''Teşekkür ederim Sevgilim..''

61 2 5
                                    

Aynanın karşısında saatlerdir kendimi inceliyorum. Biçimsiz burnum, ince dudaklarım, zombileri andıran ten rengim var. Saçlarım bakımlı değil, güzel değilim. Yüzüm acıların gazabına uğramış. Ne buluyorlar bende anlamıyorum. Hiçbir zaman Ateş'in beni nasıl sevdiğini anlayamadım. Çevresinde ki güzel kızlara rağmen benim yanımdaydı. Yakışıklıydı, çok yakışıklıydı. Daha önemlisi anlayışlıydı. 

Gözlerim odanın kenarında duran bavullara ilişti. Saat 7 olmak üzereydi. Karanlık çökmüştü şehire. Ateş birazdan kapının önünde olacaktı. Bavullarla beraber odadan çıktım. Dokunsalar ağlayacak olan dostlarıma baktım. Gitmemi istemiyorlardı ama burada kalamazdım. Onur kafesimin kapılarını açmıştı. Serbesttim artık. Gökyüzüne uçmak zorundaydım. Onlara benimle gelin diyemezdim. Onur Burcu'nun abisiydi. Abinin ne demek olduğunu en iyi ben bilirdim. Onu bırakmamalıydı. Ne kadar kavga etselerde,  Burcu abisine aşkla bakıyordu. Bir zamanlar benim abime baktığım gibi

''Hadi ama kızlar! Bir daha görüşmeyecekmişiz gibi davranmayın'' Ece gözünden akan yaşı silip bana sarıldı

''Evde olmayacaksın. Tartışmayacağız, içmeyeceğiz. Özlücem'' 

''Yine kalırız beraber. Gelirsiniz bize. Ben gelirim'' Ece benden ayrılıp gülümsedi

''Birşey değişmeyecek değil mi?'' Burcu sinirle Eceye döndü

''Değişebilir mi? Bizi kimse ayıramaz'' kollarını boynuma dolayıp sıkıca sarıldı ve kulağıma fısıldadı ''Mutlu ol kardeşim''

''Onur'a destek olun. O kötü karakter değil bu hikayede. Kötü olmaya mecbur bırakılmış karakter'' onaylarcasına gülümsediler ''Ben gideyim. Ateş gelir birazdan'' ikisi birden sarıldığında kahkaha attım

''Kızlar abartmayın ölüme gitmiyorum'' kapıya doğru bavullarımla yürüdüğümde peşimden geliyorlardı. Bir kaç adım gerimde duran arkadaşlarıma omuzumun üzerinden bakıp gülümsedim. Birşey söylemeden çıktım kapıdan. Eğer biraz daha kalsaydım ağlayacaktım. Bavulları asansöre bırakıp iniceğim kata bastım ve beklemeye başladım. Bugün doğum günümdü ama Onur'dan başka kimse hatırlamamıştı. Apartmandan çıkıp Ateş'i beklemeye başladım. Soğuktan titremeye başladım. Ceketimin fermuarını boğazıma kadar çekip Ateş'e mesaj atmak için telefonumu çıkardım

Gönderilen: Siyahım

-Ateş sana farklı dillerden beddualar topladım. Neredesin vicdansız dondum burada

+ Üşüdün mü?  

birde üşüdün mü diyor ya

- Yok üşümedim. Sadece dondum

+ Peki kızma hayatım. Seni düşünüyorum.

Ani bir kararla Ateş'le gitmekten vazgeçtim

-Gelme. Ben seninle eve gelmekten vazgeçtim. Burcularla kalmaya devam edicem

+Burcunun evinde benim kollarımda ki sıcaklığı bulabilecek misin?

İkna yöntemleri gerçekten farklıydı. Yüzümde bir gülümseme oluştu

- Sen nasıl bir adamsın Ateş? Tek mesajın beni ikna ediyor. Bu kadar mükemmel olma.

Yazarken bile içim titremişti. Evet, o mükemmeldi

+Daha iyisi olurum

-Ama ben senin yanında basit olurum

+Hayır olmazsın çünkü ben senin yanında basitleşirim. Kraliçenin yanında ki şaklaban gibi olurum

- İsterse bir ömür girsin aramıza, sen aynı Ateş ben aynı Kumsal. Seni seviyorum sarı kafa

+Bende seni seviyorum Kumsal. Sende ki sıcaklığı gerçek sahilde bulamıyorum. İçimi ısıtan güneş, yoktan var eden renk gibisin.

