İyi okumalar, yorum yapın lütfen :)
Ilık bir duştan daha iyi bir şey olabilir miydi?
Bornozuna biraz daha sarınıp kendini üstü beyaz çarşaf kaplı yatağına attığında bir yandan da sızlanıyordu Davis.
Sabahın bu saatinde üsse dönmeleri gerekirken uykusu aldığı duşa rağmen onu ele geçireceğe benziyordu. Başını iki yana sallayıp üzerine evindeki görev kıyafetlerini geçirdiğinde aynadan çökük görünen yüzüne kısa bir bakış attı. Tae'yi üsse bırakıp istifa mı etseydi acaba?
Bu düşüncesine bir süre gülümseyip son bir haftayı kafasında tarttı hızla.
Bildiklerini aşılaması gereken bir çaylağa sahipti, kendinden bir yaş büyük olsa da içinde bir çocuğun ruhunu barındırdığını düşünüyordu. Yeni sistem sonucu kendisine bir çaylak verilmeseydi ilk günden eğitmenliği bırakmış bile olabilirdi. İtiraf etmek istemese de ona verilen sorumluluk maymun iştahını köreltmişti."Gab!"
Alt kattan gelen bağırma ile göz devirip silah kabzasını beline bağlamaya başladı.
Çaylağının geç kaldık zırvalıklarını çekmek istemiyordu. Kulağına dolan kırılma sesleri olduğu yerde birkaç saniye durmasına sebep olsa da toparlanıp hızla odasından çıkarak alt kata inmeye başlamıştı."Tae! Evdeki eşyalara zarar verebileceğini düşündüren-"
Görüş açısına giren maskeli adamlar ve yere zorla oturtulan Tae ile merdivenin son basamağında durmak zorunda kalıp kafasını toplamaya çalıştı. Ne oluyordu?
Alex Tae'nin hemen yanında iki adam tarafından tutuluyordu, ağzına geçirilen demir ağızlığı gördüğünde dikkatini konuşan adam çekti."Keyif duşun bittiğine göre seni de şöyle alalım."
Silahlarını kendisine doğrultmuş olan adamlara kısa bir bakış atıp başını yeniden Alex ve Tae'ye çevirdi Davis.
"Uykumdayken saldırdılar, özür dilerim."
Tae mahçupça konuştuğunda hâlâ kendine gelmemiş olduğunu yüzünden anlayabiliyordu çaylağının. Yerde yatan iki adam kendini biraz da olsa savunabildiğinin bir göstergesiydi en azından.
"Evimi basabilecek kadar cesur olmanıza şaşırdım, ne istiyorsunuz?"
Kendinden emin görünmeye çalışsa da uyandığından beri üzerinde hüküm süren halsizlik ona artık yorgunluktan kaynaklıymış gibi gelmiyordu. Adamların hiçbirinden ses çıkmaması sinirini tetiklerken ihtimalleri düşünmeye çalıştı. Üzerine silah doğrultan dört silahlıyı aynı anda alt etmesi imkansızdı.
Üniformasında bulunan çelik yeleğin farkında oldukları için en ufak saldırıda direkt kolundan ya da bacağından vururlardı ve o yaralanmak istemiyordu."Size ne istediğinizi sordum."
Üstlerine doğru bir adım attığı an atış yapmaya hazır hale getirdikleri silahlarının emniyet sesi doldurdu kulaklarını.
"Seni istiyoruz Gabriella Davis.
Yalnız yakalamayı umuyorduk ama yanımızda misafirin de gelecek gibi duruyor. Ya da onu burada temizleriz ha?"En yakınındaki acil durum düğmesini onlara belli etmeden bulduğunda oraya doğru yavaş bir adım attı. Yapmaya çalıştığı şeyi karşısındaki adamın nasıl anladığını bilmese de uyarı dolu sesi kulağını doldurduğunda olduğu yerde durmuştu.
"Şşh. Yerinde olsam bunu yapmadan önce iki kez düşünürdüm. Bak burada ne var?"
Adam elinde tuttuğu tasma ve bilekliği birkaç saniye görüş açısında sallayıp cebine geri koyduğunda sinirin vücudunu iyice ele geçirdiğini hissediyordu. Bu herifler de kimdi böyle? Ne istiyorlardı? Daha da önemlisi evindeki koruma sistemi ve acil durum düğmelerine kadar nasıl haberdar olabiliyorlardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Oyun
Action"Zavallı insanlar ölmeyi, güçlü olanlarsa yaşamayı seçerek intihar ederler Davis. Küçük intikam oyunumun sonunda senin hangisini tercih edeceğini merak ediyorum." - "Ruhunun ölümüne sebep olacak adamken bedenini tedavi etmem garip, değil mi? Seni öl...