim tam yarasından. 

Sessizlik.. Uzun bir sessizlik...

"Kumsal.." Gözlerini gözlerime çevirdi. 

"Sevgilim.." 

"Ben yalnız kalmak istiyorum." Anlayışla gülümsedim.  

"Ben Burcu da kalırım bu gece. Sende kafanı dağıt. İstersen bu hafta gelmem." 

Siyahın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin