İyi okumalar...
"Benimle gel."
Davis Jeon'un yüzüne ne ara yeni bir maske geçirdiğini bilmese de onun bu kadar temkinli hareket ediyor oluşu canını sıkmıştı.
Yüzüne nefretle bakarken arkasını dönüp gitmesi üzerine Kai kendisine hafifçe baş selamı verip odadan çıktığında gözlerinin yavaşça kapanışına engel olmadan yatakta sırt üstü sürünüp kendini uykunun kollarına teslim etti. Biraz sonra Jeon'un peşinden gidip onunla bahçeye çıkan Jong in, omzundan itildiğini hissedip hazırlıksız yakalanarak çakıl taşlarının üstünde bulmuştu kendini."Ne yapıyorsun?!"
Duyduğu cümle üzerine sinirle soluyup ayağa kalktığında Jeon'un ellerini saçlarından geçirdiğini görüp sakin kalmak adına derin bir nefes almıştı. Karşısındaki sinirinden bir şey kaybetmeden bağırmaya devam ettiğinde ise tepki vermeden yalnızca dinlemeyi tercih etti.
"Sikeyim! Kızın psikolojisinin biraz da olsa bozulması için midem bulana bulana o iğrenç dudaklarını öptüm ben. Onu arkamda şoka girmiş halde bırakıp odadan çıkıyorum, yeniden geldiğimde arkadaşımın onu teselli edip düzeltmiş olduğunu görüyorum! Kafayı mı yedin sen? O bizim düşmanımız Kai!"
Jeon'un bağırışı karşısında şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş halde donup kalmışken beyninde onun kızı öptüğü gerçeği yankılanmıştı Jong in'in.
"Asıl sen kafayı mı yedin? Kızı öpmek ne demek amına koyayım? Demek o yüzden kusup dudaklarını koparırcasına yıkıyordu."
Sona doğru sesi kısılmıştı.
Jeon karşısındakinin kurduğu cümleyi zar zor seçtiğinde hah'ladı alayla. Neyse ki gidip dakikalarca kusan yalnızca kendisi değildi."Her şeyi geçtim kollarını çözmek ne demek oluyor? Şu an ayaklarını çözmeye çalıştığını biliyorsun değil mi?"
Az önceye göre daha sakindi şimdi.
Jong in arkasına kısa bir bakış atıp ellerini çocukluk arkadaşının omuzlarına koydu ve hafifçe gülümsedi."Kıza boşuna sandviç vermiyorum. İçine sakinleştirici enjekte ettim. Bir şey yapmamış olsam bile ayaklarına ulaşması için vücudunu bükmesi gerekecekti, bu acıyı göze alabileceğini sanmıyorum. Şimdi bana şunu söyle, kızın dudaklarını gerçekten neden öptün?"
Sonunda yüzüne ve ses tonuna muzur bir ifade yansıtmayı ihmal etmemişti.
"Kendine olan güveni kırılsın diye."
Şaşkınca kaşlarını kaldırıp karşısında yüzünü buruşturmuş olan arkadaşını süzdü bir süre Kai.
"Bir öpücükle mi kırılacak yıllarca psikolojik eğitimler de almış olan ajanın güveni?"
Derin bir nefes saldı soğuk havada dışarıya Jeon. Nefesi beyaz buhara dönüp havada bir saniye sonra yok olurken yeniden konuşmak adına dudaklarını aralamıştı.
"Erkeklerle bir çeşit sorunu var. Bu yaşına kadar hiçbir erkekle yatmadığına bile bahse girerim. Temas korkusu olduğunu düşündüm. Sanırım haklı da çıktım."
Artık sakinleşmiş oluşu midesinin bulanıyor oluşuna engel değildi. Daha önce birlikte olduğu kadınların hiçbirini öpmemişti.
"İyi de sen öpüşmekten nefret edersin..."
Jong in düşüncesini onaylarcasına merakla konuştuğunda göz devirip midesini işaret etti Jeon.
"O da aynı fikirde. Bu yüzden dakikalarca içindekileri önüme sundu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Oyun
Action"Zavallı insanlar ölmeyi, güçlü olanlarsa yaşamayı seçerek intihar ederler Davis. Küçük intikam oyunumun sonunda senin hangisini tercih edeceğini merak ediyorum." - "Ruhunun ölümüne sebep olacak adamken bedenini tedavi etmem garip, değil mi? Seni öl...