Ne kadar huzurlu bir sabahtı, uykumu almış ve kendimi dinç hissediyordum. En önemlisi de mutluyum. Bakalım Demir bana İlk ''Günaydın'' mesajını attı mı?
Yatağımdan kalktım elimi yüzümü yıkadım. Odamda telefonumu aramaya başladım. Dün gece Demir'le mesajlaşırken mutfakta unuttum heralde deyip mutfağa gittim. Tam da tahmin ettiğim gibi mutfak masasının üstünde buldum..Telefonumu elime aldım, kilit ekranını kaldırdığımda gözlerime inanamadım. Tam tamına 21 kez cevapsız çağrı vardı hepside Kumsal!
Telaşlı bir o kadar da ürkek tavırla Kumsal'ı aradım. Bir kere çaldıktan sonra hemen açtı!Kumsal acımasız ve sertçe;
"SEN NASIL BİR İNSANSIN YA! "
O an ne diyeceğimi bilemeden, Şaşkınlıkla;
"ANLAMADIM, NE OLDU KUMSAL!""BEN SADECE DEMİR'İN SANA İHTİYACI OLDUĞUNU SÖYLEYECEĞİM."
"NE ! NE OLDU DEMİR'E KUMSAL NE OLUR SÖYLE, LÜTFEN!
"DEMİR'İN KARDEŞİ HAZAL... DÜN GECE ODASINDA ÖLÜ BULUNMUŞ.!"
"NE! İNANMIYORUM. SEN NEREDESİN BEN HEMEN DEMİR'İN EVİNE GİDİYORUM!"
"DEMİRGİLDEYİZ, HIZLI OL İSTERSEN!" Dedi.Telefonu kapattım. Hızlı bir şekilde üstümü giyindim. Çıktım evden.
Nasıl olurdu böyle bir şey nasıl!
Demir ne haldedir şimdi, lanet olsun!! Ben telefonu nasıl mutfakta unuturum. Demir hakkımda ne düşünmüştür.! Aşağı indiğimde koşmaya başladım. Demirgilin binasının önü arabalarla doluydu.Hiç beklemeden içeri koştum. 8 numaralı kapıyı çaldım, kapıyı açan Kumsal'dı.
"Demir nerede?!" dedim sonra
Cevabı beklemeden içeri girdim, gözüm o kalabalıkta Demir'i aradı ama göremedim.
Kumsal;
"Demir balkonda" dedi.
Hemen balkona çıktım Demir donuk gözlerle dışarıya bakıyordu. Demir diye seslendim. Yanına gidip ellerini tuttum.
"Özür dilerim Demir." dedim.
Demir yüzüme baktı ayağa kalktı ve sımsıkı sarılıp ağlamaya başladı."Yarım gitti Aden engel olamadım o gitti.!"
O anda yapmam gereken sadece Demir'e sarılmaktı ne diyebilirdim ki hiçbir teselli Demir'in acısını geçirmezdi. Oturttum Demir'in göz yaşlarını sildim tuttu ellerimi,
"Rüyamda gördüm Aden, odama geldi,
"Abi yardım et geldiler korkuyorum " diye haykırdı , rüyamda o giderken arkasından gittim odasına girdi yatağına yattığı oda onun değildi! Her yer karanlık! Yatağının başında yılanlar ve duvarındaki o yazı "AFARID!"
"Birden uyandım saate baktım üç'tü kalktım ve Hazal'ın odasına girdim kapısı kilitliydi.! Hazal hiç kapısını kilitlemezdi Aden! Yardım edemedim ona. Bir saat açmaya çalıştığım kapı açılmadı, sesimi duymuş olmalılar ki annem ve babam koştu yanıma "Ne oluyor demir!"
"Baba Hazal!! Baba Hazal!" dedim. Babam kapıya yöneldi benim bir saat açmaya çalıştığım kapı babamın elinde açılıverdi saat dört olmuştu. Odaya girdik Hazal'ın yatağının başına geldiğimizde kalbim çıkacak gibiydi Aden. Yatağına yaklaştım üstünü açtım gözleri açıktı. Nefes almadığını anladık ondan sonrası ambulans doktor...
"Yardım edemedim Aden! yardım edemedim!"
Demiri sakinleştirip odasına götürdüm biraz dinlenmesi gerektiğini her zaman yanında olduğumu söyleyip yanağına bir buse kondurdum ve çıktım odadan.İçeri gittim bizimkiler içerideydi. Etrafıma bakıyorum. Herkes simsiyah giyinmişti. Kumsal bana sert gözlerle bakıyordu. Şimdi onunla kavga edemezdim. Burkay yanıma geldi;
"Demir nasıl?" dedi.
"Nasıl olabilir ki , yatağına yatırdım biraz uyusun." dedim.
"Haklısın." dedi.
"Burkay bir şey soracam? Hazal'ı otopsiye alacaklar mi?"
"Evet, ölümünü ailesi de merak ediyor."
"Ben de merak ediyorum. Peki Hazal'ın bir hastalığı falan var mıydı?"
"Yani benim bildiğim kadarıyla yoktu fakat tam bilmiyorum." dedi.
"Peki Demirin Annesiyle Babası nerede?"
" Bak! şurdalar."
"Hangileri?"
"Şurda siyah gömlekli olan Serkan Bey yanındaki de Zeynep Hanım." Dedi.
"Tamam, gördüm ben kalkıp bir baş sağlığı dileyeyim."Yanlarına gittim.
"Merhaba başınız sağ olsun."
"Dostlar sağolsun." dedi Serkan Bey.
Zeynep Hanım yine ağlamaya başladı.
İkisinin de gözleri ağlamaktan kıpkırmızı bir haldeydi.Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum artık. Hiç gelemiyordum, kafamı nereye dönsem ağlayan insanlar vardı.
Zaman hızla geçiyordu. Biraz daha aşağı da kalıp yukarı Demir'in odasına gittim. Bir baktım Demir odada yok!
Hızlı adımlarla içeri gidip Burkay'ı buldum.
"Burkay, Demir'in odasına gittim orada yoktu! Burkay lütfen bul onu kendine zarar vermesinden korkuyorum.""Tamam, önce sen bir sakin ol." Burkay içeri gitti.
Kendimi çok kötü hissediyordum. Allah'ım lütfen kötü bir şeye kalkışmasın diye dualar ediyordum. Burkay geldi ;
"Buldum Demir'i , Hazal'ın odasında."
"Bana odasını gösterir misin?" dedim.Yukarı kata çıktık, "Koridorun tam karşındaki" dedi.
Oraya doğru ilerlemeye başladım. Önce kapıyı çaldım. Ses çıkmayınca açtım kapıyı
Kapından içeri girerken korkutucu bir koku ve bir ürperme gelmişti bana Demir yatağın üstünde oturuyordu.
Yanına gittim; "İyi misin Demir?" dedim.
Demir, çaresiz ve bitkin bir vaziyette;
"Sadece olanları kaldıramıyorum. Önce o rüyam sonra gerçek olması, beni çok korkutuyor. Sence bu bir işaret mi?"
Dizlerimin üstüne çökerek;
"Neyin işareti ki Demir?" dedim.
"Bilmiyorum işte Aden." dedi"Gel odana gidelim hadi." dedim.
Demir'i odasına götürdüm. Demir'in odası da çok büyük girişte sağda bilgisayar masası onun solunda ayrı
Playstation yeri karşıda bilardo masası Değişik bir odaydı.Demir'i yatağına yatırdım. Biraz konuştum biraz saçıyla oynadım.
Demir'e pek belli etmedim ama anlattığı rüya beni çok tedirgin etti ve korkuttu.Akşam olmuştu, Demir de uyuyakalmıştı. Demir'i öpüp odadan çıktım.
İçeri gittiğimde misafirler azalmıştı, Selim'i gördüm beni eve bırakmasını rica ettim. O da kırmadı. Selim'le yolda pek bir şey konuşmadık. Beni eve bırakıp gitti.Eve girdiğimde babam evdeydi.
Babam ;
"Nerdesin kızım sen?" dedi.
"Baba Demir var ya onun kardeşi Hazal vefat etmiş"
Babam şaşırarak;
" Ne ! Bizim arkadaki Serkan Özel'in kızı Hazal mı!?" dedi.
"Evet , baba O "
"Daha çok gençti on altı yaşındaydı. Allah rahmet eylesin. Ben yarın sabah bir baş sağlığına gideyim." dedi.Odama gittim. Hala şoktan çıkamıyordum. Üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Demir'e mesaj atmalı mıydım bilemedim. Mesaj atmadan uyudum.
Ben yatağımdayken;
"GECE BİRİ BANA SESLENDİ GÖZÜMÜ AÇTIĞIMDA ÇIĞLIK ATTIM. UZUN SAÇLI VÜCUDU KANLI BEZLERE SARILMIŞ BİR KIZ VARDI KARŞIMDA
BANA ''SENİN YÜZÜNDEN BU HALDEYİM, SENİN YÜZÜNDEN!'' DİYE BAĞIRIYORDU! SEN KİMSİN BİLE DİYEMEDİM KORKUDAN, ''AFARID'' ONDAN UZAK TUT ABIMI! O ABIME ZARAR VERECEK DEDİ. "ABİN KİM!" DEDİM.
SANKİ BİRİ ONA İŞKENCE EDİYORMUŞ GİBİ BÜYÜK BİR ÇIĞLIK ATARAK KAYBOLDU. BENDE TERLER İÇİNDE UYANDIM.Yatağımdan fırladım. Babamın çalışma odasına gittim. Kağıt kaleme rüyamda ki Kızın söyledikleri her şeyi yazdım, unutmamak için. Yazarken kız bana rüyamda "Abimi uzak tut" dedi. Abisi kimdi ?
ELİMİ AĞZIMA VURARAK;
Demir'in kardeşi!
Yok ya olamaz benle ne ilgisi olabilir ki diye kendimi rahatlatmaya çalışsam da olmadı. Direk odama gittim telefona sarıldım. Saat daha "3:15" geçiyordu.Demir'i aradım."Alo !"
"Efendim Aden bir şey mi oldu?"
"Demir bana Hazal'ın fotoğrafını yollar mısın?" dedim.
"Neden , ne oluyor Aden bana anlatır mısın!"
"Sen gönder anlatacam sana!" dedim.Demir bir iki dakika içinde fotoğrafı yolladı. Mesajın üstüne tıklamaya bile korktum.
Mesajı açtım ve fotoğrafa tıkladım.Ayaktaydım kısa süreli şokun yüzünden ayaklarım boşaldı ve yere düştüm;
NASIL YA!! NASIL OLABİLİR !! BU O KIZ !! ALLAHIM DELİRECEM!! BEN HAZAL'I HİÇ GÖRMEDİM HAYATIMDA NASIL BENİM RÜYAMA GİREBİLİR!
Artık nasıl sesimi yükseltiysem, Babam odama geldi ;
"Aden ne oluyor burada?" dedi.
"Babama hiçbir şey anlatmadım."Babamdan fırça yedikten sonra uyumamı istediği için her şeyi kapattım. Ama korkudan elim ayağım titriyordu. Hızlı bir şekilde sabah olması için Allah'a dua ediyordum fakat uyuyabilecek gibi değildim...
ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
İYİ OKUMALAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanı
Novela JuvenilSezonluk Dizi tadında Korku, Cinsellik ve Macera'nın hazzını doruklarda yaşatan bir hikaye, Bir insan ya normal doğar ya da cin.! Peki ya sen nesin? Cevaplarınızı bulabileceğiniz roman. Kurgunun en büyük seviyesi "Benim sevgilim cin"! Hikayenin iç...