Fırtına öncesi sessizlik;

5.2K 279 59
                                    

Değer vermek kolaydır, Peki ya! Değer görmek?
Düşünüyorum da okulumdan, geleceğimden , Ailemden oldum, Sevgilim ve arkadaşlarımdan  oldum en önemlisi de psikolojimden oldum...
Artık yeni hayatımda sırlar, özel güçler, cinler, başka alemler var. Ailemin ise bunlardan haberleri yok. Acaba babama anlatsam nasıl tepki verirdi. Çok merak ediyordum. Örneğin babama her şeyi en kısa ayrıntısına kadar anlattıktan sonra ne söylerdi? Bence babam; "Ne kadar komik şeyler anlatıyorsun kızım. Dur bekle Şule'yi de çağırayım ona da anlat" derdi. Gülmelerini isterdim. En çok korkmalarından çekiniyordum. Ya benden de korkarlarsa o zaman ne yapabilirdim. Keşke bu yeteneklerimden babamda da olsaydı. O zaman açıklama yapmama gerek kalmazdı. İstediğim her şeyi rahat bir şekilde yapar, gizlenmeme gerek kalmazdı. Artık her şeyden sıkılmış bir vaziyetteydim. Hiç bir şeyden tat alamıyordum. Dünya bana siyah beyaz görünüyordu. İçimdeki vicdan azabım da sona ermişti.
Nasıl mı? Şimdi o sabaha gidelim;
Sabah dokuza on vardı. Benliklerim içime girdikten sonra yatağımdan kalktım. Mutfağa gittim Şule ve babam hala uyuyorlardı  dolabı açtım ve içecek olarak su ve bira vardı biranın tekini alıp açtım ve ilk yudum hariç gerisi çok iyi gelmişti. Sandalyeye oturdum ve temiz havayı içime çektim. Temiz ve ferah deniz kokusu ciğerlerime işliyordu. Rahatlamaya çalıştım. Sanki dün gece büyük bir savaştan çıkmamışım gibi sakindim. Başıma aldığım o büyük beladan nasıl kurtulacaktım. Özel güçlerim beni bu sefer de kurtarabilecek miydi?. Biraz daha balkon sefası yapıp odama gittim. Odama girdiğim gibi telefonuma mesaj gelmesi bir olmuştu. Telefonumu elime aldım ve ekran kilidi sürükledim. Bir mesaj vardı ve o mesajı atan isim "DEMİRDİ" elim istemsizce titredi uzun zamandır Gerçek olan Demir ile konuşmuyor mesajlaşmıyorduk. Çok heyecanlanmıştım mesajı okumaya tıkladım.
Mesajda şöyle yazıyordu;
"Aden, seni ilk gördüğümde farklı biri olduğunu hissetmiştim, o yüzden senden hoşlanmaya başlamıştım. Seninle güzel bir gelecek bile düşünmüştüm ama sen bana zarar veriyorsun! Tek bana değil aileme de...
Hazal bize geri döndü ve her şeyi anlattı! Annem ve Babam Hazal'ı görünce akli dengeleri bozuldu. Annem hala hastanede Onları zar zor toparlıyorum. Senden tek istediğim benden ve ailemden uzak durman.! Beni aklından çıkarman. Benim canımı bir daha yakma!
Hoşçakal..."
Mesajı okurken bile Demir'le yaşadığım anılar gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Demir'le ilk öpücük Demir'le komik anılar.. Artık bunların benim aklımda bir Anı gibi kalması gerekiyordu. Demir beni hayatının hiç bir yerinde istemiyordu ve haklıydı da ama en azından vicdan azabından kurtulmuştum. Kendimi tutamıyor ağlıyordum. Ağlamak hiç değilse içimdeki Demir aşkını azaltıyordu. Kendime bir söz verdim o an. Demir'i aklımdan çıkaracak ve yeni bir yol yeni bir çizgi çizecektim hayatıma. Kararım buydu.

Tabii şu Afarid pisliğinden de kurtulmak gerekiyordu. Aklım almıyor ben daha 21 yaşında bir genç kızım benim hayatım bu kadar daha ne plan kurabilirim hayal gücüm bile benden illallah etmiş bir durumdaydı. Ruhum sıkılıyordu. Ne yapacağımı bilememek beni çok üzüyordu.

Günler hızla geçiyordu. Bu durum çizelgesinde başımdan esrarengiz bir olay geçmedi her şey normal ilerliyordu. Dışarı çıkıyor hatta normal insanlar gibi yemek yiyor, geziyordum. Her şey böyle ilerkenbir gün kolye aldığım yere rastlamıştım. Sanki kendim oraya gitmemişim gibiydi.
İçeri girdiğimde sağda ve solda bileklikler konulmuştu. Kolyecinin dükkanı baya baya yenilenmiş ve şık bir şekilde dizayn edilmişti. Yanıma direk çalışanlardan biri geldi kumral saçlı kısa boylu bir kadındı.
"Buyrun neye bakmak istemiştiniz?" dedi.
O an aklıma hiçbir şey gelmemişti. Ağzımdan tek bir kelime çıktı "Kolye" dedim. Kadın biraz dikkatli baktı bana ve kolyelerin yerine götürdü. Kolyeler çok güzel gözüküyordu. En son ince gümüş taşları olan kolyenin ucunda yuvarlak göz olan dikkatimi çekti ve onu almak istedim. Fiyatını sordum içimden de diğer kolye gibi bir durumla karşılaşacağımı düşünüyordum. Kadın "Bu kolyenin fiyatı üç yüz kırkbeş lira" dedi. Ben ise şaşırarak  "Ne! Daha yakın zaman önce burdan çok ağır ve şatafatlı bir kolye hediye edildi bana!" dedim. Çalışan kadın şaşkınlıkla "Bir yanlışınız var bayan burda hiçbir müşteriye dediğiniz gibi bir kolye hediye edilmez. Bütün eşyalarımız özel yapım ve değerli taşlar üzerine." dedi. Kafam karışık bir halde;
"Ben yalan söylüyorum o halde değil mi?" dedim. "Yok, hanım efend..?" diyemeden
"Tamam lütfen bir şey söylemeyin iyi günler" dedim. Tam o anda dükkanın sahibi
"Ne oluyor burda!?" dedi. Tabii benim arkam dönük. Çalışan kadın konuşuyordu. Kadın her şeyi anlatıyordu. Sonra Adam;
"Bir şikayetiniz mi var bayan?" dedi.
Sesi çok kalın ve olgun duyuluyordu. Arkamı döndüm ve şoka girdim!.
Sesine göre çok daha genç en az 28 yaşlarında kara gözlü kara saçlı bir adam vardı. Adam beni görünce; "Aden Hanım?" dedi.
İyi de beni nerden tanıyordu işte bu yüzden şoktan çıkamamıştım. Biraz kekeliyerek "Bir yerden tanışıyor muyuz?" dedim.
Adam gülerek "Ne kadar şakacısınız, sizi herkes tanıyor Aden Hanım" dedi.
Yani ben ünlüyüm.! Ne zaman ünlü oldum acaba? Afarid'e nasıl tekme attıysam ünlü olmuşum sanırım işin şakası bir yana,
Adam'a dönerek; "Bence bir yanlışlık var ? Ben sizi tanımıyorum" dedim.
Adam kafası karışık bir şekilde "Siz Meryem Hanım'ın torunu değil misiniz?" dedi.
İçimden " Tabii ya! Babaannem."
Her şey açığa kavuşmuştu.  "Buradan istediğinizi alabilirsiniz Aden hanım." dedi.
Ben işin şokundan çıkmaya çalışıyordum. Hiçbir şey istemediğimi söyledim ve çıktım.
Mağazanın kapısına doğru yürüdüm.
Ve bir anda  çığlıklar yükseldi. Herkes birbirine bakarak çığlıklar atıyor ve koşuyordu. Merak içinde ben de sesin oraya doğru yürüdüm. Güvenlikler oraya doğru koşuyordu onları takip ettim ve ben de hızlı adımlar attım. Olay yerine gittiğimde beynimden vuruldum. Mağazanın orta yerinde bir çift kavga ediyor buraya kadar her şey normal ama kadın bildiğin havada duruyordu eşi veya sevgilisi bilemiyordum fakat adam elini havaya kaldırmış bir vaziyette Kadına eziyet ediyordu. O an güvenlikçilerden biri adamın yanına gitti ve sakinleştirmeye çalıştı. Adam kimseyi dinlemiyordu hatta öyle bir adım atması adamı daha çok sinirlendirmişti. Havada duran kadın ise ağlıyor "Yardım edin! Yardım edin!" diye haykırıyordu. Kadına yardım etmek istedim ama nasıl yardım edeceğimi bilemiyordum.
Çok ağır bir ikilemde kalmıştım. Düşünmekten terlemeye başlamıştım. Güçlerimi kullansam herkes beni görecekti.
Kullanmasam kadına zarar verecekti. En sonunda elimdeki poşetleri yere bıraktım ve adamın yanına yürüdüm. Adam geldiğimi görünce bana "Dur!" diye bağırdı. Fakat ben hala ona yürümeyi kesmiyordum. Adamla burun buruna geldim Adamın gözleri farklı bir renkti kesinlikle insan değildi ve "Kadını hemen yere indir!" dedim. Kışkırtıcı bir gülüş yaparak "Sen kim oluyorsun!" dedi.
Söylediğim sözü tekrarladım. Tam o sırada adam kadını yere fırlattı kadın sarsılmış bir şekilde  başını tuttu ve elinde ki kanı gördü.Her şey bir anda olduğu için bir şey yapamamış ve sinirlenmiştim kendimi tutamayıp "Nasıl yaptın!" diyip adamın boğazından tuttum ve havaya kaldırdım. Sinirden gözlerim kararmış bir seri katile dönüşmüştüm o an nasıl gözüküyordum bilmiyordum ama hiçbir şey adama zarar vereceğim düşüncesini kafamdan atmıyordu. Gözlerinin içine baktım ve onu korkutmak istedim. "Beni yere bırak! Yere bırak!" diye söyleniyordu.
Diğer insanlar kadını koruma altına aldı. Onu görünce adamı yere bıraktım. Daha doğrusu yere çarptım. Mağazadaki insanlar bana bakıyordu. Hızlıca yerdeki poşetlerimi aldım ve mağazadan çıktım. Gözüm taksi arıyordu fakat hiçbir yerde gözükmüyordu en son hızlıca önüme gelen ilk otobüse atladım. Şoförün tam arka koltuğuna oturdum ve sakinleşmeye başladım. Camdan dışarı bakarken dalmışım otobüs hiç bilmediğim yerlere götürmüş beni. Kendime geldiğim de şoföre buranın neresi olduğunu sordum. Şoför ise "Alanya yolunda olduğumu söyledi. Alanya'yı duyunca şok olmuştum. Direk " Beni müsait bir yerde indirir misiniz?" dedim ve indim.
Sahil kenarından yürümeye başladım sonra aklıma Lara tarafına nasıl giderim o geldi. Beni indiren otobüse geri koştum fakat yetişemedim. Hava da yavaş yavaş kararmaya başlıyordu. Karşımdan gelen ilk sevgili çifte sordum. Onlarsa caddenin karşındaki duraktan döneceğimi söylediler. Hızlı adımlarla karşıya geçtim. Durağa oturdum beklemeye başladım. Telefondan Babamı aramak aklıma geldi. Babamı aradım ve biraz gecikeceğimi söyledim. Alanya'da olduğumu babama söyleseydim. Tepkisini tahmin etmek o kadar zor olmazdı. Her gelen otobüse sordum ama hiç biri değildi. Şansıma takside geçmiyordu. Hava iyice kararmış ve ben hala evde değildim. En son salak bir düşünce yaptım ve Antalya'ya doğru yürümeye başladım. Yürüdüm yürüdüm yol bitmiyordu. Tanıdık hiçbir yere gelmemiştim. Yürümekten ayaklarım ağrımaya başlamıştı. En son yoruldum ve duvar kenarına oturdum. Sağa sola bakarken birden "Pişt!" diye ses duydum etrafıma bakınıyorum kimse yok. Bir daha "Pişt" dedi. Tam kim yapıyor diye düşünürken küçük bir kızın yaptığını fark ettim. Sokağın kenarından kafasını çıkarmış
Sarışın pembe dudaklı tatlı bir kız çocuğuydu. Ona doğru yürüdüm. "Gel benimle abla?" dedi.
Beni sokağın sonuna doğru yürüttü. Sokağı tam döndüğüm anda mağazada ki kadına zarar veren Adam belirdi karşımda. Onu görünce korktum ve arkamı dönüp koşmaya başladım. O da arkamdan koştu ve kolumdan tutup beni kendine çekti. Korkudan sürekli yutkunuyordum. Göz gözeydik parfüm kokusu burnuma geliyordu bu ondan korkmamı etkilemiyordu.
Dilimin kuruduğunu hissettim dilimi ıslattım ve kendimi geri çekmeye çalıştım. Çok sert tutuyordu ve kolları çok güçlüydü. Kol kılları ellerime değiyordu rahatsız olmaya başladım ve "Bırak beni!" dedim.
"Kim olduğunu söylemeden bırakmam!" dedi. "Aden! Benim adım Aden!" dedim ve onu ittim. Bana dönüp  hangi kandan olduğumu sordu . Saçmalıyordu sanırım. "Ne kanı neyden bahsediyorsun!" dedim. Sinirlendi ve "Benimle oyun oynama!" dedi. Kafamı karıştırdı onu anlayamıyordum. Gitmek istediğimi söyledim. "Sen ciddi ciddi hangi kandan olduğunu bilmiyor musun?" dedi.
Artık çıldırma derecesine geldim ve "Evet, bilmiyorum! Bilmiyorum!" dedim. Bir anda cebimdeki titremeyi hissettim. Telefonum çalıyordu. Arayan ise babamdı! Açtım ve "Efendim Babacım" dedim. Babam lafını kısa kesip eve gelmemi söyledi. Artık cidden gitmem gerekiyordu. Arkama bile bakmadan aşağıdaki caddeye hızlıca yürüdüm. Adam ise arkamdan "Aden? Aden?" diye sesleniyordu. Onu bile takmıyordum. Caddeye çıktım ama ne otobüs vardı ne taksi. Babama ne diyecektim keşke aradığında yanlış otobüse bindiğimi söyleseydim gelir alırdı beni.
Artık ne yapacağımı bilemeden otostop çekmeye karar verdim. Elimi kaldırıp "Okey" işareti yaptım. Önümde duran lüks spor araba yan camını açtı ve yine o salak adam çıktı. "Ne istiyorsun benden defol git" dedim. Şaşkın bir suratla "Ne acayip bir kızsın sen ya ! Hadi atla seni eve bırakacağım baban kızmasın." dedi. Mal mal suratına baktım sen nerden biliyorsun bile diyemedim. Çünkü o insan değildi. İkilemde kalsam bile bindim arabasına. Çok hızlı gidiyordu. Yolda ilerken bana sürekli soru sordu; "Yeteneklerin var mı?", "Doğuştan mı insansın yoksa başka bir varlık mı?"
Söylediklerine hiç cevap vermedim.
Sadece adını merak ediyordum. "Adın ne?" dedim. "İsmim Uzay" dedi.  Direk mağazada ki olayın sebebini sordum. '' O kadına neden zarar verdin? Kimdi o '' dedim. Uzay ise sinirli ve sert bir tavırla '' O gördüğün insan değildi sadece öyle görünüyordu. O bir melez benden almaması gereken bir eşyayı aldı daha doğrusu çaldı!'' diyince donup kalmıştım sonrasında kendim merak ettiğim soruları sormaya başladım "Peki sen nesin? Şu söylediğin kan ve tür meselesi de nedir?." dedim.
Uzay, anlattı bu gibi özel yeteneklere sahip olan insanların türleri oluyormuş. Örneğin Gecenin perisi, Güneş tanrısı, cin, melezler, hayvan görünümündeki insanlar gibi daha çok isim saydı. Kendi ise hayvanları kontrol eden türdenmiş. Yetenekleri çok acayip ön sezgileri çok yüksek ve görüş açıları farklıymış. Bu yüzden babamın ne kadar sinirli olduğunu biliyordu. Siteye yaklaşmıştık. Hızlıca bizim apartmanı tarif ettim ve kapıda durmasını söyledim. Çok hızlı olmalıydım. Saat onbir elli yedi geçiyordu. Üç dakikada evde olmam gerekiyordu. Asansöre bindim. Hadi hadi beş, altı, yedi. İndim ve direk kapıya yöneldim ve parmağımı okuttum. Artık içerdeydim. Salona geçtiğimde babam ve Şule oturuyordu. Babam; "Nerdesin sen Aden!" dedi. Babam baya baya sinirlenmişti. Ne desem anlamayacaktı. Şule'ye işaret ettim babamı sakinleştirmesi için. Ben de bu sayede odama gitmiştim. Bugün yaşadığım büyük adrenalin ve koşmak beni yormuş ve terletmişti. Üstümü çıkarttım ve direk banyoya girdim. Suyu açtım ve altına girdim su bedenime değdikçe rahatlıyordum. Şampuanımı da yapıp duşa kabinden çıktım. Havlu ise ayna dolabının içindeydi. Dolaba doğru uzandığımda ise duvarda büyük bir örümcek gördüm. Ve çığlığı bastım. Çığlık atınca örümcek duvardan yere indi bana doğru gelmeye başladı korkudan duşa kabine girip sıcak buğlanmuş olan kapısını kapattım. Kabinden çıkamıyordum. Kapıyı hafif araladım ve örümceğin nerde olduğuna bakıcaktım. Kapağı açtığımda ise tam karşımda örümceği gördüm örümceğin kolları birden yamulmaya başladı ve büyüdü hızlı bir hareketle örümcek birden Uzay'a dönüştü. Karşımda birden Uzay olunca ne yapacağımı bilemedim. Kabinden çıkıp direk dolaba yöneldim. Çırılçıplak olmam da cabasıydı göğüslerimi kapatsam altım açıktı havluya hızlıca sarıldım ve Uzay'a dönüp;
"Sert bir tokat yapıştırarak '' Sen kendini ne zannediyorsum! Manyak mısın!" dedim. O da utangaç bir ifade ile bakıyordu. Banyodan çıkıp odamın kapısını arkadan kilitledim. Kıyafetlerimi dolabımdan aldım ve Uzay'a burada oturmasını söyledim. Tekrar banyoya girdim üstümü giyindim ve saçımı kuruttum. Odaya geri geldim Uzay ise ayağa kalkmış odamı geziyordu. Oturdum yatağıma; "Neden buradasın!?" dedim.
"Seni daha tanımıyorum ve bana bir özür borçlusun" dedi. Sinirden güldüm ve "Ne özürü?" dedim. "Bugün beni yere fırlatan sendin, sen özür dileyeceksin ben de gideceğim" dedi. İçimden "Bu adam tam bir budala!" dedim. İçerden babam sesleniyordu. Uzay'a gitmesini söyledim. Uzay "Hayır" dedi.
" Gider misin! Babam gelecek birazdan" dedim. Uzay "Özür dilemeden olmaz." dedi.
''Senin bir idiot  olduğunu söylemiş miydim? '' dedim Oda ''No'' dedi gitmesini istediğim için
"Özür dilerim, şimdi defolup gider misin evimden?" dedim. Uzay penceremi açtı "Sonra görüşürüz Aden." dedi ve hiç görmediğim bir kuş cinsine dönüşüp gitti. Ben de direk odamın kapısını açıp salona geçtim. Babam tatlı almış ve onu yemek için çağırmışlar beni. Kendi tabağımı alıp odama geçtim. Bir kaşık aldım ve banyodaki halimi düşündüm. İlk defa bir erkek beni çırılçıplak görmüştü ve ben bu kadar sakin davranacağımı bilmiyordum. Çok utanç vericiydi. Tüm bu olanlar yetmiyormuş gibi bir de beni banyoda izleyen ve hayvan kılığına giren  sapığım olmuştu. Uzay'ı düşünüyorum da suratı çok karizmatik ince dengeli bir burnu vardı suratına çok yakışan çenesi ve dudakları vardı. Vücudu yapılı ve kıllıydı ve Gözleri ürkütücü olmasına rağmen etkilenmiştim. Uzay'a hep soracağım soruyu unutmuştum ondan neyi çalmışlardı.


BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin