Yeniden doğuş;

9.3K 410 26
                                    

Doğum nefes almakla başlar ve devam eder, Yaşamsa nefes almayı bırakınca biter..

Bugün günlerden çarşamba Aralık ayı ve Babam aylardır ortalıkta yok tabi Şule de... Günler geçiyor, saatler geçiyor ama elimden bir şey gelmiyordu. O trafik kazasından sonra sağ bacağımı kaybetmiştim aslında belimden aşağısını da kaybetmiştim fakat Babaannemin yaptığı Ayin sayesinden bir kısmını geri getirmişler, Kayıp bacağımıda geri getirmek için uğraşıyorlardı ama kopan bacağım ortalıkta yoktu. Babaannemin dediğine göre ucuz atlatmışım. O geceyi unutmak istiyordum düşüncesi bile beni rahatsız ediyordu. Bacaksız hayatıma alışmıştım daha doğrusu alışmak zorunda kalmıştım. Çağel yüzüme bile bakamıyordu o gece onu aradığım da telefonu açamadığı için kendine çok kızıyordu ve suçluyordu çünkü o sembolün ne anlama geldiğini çok iyi biliyormuş. Sana yardım edemedim edebilirdim diyip duruyordu. Bugün yanıma gelecekti en azından canım sıkılmayacaktı. O beni güldürmenin bir yolunu daima buluyordu. Babaannem de yaşayan ölü gibiydi Babamı çok merak ediyor ve endişeleniyordu ve bana karşı tavırları tamamen değişmiş fakat çok fazla belli etmemek için kendini zorluyordu. Benliklerimle ise hala iletişim kuramıyordum ya da o sembol yüzünden onlara da mı zarar verdim bilemiyordum. Güçlerimde Terk etmişti beni. Tıpkı babam gibi kaybolmuşlardı.

Herkes bir gün kaybolur...

Uzay bana ulaşmaya çalışıyordu fakat babaannem güçleri ve otoriter karakteriyle onu benden uzaklaştırmayı başarıyordu. Onu çok özlüyordum. Saçlarını, dudaklarını ve kokusunu. Kendimi motive etme şeklim şu sözlerdi '' Her şey düzelecek, bacağım da gelecek Babamda , Güçlerim de...'' Çağel sonunda yanıma gelmişti. Elleri yine her geldiği gibi garip kitaplarla doluydu. Babamı , bacağımı ve güçlerimi geri getirmek için gecesini gündüze katarcasına araştırma yapıyordu. Üzgün bir suratla '' Bugün de elim boş geldim, Bulamıyorum hiç bir şey çıldıracağım Aden! Aslında böyle durumların hep bir çözümü çıkar fakat konu sen olunca farklı oluyor tabi!'' diyince benim suratım düştü. Sitemle '' Yine kanımla ilgili! değil mi? yeter artık ben böyle bir kanım olsun istemezdim tamam mı Çağel! Damarlarımda gezen Şeytan kanını kullanmayı en azından bu kana hükmetmeyi bilseydim tekrar DOĞMAK isterdim.'' dedim. Çoşkuyla '' Sen ne dedin Aden ! İşte bu ! Aman Allahım işte cevap bu! '' Demeye başladı ve getirdiği kitapların arasından en kara renktekini çıkardı ve sayfaları karıştırmaya başladı. Ne yapıyorsun dediğimde ise cevap vermiyor hala sayfaları karıştırmaya devam ediyordu. Hayretle onu izlemeye devam ediyordum. '' İşte bu'' diyerek kitabı aldı ''Babaannenin yanına gidiyorum''. diyerek odadan çıktı. Çağelin bu davranışı yüzünden iyileşiceğime dair ümitlenmiştim inşallah bu ümidim kırılmazdı. Epey bir zaman geçmişti. Ses seda yoktu. Ayağa kalktım tekerlekli sandalyeme oturup içeri geçtim. Üst merdivenlerden aşağı salona bakıyordum ve onları dinlemeye başladım, Çağel '' Meryem Hanım Adeni bu durumdan kurtarıcak büyüyü buldum sanırım..'' dedi. Babaannem '' Ben aylardır düşünüyorum ve araştırıyorum. Benim bulamadığımı sen mi buldun ?'' dedi. O çok üzgündü Babamın olmayışı onu yavaş yavaş hasta ediyordu. Onu ilk defa bu kadar çaresiz ve bitkin görüyordum. Eskisi gibi bakımda yapmıyordu kılığına kıyafetine dikkat etmiyordu. Çağel ise '' Aden bana istemeden bir fikir verdi. Bu büyünün sıkıntılı ve zor olduğunu biliyorum ama denemeye değer.'' dedi. Hafif yüksek sesle '' Sen hangi büyüden bahsediyorsun kızım , söyle artık!'' dedi. '' Alvilada!!'' dedi. Babaannem '' İnanamıyorum! Ben bunu nasıl düşünemedim. Çok eski bir büyü bu''. dedi. '' İşe yarayacağını düşünüyorum, Tek korkum bu felaket acıya katlanabilecek mi Aden? '' dedi. O sırada bense yukarı kattan '' Ne kadar büyük bir Acıdan bahsediyorsunuz?'' dedim. Çağel elinde ki kitabı yere düşürdü ve tökezlemeye başladı. Babaannem '' Aden ne kadarını duydun bilmiyorum fakat Bu büyünün işe yarayacağının bir garantisi yok kızım, O yüzden lütfen umutlanma'' dedi. Çağel ise gözleri dolu dolu bakarak '' Acı çekeceksin! hem de katlanılmaz bir acı ! Alvilada yani Yeniden doğuş! '' dedi. Hayrete düşmüştüm '' Yeniden doğuş derken nasıl yani, Kafam karıştı Çağel!'' dedim. O sıra da birden Babaannemin yardımcısı kadın telaşla içeri girdi '' Hanımım kusura bakmayın , Sohbeti kestim ama Büyü odasında Öteki taraftan gelenler var sizi bekliyor'' dedi ve salondan çıktı. Babaannem apar topar büyü odasına gitti. Çağelde gücüyle beni üst kattan aşağı indirdi. Büyü odasına girdiğimiz de Ortadaki Büyü kazanının etrafında dört tane uzun siyah silüet vardı. Babaannem '' Siz dışarda kalın desede de onu dinlemedik. İçlerinden biri arapça konuşuyordu. Ben arapça bilmediğim için anlamıyordum. Çağel Arapça biliyordu sabit bir şekilde onları dinliyordu ve yüz ifadesi hızla değişiyordu. Babaannem ise heyecanla '' Haqana!?'' dedi. Çağelde bana dönüp '' Aden galiba babanın izini bulmuşlar!'' diyince aşırı bir heyecan gösterip olduğum yerde afalladım. Çağel panik yaparak ' Aden iyi misin Aden? '' diyordu. Onu duyuyordum sadece başım dönmüştü heyecandan. '' İyiyim merak etme, Peki ya nerde bulmuşlar durumu iyi mi?'' dedim. '' Ömer amca Londra'da olabilir.'' Babaannem ise orda çok büyük bir katalolik kilise olduğunu Hz. Süleyman'nın Cinlere ilk hükmettiği kıta orası diyordu fakat Babamla ne ilgisi olabilirdi. Çağel şunu da ekledi '' Şeyy Aden, Babanı ve Şuleyi bir tuzağa düşürmüşler ve Tutsak tutuyorlarmış'' dedi. Öfkelenmiştim yerimden ayağa kalkarak '' Kim buna cesaret edebilir! '' dedim Babaannem ise '' İnsanlar!'' dedi ve konuşmaya devam etti. '' İnsanlar, Ülkemizde hatta Dünya da bizi bilen az sayıda topluluklar var, Bizi çok sevdikleri söylenemez çünkü bizden asırlardır korkuyorlar fakat kendi içlerin de büyük bir Tarikat kurduklarını duyuyorduk. Hem de Bizim silahlarımızla bizi vurmaya çalışıyorlardı. İçlerinde Öteki taraftan da yandaşlar var.'' dedi. Şaşkınlıkla '' Peki ya o kadar melez arasında neden benim babam?'' dedim. Çağel '' Senin güçlerinden haberdar olmuşlar belli ki artık Efsaneleşiyorsun Aden kulaktan kulağa her iki tarafta da duyuluyorsun, Seni büyük bir tehdit olduğunu sanıyor olabilirler!'' dedi. Babaannem ise '' Doğru düşünüyorlar Aden gerçekten büyük bir tehdit Güçlerin inanılmaz şekilde güçlü ve özel, Korkmaları çok normal.'' diyince istemsizce ağlayarak '' Eski güçlerim! onlarda tıpkı küçükken benden kaçan arkadaşlarım gibi beni terk ettiler '' dedim. Çağel'de bana sarıldı ve oda ağlamaya başladı. Babaannem ise omuzuma dokunarak bana teselli vermeye başladı '' Ağlama kızım, Her şey düzelecek eğer sen güçlü olmazsan kimse sana yardım edemez.'' dedi. Bana ilk defa şevkatle yaklamıştı, duygulanmış ve yumuşamıştım. Cesaretimi topladım ve '' Hadi şu işi bitirelim! '' dedim. Babaannem ve Çağel benden aldıkları güç ve cesaretle işi koyuldu. Başlayacağımız yolculuk her ne kadar tehlike ve uzun olsada yapacaktık. Babaannem Öteki tarafa haber gönderdi. Desteğe ihtiyacımız olacaktı çünkü İki Melez ve Tek bacaklı kötü kan ile bu plan yürümezdi. Çağel ise Annesini ve ailesini bu yolculukta yardım etmeleri için konuşmaya gitti. Annesi saf kan cin olduğundan bu yolculukta büyük yardımları dokunabilirdi. Ben ise bütün yaşadıklarımı bir kenara bırakarak Güçlerime odaklanmaya başladım hem dua ediyor hemde Benliklerimi hissetmeye hatta çağırmaya çalışıyordum. Babaannemin yardımcısı olan kadın ise böyle bir akıl vermişti. Eğer mumlar ve sarımsak kabuklarını yakıp dumanını içime çekersem odaklanmayı ve frekans enerjiyi yaklaştırıyormuş. Akşam saatlerinde odamda dediklerini denemeye başlamıştım. Gözlerimi kapattım ve Benkliklerimi hayal etmeye başladım. Burnumdan derin nefes alıyor ağzımdan geri veriyordum. Benliklerimle ilk tanıştığım zamanı düşünüyordum. Onlarla kol kola sırt sırta yaşadığım olaylar beni gururlandırıyor gözlerimden yaşlar akıyordu. Onlara şuana kadar hiç olmadığım kadar ihtiyacım vardı. '' Lütfen, konuşun benimle , Orda mısınız? '' hiç bir etkileşim ve işaret yoktu. Pes etmeyecektim ! Tekrar , tekrar ve tekrar denedim. Saatler geçmiş o kadar çok düşüncelerimi ve beynimi zorlamıştım ki dizime düşen kan damlasıyla irkildim elimi burnuma götürdüğümde burnumun kanadığını fark ettim. Tişörtümü çıkarıp yüzümü temizledim üstümde ise siyah dantelli sütyenimle ortalıkta kalmıştım. O sıra da odamın kapısı çaldı ve kapı açıldı gelen kişi ise Uzaydı. Evet o Uzaydı! Gözlerime inanamiyordum bir anlık heyecan ve çoşkuyla ayağa kalkmaya çalıştım ve bacağımdan dolayı geri yüz üstü yere yığıldım. Uzay direk kollarımdan tuttu ve oda yere oturdu kollarının arasına aldı beni sım sıkı sarılmaya başladı. Gözleri dolmuştu. '' Seni çok özledim Aden , Aşkım'' dedi. Bana ilk kez aşkım kelimesini söylemişti. Elleriyle yüzüme dokunuyor ve koklayıp öpüyordu beni. Kokusunu çok özlemiştim suratımı göğüse dayayıp ağlıyordum. Sonrasında beni kucaklayıp yatağıma götürdü ve Uzay farkettirmeden ağlıyordu. Bacağımın olmaması onu epeyce üzmüştü. Ellerimi yanağına götürüp göz yaşlarını sildim. Oda burnuma dokundu kurumuş kanları temizledi. '' Burnuna ne oldu neden kanamış'' dedi. Olanları anlattım oda daha fazla dayanamayıp beni dudağımdan öpmeye başladı. Duygusal bir öpüşme yaşamıştık. Gözlerimiz birbirine bakıyor ve salak salak gülümsüyorduk. Uzayın suratına bakınca onu ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi fark etmiştim ve bir anda '' Sen buraya nasıl geldin? İçeri nasıl girdin? Babaannem seni görmesin! kıyamet kopar'' dedim. Uzay ise bu hallerimi çok özlemiş olmalı ki sarılıp '' Sakin ol, Babaannen beni çağırdı'' dedi. Şaşkınlıkla '' Bu imkansız , Senden hoşlanmıyor, Neden çağırsın ki'' Uzay ise üstünde ki ceketi çıkarıp masaya koydu '' Onlar uygun görmese de kabul etmese de biz mühürlendik , Biz bir parça olduk. O lanet kadın dua etsin ki senin Babaannen yoksa ona çoktan dersini vermiştim.'' dedi. '' Peki ya seni çağırmasının sebebi ne olabilir ki?'' dedim. '' Senin o kaza yaptığın gün, Başıma bir olay geldi. Öteki taraftaydım bir portal açıp Dünya'ya gelmek istemiştim. Fakat portal beni başka bir zamana gönderdi. Gittiğim zaman Binsekizyüzelli yıllarıydı, Rüzgardan ayağıma takılan takvim yaprağından anlamıştım ve İnsanlar çok garip giyiniyorlardı. Neredeyse hiç teknoji yoktu. Kala kalmıştım orda ve birden ormandan beni çağıran bir ses duymaya başladım. Oraya doğru yürümeye başladım. Tıpkı seninle öteki tarafta kuyunun yanında rastladığım gibi sahne görmeye başladım. Genç bir kız kuyuya doğru gidiyordu sessizce onu takip ettim. Kuyunun başında durup eğildi ve konuşmaya başladı. Ne dediğini duymuyordum. Biraz daha yaklaştım ve yerde duran çalı parçasına basınca çıkan sese irkildi hemen saklandım. Kız ise kuyuyla konuşmaya devam etti. Kuyudan birden bire ışık saçan bir cisim yükselti ve sanki bir tılsım bir işaret gibiydi. Kızın eline doğru süzüldü ve Kızın elinde birden alev almaya başladı. Kız çığlıklar için haykırmaya başlayınca yardım etmek istedim ve yanına koşmaya başladım o sıra da kuyunun içinden o güne kadar hiç rastlamadığım bir tür çıktı canavar gibiydi ve dişleri çok sivri ve keskindi. Hemen büyük bir kartal olup kızı kaçırmak istedim. Kollarından tuttuğum gibi gökyüzüne yükselirken kızın sağ bacağını ısırdı ve kopardı, canı çok yanıyordu ve kan kaybediyordu. Kızı yavaşça yere bırakıp canavarla savaşmaya başlayacakken O bana '' Lütfen , Bacağımı getir, eski halime dönebilirim'' dedi. Yüzü tıpkı sana benziyordu Aden, Senin kahverengi gözlü halin diyebilirim. Cesaretimi toplayıp Canavarla savaşmaya başladım, çok güçlüydü ve kopan bacağı almama izin vermiyordu. Epeyce bir savaştıktan sonra fırsatını bulup Kartal pençelerimle onun gözlerini oymayı başardım, sersemlemişti bir şey göremiyordu o sıra da tam bacağı alacakken iç güdüsel sezisiyle bana fena geçirdi ve ben ormanın içine savruldum. O kız ise tek bacağıyla ayağa kalktı ve kanayan bacağını eteğiyle sardı. Derin bir nefes aldı ve büyük bir çığlık attı ses dalgaları çıkıyordu. Kulaklarımı ellerimle kapattım. O kız birden gökyüzüne havalandı gözlerinin içinden alevler çıkmaya başladı. Gözlerinde ki alevi Canavara doğru püskürttü. Sonrasın tıpkı senin gücün gibi Kızın bedeni ikiye ayrıldı sanki klonlanmış gibiydi. İki yerden savaşıyordu canavarla ve en sonunda onu alt etmeyi başardı , Canavar geri kuyunun içine düştü en sonunda yerden bacağını aldı. Elleriyle bir tılsım yarattı ve kopan bacağını geri iyileştirdi. Bizim zamanımızda böyle büyüler onun yaptığı büyü gibi hızlı tesir etmezdi Aden. Yaptığı büyü farklıydı. Kıza doğru gittiğimde ise canavar tekrar ortaya çıktı ama bu sefer daha büyük ve güçlüydü Kızı ağzının içine alarak kuyuya geri çekti. Kuyuya doğru koşarkende birden portal tekrar açıldı ve kendimi evimde buldum. '' dedi. Uzayın anlattıkları yüzünden hayrete kapılmıştım. O genç kız ben olabilir miydim ya da benim soyumdan biri, Güçlerimiz de birbirimize çok benziyordu. ''Peki ya bu anlatıkların ne olabilirdi Uzay?'' dedim. Heyecanlı bir serzenişle '' Aden Kehanet işte! Sen büyüklerimizin asırlardır anlatıkları kız olabilirsin. Sen ''Edna Emyzeta'sın!'' Yardımı arzulayan son çocuk. '' Haklı olabilir miydi? ama bu bir kehanet Şehir efsanesi bunları Babaanneme de anlatmamız gerekiyordu. O bizden daha bilgiydi. Aşağı indik. Babaannem salondaydı. Yanına oturduk '' Sana anlatacaklarımız var Babaanne sadece bir tez faka....?'' diyecekken sözümü keserek '' Evet , biliyorum her şeyi gördüm ve dinledim'' dedi. Uzay sinirlenip ayağa kalktı '' Bu yaptığınız çok saygısızca! Özel hanemize bile pis ellerini sokabiliyorsun! '' dedi. Babaannemse istifini hiç bozmadan '' Sana ne oluyor Torunumla mühürlendin diye onun kocası falan olduğunu mu sanıyorsun? hem şunu sakın unutma Babası ortalıkta olmadığı için ebeveyni benim ve o oğlumun kanından.'' dedi. Uzay ise pişkin pişkin gülerek daha aylar öncesine kadar ondan nefret ediyordunuz kötü kan kötü kan diye ne oldu ? ne değişti?'' dedi. Babaannem hışımla ayağa kalktı! Gözleri sim siyah oldu ortam karardı ve elinde ki bastonu kül rengi de bir asa oluverdi. Ucundan ise ışık saçılıyordu. Kudreti yüzünden ayakta olan Uzay yere düşmüştü. Uzayın üstüne yürüyerek '' Bu ne hadsizlik böyle! Sen kendine ne zannediyorsun! Seni buraya bir sebep yüzünden çağırdım. O da torunumla çocukca bir mühür yaptığınız için istemeden de olsa bağ kurdunuz birbirinizle, Adenin tekrar doğması için sende gereklisin yoksa o pis bedenini böcek gibi ezerdim.! '' dedi ve herşey eski haline döndü. Babaannem beni de onu da korkutmayı başarmıştı. Uzayı yerden kaldırdım ve koltuğa oturttum. Uzay iyi tökezlemişti. Ortalık iyice sakinleşince '' Şimdi ne olacak ? Uzayın yaşadıkları ve anlattıklarıyla ne gibi bir bağlantım var'' dedim. O sıra da Babaannem '' Bizi bekliyorlar, Takip edin beni ''dedi. Onu takip etmeye başladık. Büyü odasına gittik Babaannem görünüşünü değiştirdi ve bir portal açtı biz de o portaldan içeri girdik. Öteki taraftaydı büyük bir salondu. Kocaman büyük siyah bir masa vardı ve etrafında her türden varlık bulunuyordu. Melezler, Cinler ve isimlerini bilmediğim birçok silüet. Çağel ve Annesi de ordaydı onları görünce içimdeki umudum bir nebze daha çoğalmıştı. Hepsi bana kafalarıyla selam veriyor adeta hayranlıkla bakıyorlardı. Çağel '' Hepimiz senin için burdayız Aden'' dedi. Duygulanmıştım. Babaannem masanın başına geçerek gür bir sesle '' Aden yeniden doğacak! hem de EDNA EMYZETA olarak....


Büyük bir savaş için hazırlanıyorlardı fakat Aden için daha büyük bir savaş kapıdaydı...

İnstagramdan da sorularınızı sorabilir beni takip edebilirsiniz destekleriniz için teşekkürler :)

insta: emkaoz

BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin