Okula başlamamın üzerinde 2 ay geçmişti ve ben kendime söz verdiğim üzere Ares'ten uzak duruyordum.
Onunla tesadüfi bakışmalar haricinde hiç temasımız olmamıştı. Zaman içerisinde haklılığımı destekleyen bir dolu olay gözlemlemiştim.O seyirci önünde kazanmayı sevenlerdendi.Özellikle kızlarla olanları...
Gerizekalı!
Elinde dövizlerle gezen bir kadın hakları savunucusu ya da feminist değildim ama onun özellikle kızlara yaptığı şeyler hiç hoşuma gitmiyordu. Daha doğrusu insanları manipüle etmesi ve sözde Tanrıyı oynayarak kendi küçük oyun bahçesini yaratması bana bir liseli için bile fazla kibirli geliyordu.
Neden bu kadar umurunda ki?
Her ne kadar benim için sinir bozucu ,gelişmiş bir ergenden fazlası olmasa da onunla ortak yönümüz çoktu.Sürekli taşınmanın verdiği özgürlük hissiyle ben de fazlasıyla bağımsız biriydim.
Bir de Arese laf ediyorsun.Kibre bak!
Ailem bu yönümü destekleyen kendinden emin insanlardı. İnşaat mühendisi babamın ve edebiyat öğretmenin annem bana hayatı oyunlar ve birebir yaşantılarla tecrübe ettirmeleri, beni hayatı ciddiye almadan yönetmeyi bilen çetin ceviz bir ergene dönüştürmüştü.
Yaşıtlarımın aksine görünüşümle ilgili kaygılarım yoktu. Annemden aldığım bal rengi dalgalı saçlarım, aynı renkte çekik gözlerim vardı.Birazı genetik hediyesi birazı ise 5 yaşımdan beri tenis oynadığım için ince uzun kol ve bacaklarımla, ortalama bir ergenden daha güzeldim.
Bunu başkası söylese daha sevimli olmaz mı?
Dilersem elde edemeyeceğim kimse yoktu,biliyorum.
Emin misin?
Buna rağmen şimdiye kadar Ares'in yaptığı küçük oyunlara hiç girişmemiştim.Zaten lise sondaydım ve çok kısa bir süre sonra start alacak üniversite yarışı için başımı kaşıyacak zamanım olmayacaktı.O süreyi Ares'in saçma sapan hareketlerini görmezden gelmeye çalışarak geçirecektim.
Yarıyıl tatiline çok az zaman kalmıştı ve son günler, son sınavların yoğunluğu ve ödev teslimleri ile geçiyordu.Bu arada Enes hala okula gelmiyordu. Bacağındaki çatlağın ciddi olduğunu ve alçıya alındığını sıra arkadaşımdan öğrenmiştim.
Durumun sorumlusu Ares olanları unutmuş, kendine yeni bir oyuncak bulmuştu bile. Ne zaman sıkılıp köşeye atacağını bilmediğim bu yeni kız bir alt sınıftaydı. Çok güzeldi. Bir erkeği kendine aşık edebilecek her şeye sahipti.
Kıskandın mı?
Göçmen atalarından aldığını tahmin ettiğim açık mavi gözleri, başak sarısı saçları ile masal kitaplarından fırlamış gibi görünüyordu. Ares'le konuşurken mahcupça gülümsüyor uzun kirpiklerinin arasından derin derin bakıyordu.
Çok savunmasız görünüyordu. Aşıktı. Muhtemelen uzun süreden beri...Gözlerinden bunu anlayabiliyordu insan. Nedense onun için üzüldüm ve bu kez hikayenin başka türlü bitmesini umdum.
Ne kadar iyisin.Gözlerim yaşardı.
Tuhaf bir şekilde Ares'in dersleri kötü değildi. Oysa onu, bir kez bile elinde kitapla görmemiştim. Derste not tutmuyordu ve sınav öncesi sağa sola koşup not istemiyordu.
Kare as not istemez .Not ona gelir.
Gerçi herhangi bir şey istediğinde sınıfta onu reddedecek kimse olmazdı ama yine de derslere bu kadar ilgisizken hiç bir dersten çuvallamaması, ondan hoşlanmamam için bana bir sebep daha veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERi(Kitap Oldu)
JugendliteraturSAVAŞ TANRISIYLA OYUN OYNAYAN KÜÇÜK KIZIN HİKAYESİ...(romantizm) *6 Kasım 2016 1 milyon okunma sayisi! İntikam isteyen iki kişilik bir mezar kazsın.(Konfiçyüs) Geriye dönüp hatırladığım ilk şeyi sorsalar oyun derdim. Kimi zaman t...