Sevgili Okuyucu,bölüm Sera ve annesi üzerine yazıldı.Hikayemin gerçekle bağlantısını yitirmemesi adına ara ara aile ya da arkadaş bölümleri yazacağım.Tabi Ares her daim bir yerinde hatırlatacak kendini.Umarım seversiniz bölümü.Sevgiler...
Başımı soğuk cama yaslayıp otobüsün beni Ares'le gezindiğim harikalar diyarından alıp gri dünyama geri götürmesini bekledim. Üst üste yaşanan aksilikler bize, ikimizin de beklemediği kadar güzel bir gün ve gece yaşatmıştı. Her anlamda unutulmaz bu anların her biri, çiviyle taşa kazınmış anıtlar gibi ruhuma işlenmişti.
Dolambaçlı orman yollardan İstanbul otoyoluna ilerlerken aklımda Ares vardı. Otoyol, şehir içi trafiğine gemi çekilmiş at gibi duraksayarak bağlandığında yine Ares'i düşünüyordum. Otobüs beni son durağa kadar getirdiğinde ise Ares'in gülümseyişini anımsayıp gülümsüyordum.
Beni eve götürecek son araca bindiğimdeyse nihayet bir parça panikledim. Annem! Ona ne diyeceğim?
Bilmiyorum ama Cezadan Kaçış Yok biliyorsun.
Küçükken izlediğim bir film vardı, adını hatırlamadığım. Yalan makinesını kandırıp federalleri atlatmayı başaran bir psikopatın hikayesiydi.
Dava psikopatın beraat etmesiyle kapanmıştı ama onun suçlu olduğuna kesin inanan, inatçı bir dedektif her şeyini kaybetme pahasına psikopatın izini bulup, ona bunu nasıl yaptığını sormuştu. Dedektifin, bu sorunun cevabı için kaybettikleri psikopatı etkilemiş olmalıydı ki ; cevap verdi.
"Hep doğruyu söyledim. Makine o yüzden hiç ötmedi."
Dedektif yıllardır cevabını aradığı soruya verilen yanıta, basitliği yüzünden inanmadı ama psikopat doğru söylüyordu.
"Tek yaptığım gerçekleri suçlanmayacağım kelimeler seçerek sunmamdı."
Kendine örnek aldığın kişi seçimin beni gururla doldurdu Sera.
Daha iyi bir fikrin var mı iç ses?
Gerçeği yalın bir dille anlat. Saptırma ya da süsleme.
Hmm, gerçekten harikaymış. Anlatayım ve ömrümün sonuna kadar ceza alayım.
Ares'e göre, ben de şiddet meyilli bir psikopattım. Pek ala doğru kelimelerle gerçeği gizleyebilirdim filmdeki gibi. Bulduğum dahiyane çözümün ayrıntılarını hesap ederken zaman nasıl geçti anlamamış ve eve gelmiştim. Apartmanın önünde durup derin bir nefes aldım.
Kaçış yok.
İç sese bir süre konuşmamasını söyleyip merdivenlerden çıktım. Dairemizin bulunduğu kata geldiğimde annem kapı açık beni bekliyordu.
Ups, sanırım seni pencerede beklerken gördü.
İşe yaramasını umarak en sevimli halimle gülümsedim ve etkisini artırması için gözlerimi kırpıştırdım.
"Merhaba anne, seni özledim."
Seni özledim mi? Tam bir zavallsın.
İç ses muhtemelen k.çnı yırtarcasına gülerken annemin yüzü aşırı botoksa maruz kalmış gibi ruhsuz ve mimiksizdi.
Kapıyı ardımdan kapatıp "Hazır olduğunda salonda bekliyorum",dedi.
Sı.tık Sera.
Madem cezamı hemen söylemeyerek beni gergin bir bekleyişle bırakacaktı ben de süreyi uzatarak tepki vereceğim o halde. Ağır ağır, tatilden dönen yazlıkçılar gibi sallanarak odama gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERi(Kitap Oldu)
Teen FictionSAVAŞ TANRISIYLA OYUN OYNAYAN KÜÇÜK KIZIN HİKAYESİ...(romantizm) *6 Kasım 2016 1 milyon okunma sayisi! İntikam isteyen iki kişilik bir mezar kazsın.(Konfiçyüs) Geriye dönüp hatırladığım ilk şeyi sorsalar oyun derdim. Kimi zaman t...