-Nefes gibisin sensiz yaşamak imkansız

Anında cevap gelmesi şaşırtmadı

+ Bulut gibisin, bir rüzgarla dağılacak kadar narinsin

Onun gözünde böyle olduğumu bilmek mükemmeldi. Huzur veriyordu

-Lütfen Ateş, bizi tekrar ayırmasınlar

+Bizi ölüm bile ayıramaz Kumsal. Denizle kum gibiyiz

Onunla konuşurken soğuğu unutmuştum. Soğuk ve karanlık hava yerine, günlük güneşlik yaz mevsimi aldı yerini. Çiçekler açtı, kuşlar uçmaya başladı içimde

- İzin vermeyelim. Her neyse gel artık. Her an vazgeçebilirim

Evet vazgeçebilirdim. Dostlarımdan ayrı kalmak zordu zaten. Bir de Ateş'in gecikmesi tuz biber olabilirdi

+ İzin isteyemezler Kumsal. Güçleri yetmez. Yoldayım bir şey istermisin

Sırıttım. Ne isteyeceğim kesinlikle belliydi. Çocuk gibi sevinebilirdim şu an

-Çikolataaa

Birden sevdiğim çikolataları sıralamaya başladı

+ Damak, halley, karam

-Damak

Ve beklenmeyen bir şey oldu. Şaşkınlığım yüz ifademden belli oluyordu. Ateş kuzum dedi. KUZUM?!

+Peki kuzum istediğin damak oldun koli koli alırım

Kendi kendime yok artık diye mırıldanarak mesaj yazmaya başladım

-Valla senin kafana saksı düşmüş

+Başıma bu dünyada ki en güzel şey geldi. Sana aşık oldum ben Kumsal

Her seferinde gülümsetmeyi başarıyordu işte. Cevap vermeden telefonu cebime attım. Üşümüştüm. Ellerimi cebimde ısıtmaya çalışırken, bir araba durdu önümde. Sürücü koltuğunda ki Ege'yi ve yanında ki Ateş'i gördüğümde gülümsedim. Ege arabadan hızla indi ve 'Yangeaa' diye bağırarak sarıldı. Kollarını belime dolayıp beni etrafında döndürmeye başladığında kahkahalarımı serbest bıraktım. Taa ki Ateş'in alev saçan gözlerini görene kadar. 

''Ege! Kumsal'ı bırakman için 10 saniyen var'' beni  anında yere bıraktığında geri doğru yalpaladım tam düşüceğim anda nazikçe kolumdan tutan el buna engel oldu. Bir eli belimde diğer eli ise kolumu kavramıştı. Burunlarımız birbirine değmek üzereydi. Kahramanımdı o benim. Ne zaman düşücek olsam tutuyordu. Yüzüne yerleşen hafif gülümseme onu öpme isteği yaratıyordu.Yüzünü avuçlarımın arasına alıp, dudaklarını dudaklarımı. İşte tam burası. Cennette burasıydı cehennemde. Yaşamda burasıydı, ölümde..

***

Sonunda evimdeydim. Ait olduğum yerde. 1 yıl önce, sevdiğim adamın kollarından kaçırılmıştım burada. Ve şimdi, tam 1 yıl sonra buradaydım. Sevdiğim adam yanımdaydı. Mutluyduk. 

Parmaklarıma kenetlenen parmakların ardından yüzüme gülümseme yerleşti. Tertemiz hissediyordum kendimi. Sanki tüm kötülüklerden arınmış gibiydim. Evin dışarıdan görünüşüne uzun uzun baktım. Değişmemişti, sanki 1 yıl değil, sadece 1 gün geçmişti bu eve gelmeyeli. 

''Değişmemiş'' Ateş kolunu omzuma atıp şakaklarımdan öptü. Daha bir kaç günlük olan sakallarını şakaklarımda hissetmek iyi gelmişti

''Geldiğinde herşey bıraktığın gibi olsun istedim. Bekledim ben Kumsal. Seni bekledim'' Ege kapıya doğru yürüyüp, bize gelmemizi işaret etti. El ele kapıya doğru ilerledik. Ege anahtarla kapıyı açıp geçmem için geri çekildi. Eve adım attığım an, kopan çığlık ve ıslık sesleri. Arka fonda çalan şarkı ve bu zaman kadar yanımda olan tüm insanlar.. Buradaydılar. Duvarda kocaman harflerle 'Mutlu Yıllar Gökyüzüm' yazısı herşeyi açıklıyordu. Burcu ve Ece buradaydı. Savaş bile.. Kaç yıl olmuştu onu görmeyeli. Gözlerim mutluluktan doldu bu sefer. Kalabalıktan gözlerimi çekip Ateş'e baktım ve sessiz bir şekilde fısıldadım

''Teşekkür ederim Sevgilim..''


Siyahın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin