Hayatım da bir boşluk vardı artık o boşluk büyüdü Girdap oldu ve ben içine düştüm! üzgünüm Anne yanına geliyorum kucakla beni...
Annemi kaybettikten sonra kendime gelemedim. Onu çok özlüyordum içimde ki acı sadece uyuduğum zaman bir nebze olsun diniyordu. Annemin vefatının Birinci yılına girdik. Bir mezarı bile yoktu...
Bu olaydan sonra birkaç ay kendime gelemedim. İhanetin bedelini ben ödemiştim. Birazcık uykuya dalsam kabuslarla uyanırdım. Annemin bıçağı boğazına batırışı bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Olaydan bir hafta sonra intahara kalkıştım. Evde olan bütün ilaçları tek hamlede yuttum fakat Şule beni kurtardı. Şule'nin özel yetenekleri korku ve heyecanı hissetmesi o yüzden her korktuğum da Şule yardımıma koşuyordu. haftalarca Psikologa gittim fakat yaşayan bir ölüydüm ben. Beni ayağa kaldıran, cesaretlendiren kişi ise Annemin ölümünden sonra Mahkeme de beni görüp yaşadıklarımdan çok etkilendiği için bana hayran kaldığını ve arkadaş olmak için her gündüz ve gece beni ziyarete gelen Çağel oldu.
Çağel bir kızdı ve safkandı yani Cindi aynı zamanda Hayat dostum ve arkadaşım oldu. Onun hakkını asla ödeyemeyeceğim. Şuan içim de sadece öfke, kin ve hırs var ama ben o şeytanı bulacak ve İNTİKAMIMI alacaktım.
Babaannem söylemişti. Bir şekilde onun lanetinden kurtulabilirmişim. Ama nasıl olacaktı, Kahretsin! o günden sonra düşünemez oldum. Aylar sonra bugün ilk defa kendim için dışarı çıkmak istedim. Yirmi iki yaşına girmiştim ve ilk kez Bar'a gitme düşüncesi içerisindeydim. Dolabıma baktım fakat Bara gitmek için çok sade kıyafetler vardı. Böyle açık saçık Beni seksi gösterecek kıyafet istiyordum. Tıpkı filmlerdeki kızlar gibi olmalıydı. Taksi çağırıp evden çıktım. Artık o eski Aden olmayacaktım. Ne kadar insanlara değer verip onları korumaya çalışsamda bir şekilde onlara zarar geldi, şimdi görsünler Dik başlı ve serseri Aden'i...
Gözüme kestirdiğim bir mağazaya girdim. Kıyafetler istediğim gibi değildi. başka bir mağazaya girdim. O sıra da telefonumun sesine ilkildim arayan Çağeldi.Efendim? dedim.
Çağel: İstediğini mağazalarda bulamazsın, bulsan bile üstüne tam olmayacak. dedi.
Ben afallamış bir yüz ifadesiyle: Nasıl yani? Sen nerden biliyorsun?
Çağel: Ya Aden normal bir insanmışsın gibi davranmasan olmaz mı artık? Bazen senin Fani olduğunu bile düşündüğüm oluyor. Şimdi ayrıl ordan bize gel, Taşı yolluyorum sana.
Yine şaşkınlıkla: Ne taşı Çağel? dedim.
Çağel oflayarak: Seninle arkadaşlığımı sorgulamalıyım galiba, şimdi çık o mağazandan ara sokağa gir orada çöp konteyner yanında mavi taş göreceksin. Kimseye görünmeden Al onu, elinde iki kere çevir ve "kamwron" de. Saniyeler içinde yanımda olacaksın tatlım. dedi
Yeni şeyler keşfetmek beni her ne kadar yorsa da ara sokağa doğru yürümeye başladım. Sokağa girdiğimde sağ tarafda Çöp konteynırı vardı çöpün yanı çürük meyveler ve muz kabuklarıyla doluydu. Midem kalkmış bir şekilde taşı aramaya başladım sağına ve soluna baktım ve yere baktığım da hava da duran mavi taşı gördüm. Elime aldım ve iki kere çevirdim ve o sözü söyledim. Bir anda boşluğa düşme hissi kapladı beni sonra kendimi Kahverengi ve mor pudramsı rengine bürünmüş bir evde buldum ancak pek eve benzemiyordu daha çok kule gibiydi. Demir parmaklı kapıya yöneldim ve kapıyı açtım. İçeri girdiğimde 'Çağell!' diye seslendim fakat Çağel orda yok gibiydi, 'Kimse var mı?' dedim. Yine ses yoktu. Evin iç kapısına geldiğim anda arkamdan bir hırlama sesiyle ilkildim, dönüp baktığımda gözleri kocaman siyah renkteydi üç kulağı vardı ve tüyleri diken diken gözüküyordu. Bu bir köpekti fakat farklıydı. Geldiğim âlemin havası bile bir farklıydı fakat huzur veriyordu buraya ait hissediyordum kendimi. En son kapıyı tekrar çaldım ve yine cevap alamayınca çekip gitmeye karar verdim o sıra da Çağel havada uçan bedeni ile karşıma geçti. Sinirli bir tavırla; "Nerdesin sen! kapıyı kaç kere çaldım, hem çağırıp hemde evine almamakta neyin nesi?" dedim
Çağel yüzüne gelen yeşil saçlarını çekti; Aden sen neden hiçbir şey bilmiyorsun! o kapı öyle açılmaz ki! Burası Dünya değil burda kapı çalma âdeti de yok! diye söylenirken, Bu konularda gerçekten çok cahil olduğumu farkettim. Peki ya suçlusu kimdi? tabi ki Ailemdi. Benden yıllarca sakladılar hiçbir şey bilmeden büyüdüm kendimi çocukluğumdan bu yana hep bir ucube gibi gördüm. O sıra da Çağel'e dönüp 'öğret o zaman' dedim. Çağelle önce evine girdik. Içerisi çok farklı döşenmişti. Normal bir eve benzemiyor hemen hemen hiç eşya yoktu. Değişik şekillerde vazo ve heykeller vardı. Duvarlarda ise arapça yazılarla yapılmış portreler asılıydı. Çağel önce bir şey içer misin? diye sordu. Bir bardak su rica ettim ve Çağel 'odama çıkalım' dedi. Yukarı çıkarken duvarlardaki Portreler ve o değişik heykellerin ne anlama geldiğini sordum.
Çağel ise "öğreneceğin şeylerden birileri bunlar" dedi. İçeri girdiğimde ise tamamen boş bir odayla karşılaştım. Hiç bir şey yoktu bom boş bir odaydı. Sadece duvarda asılı arapça tablo bulunuyordu. Şaşkın bir bakışla Çağel'e baktım. O ise gülerek "Ne oldu?,Otursana"dedi. Ben de şaka yaptığını düşünerek " Hahaha, acaba şu boşluğa mı otursam yoksa bu boşluğa mı? ' dedim.
Çağel ise bıkmış bir tavırla" Sen gerçekten Hiçbir şey bilmiyorsun! bu yaşına kadar nasıl geldin, Aklım almıyor. Dünya da hiç biri sana ucube dedi mi ?" dedi.
kafamı öne eğerek " Çocukluğum hep sorunlu geçti" dedim. Devamında Çağel karşıma geçti ve " Birinci öğreneceğin şey öteki tarafa geçiş yaptıktan sonra üçüncü gözünü açmalısın, Şimdi sen üçüncü gözünü açmayı da bilmiyorsun! yapacağın şey basit, baş parmağını burnun ucundan alnının tam ortasına kadar bastırıyorsun ve "jin-i" demen yeterli." Onun söylediklerini ne kadar saçma gelsede aynısını yaptım. Üçüncü gözüm açıldığı anda odanın boş olmadığını görmeye başladım. Odanın solunda havada duran dairesel yatağı sağında kıyafet dolapları vazolar, heykeller , kitaplar çok hoş gözüküyordu. Bir tek banyosu yoktu. Çağel'e dönerek " Bu inanılmaz bir his ama banyon yok?" dedim. Çağel yatağına oturdu; " Bizler insanlar gibi banyo yapmayız, 'nerlin' suyuna gideriz ve yıkanırız. O nerlin suyu sayensinde bedenimiz çok geç terler ve kirlenir bir nevi arınma yaşarız, saçların yağlanması gibi şeyler yaşamayız. Istersen seni de götürebilirim. Nerlin suyu sihirli ve özeldir denemelisin.' dedi.
Yanına oturarak " Denemeyi gerçekten isterim." dedim.
Odasına bakarken aslında göze hitap eden pek de güzel şeyler vardı. fakat odanın kokusu ve aurası da güzeldi. Çağel'le sohbete daldık ve akşam çıkacağım Bar'ı unutmuştum. Bana kıyafet bulmak için buraya gelmiştim fakat sohbete daldık. Bar aklıma gelince Çağel'e dönüp; " Eyvah! bana kıyafet bakacaktık, Galiba Bara gidemeyeceğim bugün. " dedim.
birden yerinden ayağa kalktı ve yeşil saçlarını arkaya attarak: " Dünya da bar için geç kalmış olabiliriz ama burası için hiçte geç değil Aden! Şimdi benimle gel!" dedi.
Çağel kolumdan tuttu ve beni çekiştirerek aşağı indirdi. Nereye gittiğimizi sordum ve yanıt olarak ileri Cinni-ers dolabına olduğunu söyledi. Aşağı inerken gördüklerim karşında kalakalmıştım o bom boş ev dopdoluydu üçüncü gözümü açtığı için görüyordum bunları. Mutfakta ise Çağel'in saf kan CİN olan annesini gördüm. Çağel annesinden epey bahsetmişti, Kendisi de saf kan yani cindi. O sıra da Annesi bana baktı, Baya ürkütücü görünümü yüzünden biraz çekinmiştim ki Annesi bana doğru yürürken ayağından yukarıya doğru siyah puslu duman kapladı ve normal insana dönüştü "Merhaba Aden" dedi. Ben de elimi uzatarak Merhaba? dedim. Annesi elime baktı ve Çağel e döndü: Bana Adenin melez olduğunu söylemiştin!" dedi.
Çağel ise " Öyle zaten Anne" dedi.
Hiç bir şey anlamamıştım. Annesi iki parmağını alnıma koydu ve sanki bir şeyler çiziyordu ve bir anda parmaklarını tuttu sanki canı yanıyor gibiydi. Yüksek bir ses tonuyla "Çağel! benimle gel" dedi.
Benden hoşlanmamıştı bu bariz bir şekilde ortadaydı. Çağel korkmuş ve utanmış surat ifadesiyle bana " Geliyorum hemen, Istersen minik cinsileri sevebilirsin. Çekinmene gerek yok zararsızlar." dedi ve gitti. Minik cinsi de neyin nesiydi. Ben etrafta hiç minik cinsi falan görmüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanı
Novela JuvenilSezonluk Dizi tadında Korku, Cinsellik ve Macera'nın hazzını doruklarda yaşatan bir hikaye, Bir insan ya normal doğar ya da cin.! Peki ya sen nesin? Cevaplarınızı bulabileceğiniz roman. Kurgunun en büyük seviyesi "Benim sevgilim cin"! Hikayenin iç...