Güven- yolculuk sonu;

13K 512 40
                                    

Gözümü açtığımda güneş ışıkları her tarafı aydınlatmış. Otobüs durmuş ve vücudumda garip bir karıncalanma vardı, Etrafıma baktığımda arkadaki çocuklu kadın gitmiş ve yanımda Cenk de yoktu. Otobüsün içi klimadan dolayı buz gibiydi. Omuzumu ve kollarımı ısıtmaya çalıştım. Kalktım yerimden indim aşağı mola yerinde herkes sigara içiyordu.
Gözüm Cenk'i arıyordu ama göremiyordum. İçtiğim kahvelerden ve sulardan dolayı çişim gelmişti. İlk defa tuvalet yerini aramak için uğraşmamış ve hemen bulmuştum ihtiyacımı giderip dışarı çıkmıştım
O sırada Otobüs yıkanıyordu. Karnım da acıkmıştı ama benim hayalimde Cenk ile kahvaltı yapmak vardı. Neredeydi bu Cenk? Üzülmüştüm ve moralim bozulmuştu. Uyuduğum için bana elveda demeden gittiğini düşünüyordum, Götüme baka baka otobüse geçip yerime ilerliyordum. Mola süresi bitmiş herkes yerlerine geçiyorlardı hala bir umut o gelir diye bekliyordum, Otobüs hareket ediyordu ki, ben ümidi kesmiştim, Onunda diğerleri gibi benden hoşlanmadığını inanmıştım sonrasında;

Bir baktım Cenk otobüse doğru koşuyordu. Garip bir şekilde daha saatler önce tanıştığım yabancı biri için sırf geldi diye mutlu ve heyecanlıydım.
Elinde bir poşet ile  oturdu yanıma "Günaydın" dedi.
Ben de "Az kalsın kaçırıyordun otobüsü" dedim. "Şu diğer dinlenme tesisinde çok güzel poğaça kokusu geliyordu ben de oraya doğru yürüdüm" dedi.
Burnuma gerçekten kokusu gelmeye başlamıştı. Açtı poşeti muavinden de iki çay rica ettik. Poğaça yemek beni bu kadar mutlu edecek deselerdi inanmazdım.
Cenk'de mutluydu suratı gülüyordu ama poğaça yerken Onda bir farklılık sezdim, suratı sanki hafif zayıflamış o kirli sakalları azalmıştı. Gözleri ise yeşil rengindeymiş onu fark etmiştim , Dün akşam ışıklardan dolayı dikkat etmemiş olabilirdim.
Poğaçalar için Cenk'e teşekkür ettim. "Ne demek" dedi. Mütevazi bir şekilde.
Muavine Antalya'ya kaç saat kaldığını sordum; Bir buçuk saate otogarda olurmuşuz.
Hiç de varmak istemiyordu canım Cenk ile olmak daha iyi gelmişti. Biriyle sohbet etmek çok iyi gelmişti bana sonrasında ona küçüklüğümde yaşadığım travmalardan bahsettim. Ben konuşup anlattıkça o strese giriyor gibiydi alnı terliyordu. Arkadaşlarımın geçirdiği kazaları ve hastalıklarını benim yüzümden yaşadıklarını ve bu yüzden benden tek tek uzaklaştıklarını söylediğimdeyse, '' Bence seni hak etmiyorlar , Sende hep erkek arkadaşlarınla takılıyordun'' dedi. Şaşkınlıkla '' Nasıl yani ? evet ben erkeklerle daha iyi anlaşabiliyordum, Sen nerden biliyorsun '' dedim. Panik içerisinde '' Biraz önce söyledin, Sen farkında değilsin sanırım '' dedi. Açıkcası ben böyle bir şey söylediğimi hatırlamıyordum fakat ucube gibi tavırlar sergilediğimi düşünürsek konuyu çokta uzatmak istemiyordum. İlerleyen saatlerdeyse düşündüğüm şey ; Cenk'ten telefon numarasını ben mi istemeliydim yoksa o mu ? O ya şimdi istemezse, ya bir daha hiç konuşmazsak...

Böyle durumları hiç sevmiyordum neden ilk adımı hep erkekler atmalıydı, Kızlar atınca erkeklerin gözünde başkalaştığımıza dair bir dergi okumuştum. O yüzden Onun beni yanlış anlamasını istemiyordum. Umarım numaramı alırdı ya da sosyal medya hesabımı sorardı...

Zaman hızla ilerliyor. Cenk'le baya yakınlaşıyorduk fakat numaramı istemiyordu.Anlayamıyordum onda bir şeyler vardı, bilemiyorum konuşurken çok gözümün içine bakıyor, hatta gözlerini hiç kırpmıyordu acaba şizofren olabilirmiydi? ya da Ruh hastası?. Ben kendi içimde aptal aptal bu düşüncelerle cebelleşirken, Duyuru yapıldı Otobüs terminaline giriş yapmıştık. Herkesin elinde telefon "Evet, vardık" diyorlardı. Ben ve Cenkse çantalarımızı toplayıp herkesin inmesini bekledik. İçimden "Neden istemiyordu bu çocuk numaramı? Kesin beni beğenmedi." Diyordum.

Aşağı inip bavulumu beklerken, Arka tarafımdan korna sesi ile irkildim. Dönüp baktığımdaysa parlement mavisi çok lüks bir arabanın içinden Babam bana El sallıyordu;
Nasıl özlemiştim babamı, Arabadan ve bana doğru yürümeye başladı. Kilo aldığı aşikardı ama çok yakışıklı olmuştu. Doya doya sarıldım ve öptüm. Babamın maddi durumu Annemden kat kat yüksekti Fakat Annem ve babam nikahsız bir şekilde beni Dünyaya getirdikleri için Annemle yaşıyordum. Daha doğrusu benim varlığımı herkesten gizlemiş olan bir Anneye sahiptim. Babamla on yaşımda tanışmıştım, Anneme küçükken babamla neden şimdi tanışıyorum ve neden bu yaşıma kadar babama bana hamile olduğunu söylemedin dediğimde Annemin şu sözleri aklıma kazınmıştı. ''Sana hamile olduğumu Babaannen duysaydı sen şuan da hayatta olmazdın Kızım'' Çocukluk travmam. Büyük dedemin Antalya'da Denizcilik şirketleri olduğunu biliyordum. Büyük dedem vefat edince bütün yetkinin Babaannemin üstüne geçtiğini duymuştum. Babam benim de bu sektörü öğrenip ilerleyen zamanlarda şirketin başına geçeceğimi söyleyip duruyordu aslında Aile mirası gibi bir şey kuşaktan kuşağa geçiyordu. Babam onun olan her şeyin bana kalacağını da söylüyordu. Benimse tek isteğim onun ilelebet yanımda olmasıydı. Babam bavulumu alıp bağaja koymuştu. Arabaya binerken gözüm Cenk'i aramıştım etrafıma bakınıyordum o sıra da Babam '' Kızım, kime bakıyorsun binsene'' diyince vazgeçmiş arabaya binmiştim. Yolda ilerlerken

Babama İçten içten bakıyor özlemimi gidermeye çalışıyordum ve değiştiğini görüyordum.
Babamın o inanılmaz gözleri tatlı uzun burnu sakalları yüzündeki her santimetresini özlediğimi fark ediyordum.
Babam "Sende çok büyümüş ve güzelleşmisin , zaten hep güzeldin" diye iltifatlara boğdu. Bense '' Sende değişmişsin Baba, Kilo almış ve yapılı olmuşsun sanki eski zayıf halinden eser kalmamış '' dedim. '' Evet sağlığıma ve bedenime değer veriyorum kızım, Daha dikkatliyim artık '' dedi. Buranın sıcağını unutmuştum pencereyi açtığımda suratıma çarpan feci nem beni hemen terletmişti. Antalya'ya en son dört veya beş sene önce gelmiştim her yeri az çok biliyordum. Değişen yerleri vardır elbette. Vardığımı Anneme bildirmek için çantamdan telefonumu çıkardım, Önce aradım ama telefon kapsama dışındaydı o halde mesaj atayım dedim. '' Anne ben geldim, Babam beni karşıladı haberin olsun, hoşçakal seni seviyorum.''...

Duygulanmıştım sanki Annemi orda bir başına bırakmış gibi hissediyordum ama orda tek değildi. Tolga ile güzel bir hayat geçirmesini diliyordum. Babamsa gülümseyerek "Evi değiştirdim" dedi. Lara taraflarından bir ev aldığını söyledi. '' Neden Baba? Babaannemle kaldığını sanıyordum.'' diyince '' Babaannenle artık yaşamak istemiyorum, Beni fazlasıyla germeye başladı'' dedi ve ağzından kaçırarak '' Zaten senin gelmene aşırı tripli'' dedi. Yüzümün düştüğünü gören Babam afalladı ve kendine çok kızdı. Özür diledi bense hemen önemi olmadığını alışkın olduğumu söyledim. Herşeyin çok güzel olacağını söyledi ve konuyu değiştirdik. Üst geçitten geçerken. Babam "Bak işte senin okulun" dedi. Sağ tarafa baktığım da "Özel Lara Üniversitesi" yazıyordu oraya kaydımı yaptırmıştık, Tabiki yüzde yirmi bursla. Okulun dıştan görünümü kocamandı sayamadığım bazı binalar bile vardı, geniş çaplı yeşil alanları bulunuyordu. İstemsizce içimde bir heyecan oluşturmuştu bu durum.
Babam "Eve gitmeden biraz gezelim mi?" dedi.
Bense yolculuğum kötü geçtiği için "Yorgunum babacım" dedim. 

BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin