Zaman Azalıyor;

5.6K 276 26
                                    

Ona inanasım gelmiyordu artık.
Ya bunlar gerçekten saçmalığın daniskasıydı ya da ben gerçekten deliriyordum. Demir bana "Ben seni bugün hiç aramadım" dedikten sonra telefon elimden düştü ve kapandı. Tekrar açtığımda Demir yine aradı ama bu sefer ben açmadım. O gerçekten Demir değilse ben kimle konuştuğumu bile bilmiyordum. Bu işleri gerçekten halletmemiz gerekiyordu yoksa sonumuzu tahmin etmek pek de zor görünmüyordu.

Sakinleştikten sonra onu tekrar aradım ama Demir'e ne diyecektim ki. Buluşmamız gerekiyor  demeliydim. Fakat ona bile cesaret edemiyordum. Hangisi gerçek Demir eğer bu cinlerin bir oyunuysa çok akıllıca düşünmem gerekti.

Demir telefona cevap verdi;
"Alo ? Demir." dedim.
"Aden aşağıdayız in hadi?" dedi.
şaşkınlıkla ; "Ne kim kim?"
"Bizimkiler ." diye cevap verdi.
"Yok ben gelmeyeceğim." dedim. Onlar da gerçek arkadaşlarım değilse, ya bana kötü bir şeyler yaparlarsa diye düşünüyordum.
"Aden saçmalama, bir sorun mu var?" dedi.
"Demir sadece korkuyorum anlıyor musun?" dedim.
"Ben yukarı geliyorum Aden!" dedi.
O an Elim ayağıma karışık bir halde;
"Babam burada gelme ben geliyorum." dedim.

Babama söyleyip evden ayrıldım ama hala içimde bir kuşku vardı. Onların yanına gittiğimde hepsini iyice süzecek ve bakacaktım.
Aşağı indiğimde hepsi arabalarındaydı.
Demir'in arabasına binip, yol aldık.
"Nereye gidiyoruz Demir?" dedim.
Selimlere gittiğimizi, orada araştırma yapacağımızı söyledi.

Bir yirmi dakika sonra Selimlerin evindeydik. Herkes bir yere oturdu.
Kimse bir şey söylemiyordu. Demir konuşmaya başladı;
"Arkadaşlar buluştuğumuzda da anlattığım gibi , bana ve Aden'e bir şey musallat olmuş gibi ikimizin de başından paranormal olaylar geçiyor, önce benim rüyam sonra Hazal'ın ölümü mezarlıkta yaşadıklarımız hepsinin bir tesadüf olması imkansız. Sizden sadece bizim yanımızda olmanızı ve yardım etmenizi istiyoruz." dedi.

Herkes önce bir duraksadıktan sonra;
Kumsal "Nasıl bir yardım?" dedi.
Derin "Bunların hepsi tam bir saçmalık.!"
Burkay "Kardeşim ben her zaman sizin yanınızdayım." Selim; "Ben de öyle."
Lara ise "Ben sadece tedirğinim çok ." dedi

Herkes korkuyordu ve korkmakta çok haklılardı. Bizim yüzümüzden başlarına bir şey gelebilirdi. Ama onlar hala bizimleydi. Gerçekten iyi arkadaşlarmış. Konuşma bittikten sonra ben çantamdan o teyzenin verdiği kitabı çıkardım. Diğerleri de tabletten araştırma yapmaya başladılar. Demir kitabı eline aldı , beraber okumaya başladık.

Kitabım neredeyse tamamı arapça yazılardı. Bunları nasıl okuyabilirdik.
Demir "Derin'in arapçası var." dedi.
Derin "Ben hayatta okumam o kitabı! Çok ürkütücü ve eski püskü bir kitap ondan bir bok çıkmaz." Dese de;
Demir "Derin bir kere olsun kır şu kabuklarını kendine gel. İşin ne kadar ciddi bir boyutta olduğunu anlamıyor musun ?!." dedi

Derin bir beş dakika sabit bir yere baktı düşünmeye başladı. Herkes Derin'e bakıyordu.

Derin "Tamam okuyacağım ama bu sırf bizim için." dedi.
Derin kitabı aldı eline göz atmaya başladı. O kitaba bakarken ben de diğerlerine Hazal'ı gördüğüm rüyayı anlattım. Hepsinin gözlerindeki korkuyu görmek pek de zor olmadı.
Sonra Demir yaşadığı paranormal olayları anlattı ve şu isim ''AFARID'' dedi.
Derin o anda!!

"Bu kitapta büyülerin , cinnetlerin nasıl çözüleceğini, sera boyutuna nasıl çıkılır onlar yazıyor bu kitap bir nevi büyü kitabı gibi, diğer sayfalara daha bakmadım." dedi.
Selim "Sera yokuşu ne?" dedi. Lara "Evet ya ben de orada takıldım." dedi.

Demir hemen tabletten araştırmaya başladı. Sera yokuşuyla ilgili web de çok şey çıktı. Sera yokuşu İfritler ve cinler aleminin boyutuymuş. Oraya giden insan sayısı belli değilmiş.

Burkay "Hangi salak cinler alemine gitmek ister ki." dedi ve haklıydı.

Derin "Yok bu kitap gerçek. Ben küçükken teyzemin de vardı böyle büyü kitapları hep okurdum fakat bunlar daha ağır ve sanki iyilik için yapılan büyülere benziyor." dedi.
Demir;
"Evet şimdi ne yapıyoruz gençler. Yarın herkes ne araştırıp bir şey bulursa, Mesaj grubuna yazsın. " dedi.

Herkes dağıldıktan sonra Demir'le ben de çıktık Selimlerden. Bu kadar fazla olay beni gerçekten panikleştiriyordu.

Demir'e beni bir kafeye götürmesini rica ettim. O da kabul etti çünkü hem eve gidesim yoktu, hem de biraz konuşmam ve hava almam gerekiyordu. Demir'le kafeye gittik. Birer içecek söyledik. Demir'e sıkıca sarıldım. Çünkü tüm olanlar yüzünden ilişkimizi yaşayamadık.
İçimden acaba Demir nasıl hissediyor, kardeşini kaybetti sonuçta. Yaşadıklarının kolay olmadığını biliyordum.
Demir bana her şeyin güzel olacağını söyleyip, benim içimi rahatlatıyordu.

Uzun sohbetlerden sonra kafeden ayrıldık. Demir beni eve bıraktı.
Eve çıkmak istemiyordum korkudan ama çıkmam gerekiyordu. Öyle böyle derken çıktım yukarı. Eve girdiğimde çok pis bir koku vardı, mutfağa gittim koku ordan gelmiyordu her taraf kadının temizlediği gibi duruyordu. Koku burnuma geldikçe midem bulanıyordu. Koridordan ilerledim koku galiba benim odamdan geliyordu. Odamın kapısını açtığımda çığlıklara boğuldum. Yatağımın üstünde bir ceset, yatağım kan içinde yerler kanlı bezlerle doluydu. Pis saçlar vardı iğrenç bir koku sarmıştı o korkuyla geri adım attım ama arkamda beni biri tuttu korkudan ağlamaya başladım. Yatağımın üstündeki ceset hareket etmeye başladı. Yeter! Bırak beni!! Kulağımda "Senin yüzünden senin yüzünden" diye sesler gelmeye başladı. Hala arkamdaki varlık beni tutuyordu. Kollarımı çok pis sıkıyordu. İçimden bildiğim duaları okudum. Okurken arkamdaki varlık elini çekmeye başladı. Elini tamamen çektikten sonra hızlı bir şekilde koşmaya başladım. Evden çıktım kendimi zor da olsa sahile attım. Hala elim ayağım titriyordu. Ağlamayı kesemiyordum. Hemen Demir'i aradım;
"Demir sahildeyim çabuk gel!"
"Kötü bir şey mi oldu Aden?"
"Ya Demir gel hızlı ol!!" diyerek kapattım.

Beş dakika sonra Demir koşarak yanıma geldi.
"Ne oldu Aden iyi misin?" dedi.
Her şeyi ağlayarak anlattım. Demir göz yaşlarımı sildi. Ben hala sakinleşemedim. Demir'e
"Kardeşin benden ne istiyor?" dedim
Demir "Ben de bilmiyorum" dedi.
Neden sadece ikimize oluyor diye yakındı.
Demir "Kalk size gidiyoruz" diyince ben reddettim polisi arayalım öyle gidelim dedim. Demir saçmalama diyip elimi tutarak zorla bizim eve gittik. Ben kapıda duracağımı söyledim. Kapıyı açtım Demir içeri gidip, bana odamın nerede olduğunu sordu. Ben de "Koridorun sonunda solda" dedim. Demir gitti ben de kapıda kendimi yiyordum. Beş dakika sonra Demir geldi;
"Aden hiçbir şey yok odada normal duruyor. " dedi.
"NE! Nasıl olur çekil şurdan bir..." dedim.

İçeri girdim, gerçekten o iğrenç koku falan yoktu. Odama gittiğimde hiçbir şey yoktu. Her yer derli topluydu. Demir benim deli olduğumu sanacaktı.
"Demir yemin ederim anlattıklarımın hepsi doğru!" dedim.
"Biliyorum Aden inanıyorum sana." dedi.

Demir öyle diyip geçiştirse bile beni pek tatmin etmedi. Moralim çok bozulmuştu. Bu yaşadıklarım gerçek miydi? Yoksa değil miydi ? Artık gerçek Dünyada değil miyim diye düşünüyordum. Kafayı yememek için de düzgün bir şekilde düşünmeye çalışıyordum.
Demir "Hadi gidelim seni burada yanlız bırakamam en azından baban gelene kadar sakinleş" dedi.
Kabul ettim ve aşağı indik İkimiz de korkmuştuk. Sahile karşı bakan banklardan birine oturduk bir süre konuşmadık.
Babama olanları anlatmalı mıydım bilemiyordum.
"Peki ya Annem? Anneme söyleyemezdim olanları daha çok telaşa girip beni de sıkacağını biliyordum.
Arkadaşlarıma söylediğim için bin pişmanlık duyuyordum. Benim yüzümden onların da başı belaya girebilirdi. Buraya geldiğimde hayatımın bambaşka olacağını düşünüyordum gerçekten de bambaşka bir hayatım olmuştu...

BenimSevgilimCin #YeniMarvelKahramanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin