6-ANAGRAM

31.8K 3.5K 414
                                    

    Aşk Bulutların Üzerinde isimli hikayeme davetlisiniz.Bunu sevdiyseniz ona bayılacaksınız , garanti👍🏻🌸☺️☺️☺️

Kıskaç gibi elleriyle , kızın ellerini tutmuş başının üzerinde birleştirmişti.

Vücudu ile kızı tahtaya bastırmıştı ve içeri girdiğimi bile anlamayacak kadar yoğun bir tutkuyla öpüşüyorlardı.

Ağır çekimde gibiydim. O an dönüp gitmem gerekirken bacaklarıma söz geçiremeyip sadece dikildim.

    Orada ne kadar beklediğimi bilmiyorum ama bir süre sonra kız beni fark etti ve Ares'in dudaklarından kurtulup onu birinin geldiğine dair uyarıp durdurmaya çalışınca, Ares içeride yalnız olmadıklarını anlayıp başını benden tarafa çevirdi.

    Ellerini açıp kızı serbest bırakırken ben de kendime geldim ve yanlış bir şey yapmışım gibi başımı yere indirip çantama doğru yürüdüm.

   Giderken suçlu gibi hissederek " Afedersiniz, pardon..." gibi bir sürü cümle mırıldandım.

Gelmesem daha ne kadar ileri gidecektiniz?

Kız,"Sen kapı çalmayı bilmez misin?'' diye söylendiğinde aklıma cevap olarak söyleyebileceğim hiç bir şey gelmedi.

    Ölümcül bakışlarının hedefi bendim.Ağzını açıp yeniden saldırmaya hazırlanıyordu ki Ares eğilip kulağına yavaşça bir şeyler söyledi.

Eğitimini tamamlanmış uslu bir köpek gibi ona söylenen şeye itaat etti ve sınıftan çıkarken

''Bekliyorum,gecikme lütfen.'' diyerek biraz önce gördüğüm manzaranın devam edeceğini ima etti.Kapıyı ardından kapatmadan son bir kez  bana, avını elinden alınmış vahşi bir hayvan gibi tiksintiyle baktı.

Zehir saçan bakışları görmezden gelip , panik halinde çantamı karıştırıp cüzdanımı aramaya koyuldum.

Lanet cüzdan ,hangi deliktesin?

    Beceriksizce çantamın her gözüne tek tek bakarken 'Acaba almamış olabilir miyim?' diye düşündüm. Umudumu kesiyordum ki başımın üzerinde onun gölgesini hissettim.

Sakin ol!

''Selam.'',dedi arsızca. Sesi kendimde de olmasını istediğim gibi sakin geliyordu. Az önce basılan birinin sesi gibi değil.

'Selam.' diye cevapladım, sesimin çatallı çıkmadığını umarak.

' ' Demin için özür dilerim, seni biraz korkuttum sanırım. Gizem'in de dediği gibi kapıyı çalmalıydın ama.''

Kızın adı Gizem di demek. Ne fark ederse!

      Özür dilemesi samimi değildi. Ayrıca ders vakti olmadığına göre kapı çalmam da gerekmiyordu. Öfkemi gizleme gereği duymadan başımı kaldırıp çıkıştım.

' ' Korkmadım.''dedim.''Ayrıca pardon ama kız arkadaşınla öpüşmek istiyorsan kendine sınıftan daha mahrem bir yer bulmalısın.

Böylece insanlar senin ne yaptığını görmek zorunda kalmaz. Üstelik sınıfa aniden giren benden başka biri de olabilirdi! ''

Ani çıkışım ve muhtemelen abartılı tepkim onu ilk an şaşırtsa da çabuk toparlandı.

''Sakin ol,sadece espriydi.''

''Seni basan ben olduğum için şanslısın, kimseye anlatmam merak etme.'' dedim.

''Anlatmayacağını biliyorum fakat; basılmak kelimesi biraz ağır olmadı mı? Sadece masum bir öpücüktü.''dedi,artık eğlendiriyor gibiydi.

Masum mu!Dil gördüğüme yemin edebilirim. 

''Burada durup senin öpücüğünü tartışacak değilim ,diye tersledim.''Bir daha ki sefer seni  kim basarsa ona anlatırsın masumiyetini.

Nasıl bu kadar güzel kokar?

''Peki .''dedi meydan okurcasına ,''Beni basan kim olsun isterdin?  Dirseğini sırama yasladı.Nefesini  yüzümde hissedebiliyordum.

Gerçek bir soru değildi aslında ama cevap vermek için ağzımı açana kadar bunu fark etmemiştim.

Neyin var Sera,senle oynuyor.

İlk aklıma gelen ismi söyledim 'Murtaza Hoca!''

İsim dudaklarımdan döküldüğü an pişman oldum.Yüzündeki muzip ifade yerini gerçek bir kahkahaya bıraktı.

'' Murtaza Hoca mı?Onlarca isim arasından aklına ilk gelen bu mu?''derken hala gülüyordu.

' ' Haklısın,sanırım onun nasihatlarını dinlemek müdüre yakalanmamdan kötü olurdu.''

Dalga geçiyor!

      Söylediği şey kabul etmek istemesem de komikti,ayrıca o kadar güzel gülüyordu ki,bir an konunun kaynağını ve kızgınlığımı unutup ona katıldım.İkimiz de katılarak gülüyorduk.

Kes şunu.

     İç sesimin uyarısıyla toparlandım. Ben ne yapıyordum böyle?Aylardır bilerek uzak durduğum bu çocukla ne ara bu kadar yakınlaşıp kahkaha atmaya başlamıştık.

Boğazımı temizleyip  ''Benim artık çıkmam gerek.'' dedim ve yüzümün çok kızarmamış olmasını umarak çantama odaklanıp cüzdanı bulmak için son bir kere daha çantamı gözden geçirdim.

     Bu kez ellerim bana ihanet etmedi. Küçük gözün kenarına yaslanmış pembe cüzdanı bulup, fermuarı kapattım ve masamın üzerine oturmuş beni izleyen Ares'e, Hoşçakal ,diyerek yürüdüm.

Delici bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum. Tam kapıdan çıkıyordum ki ...

'Bir dakika.'diyerek bana doğru geldi.

Acelem olduğunu belirtir bir sesle,

''Evet?'' dedim.

''Seninle tanışmadık henüz. Aslında benim kabalığım,sınıfa sonradan gelen sendin.''derken gerçekten mahcup görünüyordu.

' 'Tanışmak için 3 ay bekler misin hep? Ayrıca gereksiz bir hareket olacak isimlerimizi biliyoruz nihayetinde.

''Evet ama ben seramonileri severim .''diyerek elini uzattı.

''Ben Ares. ''

    Şaka yapmıyordu.Bir kaç saniye duraksadım sonra hem çok geç kaldığım hem de uzatılan eli havada bırakacak kadar kaba olmadığım için elini tutup,

''Ben de Sera.' dedim.

   Acelem umurunda değil gibiydi.Usul usul ona uzattığım elimi sallarken,

'Biliyorum.'' dedi,''İsimlerimiz anagram.''

   Yutkundum ve kalbimin maraton koşusunun son çemberindeki idmansız sporcu gibi atmasına şaşırarak oradan uzaklaştım.

Aman,Tanrım o da neydi öyle?

'Bilmiyorum iç ses.' dedim kendi kendime.Buradan hemen gitmeliyim.'

SERSERi(Kitap Oldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin