20-BİZ GİDERİZ ORMANA

21.2K 2.4K 122
                                    

Baltalar elimizde

Uzun ip belimizde

Biz gideriz ormana hey!

Ormana..

"Keser misin şunu?" dedim Ares'e. Motor bozulduğundan beri onun rehberliğinde yürüyorduk ormanda. Ben ne kadar endişeli isem o da, aksine o kadar rahattı. Öyle ki en son ilkokulda duyup o zaman bile sinir bozucu bulduğum o saçma sapan şarkıyı söylüyordu keyifle.

Baltalar elimizde

Uzun ip belimizde

Biz gideriz ormana, hey !

Ormana.

"Ciddiyim, beni geriyor."

Motor bozulduğunda bir yakını hastalanmış gibi buruşan yüzünü ve devrik gözlerini görmesem sırf bu saçma macera için motoru onun bozduğunu düşünebilirdim. Ama oradaydım ve bu deli serserinin isim bile verdiği <Hızır> makina çalışmayınca gözlerinde beliren acı ve hayal kırıklığına şahit olmuştum.

İnsan her zaman ormanda kaybolmuyor. İlk panik geçince otostop yapıp tek tük geçen bir kaç otomobili durdurmaya çalıştık. Ne var ki, Ares, benim deli serserim normal zamanlarda bile çok tekin görünmüyordu. Şimdi ise arkasına ormanın sisli ağaçlarını ve uzaktan bakınca normalden daha masum görünen beni alınca, arabadakilerin arkalarına bakmadan gaza basmaları şaşırılacak bir durum değildi. Ares yavaşlayıp bizi umutlandıran, sonra da hızla gaza basıp gözden kaybolan arabaların ardından küfürler savurdu.

Annen duymalıydı küfürleri.

Bir süre dağınık saçlarını daha da karıştıran Ares bana dönüp ,

"Üzgünüm Sera, sanırım bir benzinlik ya da ona benzer bir şey bulana kadar yürümeliyiz." dedi.

Önerisi mantıklıydı. Burada durup beklemek bize bir fayda sağlamayacaktı.

"Peki." demiştim. "Yürüyelim."

Öncelikli işimiz buradan geçen arabaların fark edip, durup bozuk motorumuzu çalmamaları için onu gizlemekti.

Çok saçma, arabalar sizi almazken bozuk motoru ne yapsın?

İç ses çoğunlukla olduğu gibi haklıydı ama Ares, kıymetli Hızır'ını saklamadan buradan ayrılmayacağını söylüyordu. Annesine dilediği oyuncağı aldırmadan mağazadan çıkmayı istemeyen küçük bir oğlan çocuğu gibi inadı tutmuştu. Onu daha önce de böyle ısrarcı davranırken görmüştüm. Muro'nun dersinde ona anagram yazdığım kağıt yakalanınca, okulun ömür törpüsü hocasına vermemek için direnmişti .

Söylediğini yapmadan buradan ayrılamayacağımı fark edince ona yardım ettim. Motoru yolun görüş açısında olmayan geniş bir kestane ağacının arkasına sürükledik. Birlikte etraftan topladığımız ağaç dalları ve yapraklarla motoru kamufle ettik. Topladığım her dal parçasında yaptığımızın aptalca olduğunu bilsem de bana başka seçenek bırakmayan sevgilime yardım ettim.

Saklama işi bitince bir süre yoldan yürüyüp bir arabanın bizi alması için umudumuzu koruduk. Ormanda yürüyen genç bir kız ve erkek insanlarda ne tür bir güvensizlik oluşturdu bilmiyorum ama giderek abarttığımız el işaretlerimiz bile kimseyi durmaya ikna edemedi.

Ares Hızır'ı sakladığından beri yine kendisi gibi olmuştu. Hiç bir şey moralini bozamaz gibiydi. Bana yaklaşık 12 km kadar sonra kısa aralıklarla köyler olduğunu, endişe etmememi söyledi.

Ne kadar yürüdük bilmiyordum ama açlıktan halsiz düşmeye başlamıştım. Ares sürekli bir şeyler anlatarak beni güldürüyor, içinde bulunduğumuz durumun vehametini farketmememi sağlıyordu. Zoraki bir yürüyüş değil de parkta atılan keyifli turlar gibiydi yolculuğumuz.

SERSERi(Kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin