Üzerimde ki siyah elbise bana o günü hatırlatıyordu. Ateş'in tekrar karşıma çıktığı ve benim bir katilin elinde olduğumu sandığım gün ki elbiseydi bu. Ateş'in isteğiyle giymiştim ve şu an onun ayarladığı takside gideceğimiz yeri bekliyordum. Şöför siyah bir göz bandı uzattı
''Ateş Bey gözlerinizi bağlamanızı söyledi'' Ateş'in adını duyduğum an sorgulamadan göz bandını taktım. Gördüğüm tek şey karanlıktı artık. Gözlerimi kapatıp, zamanı beklemeye başladım. Ellerimin Ateş'in elleriyle buluşacağı zamanı. O büyülü anda kim bilir neler olacaktı. Sonunu bilmediğim bu yola girmemin tek nedeni Ateş'in attığı tek bir mesajdı. Gözlerim bağlı ve savunmasız bir şekilde bir taksiye binecek kadar güveniyordum ona. Çünkü bu yolun sonu Ateş'ti. Onun kollarında alev alıyor ve yine onun kollarında sönüyordum. Kollarına sığınabilmek için küllerimden tekrar doğuyordum. Aptal değildim, aşıktım.
Taksinin durduğunu hissettim. Bir süre sonra kapım açıldı ve tanıdık koku burnuma geldi. Dudaklarıma değen dudaklarla gülümsedim. Ellerimi kavrayan eller beni arabadan çıkarttı. Gözlerimi açıp gözlerine bakmak istiyordum. Elim gözlerimi açmak için elinden ayrıldığında elimi tuttu
''Sakın gözlerini açma ufaklık'' Hadi ama! 2 gündür doğru düzgün göremiyordum yüzünü. El mahkum başımla onayladım. Belimde ve bacaklarımın altında hissettiğim kolların hemen ardından ayaklarım yerden kesildi. Kollarım Ateş'in boynunda ki yerini aldı. Beni sarsmamaya özen göstererek yürümeye başladı. Ben ise omzuna başımı yaslayıp, huzur veren kokusuna odakladım kendimi. Kelimelerle anlatamıyordum kokusunu. Gökkuşağını ilk defa görmek gibiydi kokusunu hissetmek.
Ayaklarım tekrar yerle buluştu. Arkamdan belime sarılan kolların sahibi boynuma bastırdı dudaklarını. Bu yüzümde bir gülümsemeye neden oldu. Hemen ardından gözlerim açıldığında, etrafa göz gezdirdim. Burası.. Ateş'in beni kaçırdığı gece çıktığım barın sokağıydı. Grafiti dolu duvardan tanımıştım. Herşey aynıydı, tek bir şey dışında. Yerler beyaz gül yapraklarıyla kaplıydı. Tüm sokak boyunca yerlerde gül yaprakları vardı. Karanlığa rağmen, loş sokak lambaları sayesinde görmek zor değildi. Omzuma çenesi yaslamış olan adama çevirdim gözlerimi. Şaşkınlığım yüzümden okunuyordu. Ateş yamuk bir gülümsemeyle tek kaşını kaldırdı. Doğru ya bugün sevgililer günüydü fakat Ateş'ten değil böyle bir sürpriz, hediye dahi beklemiyordum.
Sokakta birbirine karışan yüksek sesli müzikler yerine, beni kaçırdığı gece karanlık bir odada mırıldandığım şarkı çalmaya başladı. Şarkıyı sadece bir kaç defa tesadüfen duymama rağmen o gün dilime dolanması tuhaftı. Daha tuhaf olan ise, Ateş'in bunu unutmamasıydı. Ateş kollarını belimden çekip grafiti dolu duvara yaklaştı. Bana döndü
''Tam burada, bu şekilde soluklanmıştın o gece. Seni izleyen karanlık gözlerden habersizdin'' aramızda ki mesafe fazlaydı bu yüzden yüksek sesle konuşuyorduk
''O gözlere aşık olduğumdan habersizdim'' bana yaklaştı ve elimden tutup yürümeye başladı. Peşinden gidiyordum.
''Bu yolda yürümüştün. Alkolün etkisiyle sarsak adımlar atıyordun. Yüzümde gülümsemeye neden olmuştu. Hissetmiş ve çekingen bakışlarınla etrafına bakmıştın. Beni görmeyip devam etmiştin yoluna'' Sokağın sonunda geldiğimizde durdu ve bana yürümemi işaret etti. Onu dinleyip yürümeye başladım. Gül yaprakları ayaklarım altında eziliyordu. Bir süre sonra Ateş'in ayak seslerini duyduğumda o gece yaptığım gibi adımlarımı hızlandırdım. O geceyi tekrar yaşıyorduk. O gece ki gibi kalp atışlarım hızlıydı. Fakat korkudan değil heyecandan. Arkamı dönüp baktığımda, aşık olduğum adam siyahlar içindeydi. Çıkmaz sokak olduğunu bildiğim sokağa girdim. Sokağın sonunda ki duvarı gördüğüm de gülümsedim. Kenarda ki boşluk ise küçük bir kahkaha atmama neden oldu. Dönüp Ateş'e baktığım da o da gülümsüyordu. Bana doğru adımlar attığın da geri adım atmak yerine ona doğru yürüdüm ve deri ceketinin yakalarından tutup onu kendime çektim. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda gülümsediğini hissediyordum. Çok geçmeden üst dudağım Ateş' in dudaklarının arasındaydı. Ayrıldığımızda bir süre gözlerine baktım. Birkaç adım geri gitti ve duvarın orada ki boşluğu gösterdi.
''Ben seni bu sokakta yakalamayı düşünmüştüm fakat bunu hesaba katmamıştım'' Yüzümü avuçlarının arasına aldı ''Önce ki sokaktan dönmen gerekiyordu o gece güzelim. Korkunun nasıl kafanı karıştırdığını farkında mısın?'' gülümseyerek kafamı iki yana salladım ve boşluğa girdim. Birkaç küfür mırıldanmak yerine kahkahası duyuldu boş sokakta. Dudaklarımdan çıkan kıkırtının ardından duvarın arasından çıkıp etrafıma bakındım. Arkamdan sarılan kollarla irkildim. ''Yakalandın güzelim''
''Henüz değil gizemli adam. Koşmam gerekiyor'' kollarından sıyrılıp koşmaya başladım. Yere baktığımda devam eden gül yapraklarıyla gülümsedim. O duvarın arasından geçeceğimi biliyordu. Ateş'in ayak seslerini duymamamla gülümsemem soldu. Durup etrafıma bakmaya başladım. Geride bırkatığım karanlık ürkmemi sağlamış ve geri geri gitmeme neden olmuştu. Sırtım sert bir gövdeyle buluştuğunda kendime hayali bir tokat attım. Nasıl düşünememiştim.Yüzümü ona döndüğüm de fısıldadı
''Korkma ufaklık'' o gece ki karanlık gözlerinde yoktu. Mutluluktan parlıyordu gözleri. Gülümseyerek alt dudağımı dişlerimin arasına aldım
''Sen yanımdasın. Hiçbir şeyden korkmuyorum'' kollarımdan tutup beni duvara yasladı ve hemen ardından elleriyle yüzümü sabitleyip, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ellerim göğsündeydi ve tişörtünü sıkıyordum. Kalbim ilk gün ki heyecanla çarpmaktaydı. Benden ayrıldığında ellerim saçlarına gitti ve o gün korkuyla sorduğum soruyu tekrarladım
''Kimsin sen'' gülümsedi
''Tüm hayatın, belki de ömrünü geçireceğin adam'' kalbimin hemen altında bir baskı hissettim. Yüzümde ki gülümseme silindi. O gece kalbimin hemen altına bir silah dayamıştı. Baskının sebebine çevirdiğim de gözlerimi, şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Siyah küçük bir kutuydu baskının nedeni. Siyah küçük bir yüzük kutusu ve içinde bir tek taş. Pardon tek taş ne için kullanılıyordu? Hemen ardından sokakta ki loş ışıklar yerini parlayan ışıklara bıraktı. Sokakta yankılanan Pera'nın sesiyle etrafıma baktım. Gözlerimi tekrar Ateş'e çevirdiğimde önümde diz çökmüştü.
''Ya benimle evlenirsin yada seni tekrar kaçırır kimseye göstermem ufaklık'' gözyaşlarım bu sefer mutluluktan akıyordu. Sahte bir kızgınlıkla baktım aşık olduğum gözlere
''Sormak yerine tehtit etmen büyük ironi Arslan'' tek kaşını kaldırıp gülümsedi
''Biz buna metafor diyoruz güzelim'' duvarın hemen arkasından biri kafasını çıkarıp bağırdı
''Diyorum ki atışmayı bırakıp cevaba geçseniz!'' fotoğraflardan tanıdığım kadarıyla Ateş'in arkadaşı Ege'ydi bu. Ateş kaşlarını çatıp Ege'ye baktığında şirin bir gülümseme gönderip yokoldu. Cevap bekleyen bakışlarını tekrar bana çevirdiğinde hafifçe eğilip fısıldadım
''Sanırım zor kullanmana gerek kalmıcak. Seninle evlenirim Ateş Arslan'' Ateş yüzünde ihtişamlı gülümsemesiyle ayağa kalkıp yüzüğü parmağıma taktı ve alnıma küçük bir öpücük bıraktı
''İsterse Dünya başımıza yıkılsın. Sen yanımda olduktan sonra umurumda değil. Seni seviyorum'' kollarımı boynuna doladım. Bu mutlu anın bitmemesini diledim.
''Sen benim sonsuzluğumsun Arslan. Sevgililer günümüz kutlu olsun''
✓✓✓✓✓
Sevgilisi olan olmayan herkesin Sevgililer Günü kutlu olsuuun :D Unutmayın ki sevgi çok değerli bir hazinedir. Sizi sevenin değerini bilin ve zamanınız varken sıkı sıkı sarılın ona :)) Sizi Seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Kokusu
Teen FictionYolum uzun, sırtımda ki yüküm ağırdı. Ben siyahı tekrar mavileştirmeye çalışan aptaldım. Üstü siyahla kapanmış bir mavi geri dönmezdi. Bu siyahın doğasına aykırıydı. Değdiği heryeri çekiyordu karanlığa. Ateş bana dokunduğundan beri çıkmıyordu üzerim...