៛ 11 ៛ iyi olan kazansın

412 43 4
                                    

       Multimedya ; Katherina Swan

Hafif çalan müziği dinleyerek bardağımda ki suyu yudumluyordum. Böyle bir geceyi berbat etmemek için su içmeyi tercih etmiştim. Içince kendinden geçenlerden olmasamda ağzıma geleni söyleyen biriydim. İçip de oyunu batırmam riskli olurdu.

Dans olayından sonra Brandan'ı daha görmedim. Zaten bakışlarından kaçmak için dansı yarıda bırakmıştık. Etrafa göz gezdirdim. Sonuç gene aynı görememiştim.

İnsanların arasından geçen bir adam dikkatimi çekmişti. Siyah takım elbisenin içinde genç ve şık duran adam plartforma doğru yürüdü. Salonda ki bütün sesler kesildi ve gözler ona döndü.

Yüzüne baktığımda biran tanıdık geldi. Sanki daha önce görmüş gibiydim. Aklımı kurcalayıp bulmaya çalışsam da en sonunda dağınık bir zihin bırakıp konuşmasına kulak kesildim.

"Selam millet! Hepiniz partiye hoşgeldiniz." dedi. Mimikleri ile ilgili çeken bu adam ingiliz aksanıyla herkesin ilgisini çekmiş ve büyük bir alkış tufanı oluşturmuştu.

Ellerini kaldırarak durmalarını sağladı. "Bu gece doğum gününden çok parti havası hatta parti havasından çok eski zamanlardan beri adetimiz haline gelen maskeli balo ile hepimizi bir araya getirmek istedim." dedi gülerek. Bu sözleriyle salondaki herkes gülmeye başladı. Konuşmasını iyi bilen birine benziyordu.

"Tabi sizde bu fırsatı kaçırmayıp buraya geldiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum ama....ama teşekkürün en büyüğü yoğun iş temposuna rağmen, işini bırakıp gelen arkadaşım Brandan Evans'a."dedi.

Bakışlarını takip ettiğimde Brandan'ı gördüm. Arkadaşının iltifatı ile hafifçe gülümsemişti. Yanındaki kızın kulağına bir şeyler demesiyle gülümsemesi genişledi. Başını bana çevirmesiyle göz göze geldik. Hemen bakışlarımı önümdeki bardağa diktim ve suyumu içtim. Yeterli gelmeyince Josh'ın önündeki içkiye uzanıp kafama diktim.

Boğazımda ki acıyı gidermek için yutkundum. Sıvı o kadar acıydı ki yüzümü buruşturdum. "Bu ne böyle! Tadı limona benziyor." dedjm elimin tersiyle ağzımı silerken.

"Bu viski en eskilerden. Sana ağır gelir zaten. Neden içtin?" dedi Josh bana bakarak.

"Neyse. Ben biraz hava almak için balkona çıkıyorum. Bu maskeden çok bunaldım."

"Benim gelmemi ister misin?"

Derin bir nefes verip "Yalnız kalmaya ihtiyacım var." dedim.

"Peki. Dikkatli ol."

Başımı sallayıp balkona doğru ilerledim. Trabzanlara tutundum ve başımı yukarı kaldırdım. Gökyüzündeki yıldızlar içimdeki karanlığı aydınlatmak için sanki bütün ışıklarını yakmıştı.

İçimdeki karanlık ve sıkıntının güneşin aydınlatması bile imkansızdı ki yıldızların da pek başarılı olduğu söylenemezdi. Göreve başladığımdan beri içimde farklı duygular yeşermeye başladı. Ve bu duyguların beni tüketeceğini hissediyordum.

Brandan gibi yüzlerce kişiyi kandırdım, hırsızlık yaptım. Ama ondaki birşey beni mıknatıs gibi kendine çekmeyi başarıyordu. Neydi beni etkileyen bu kadar kısa sürede? Hareketleri mi? Hiç sanmıyorum. Bakışları mı? Duruma göre değişir. Kokusu mu? Hmm belki de.

Trabzanları ellerimle sıktım. Derin nefesler almaya başladım. Ya bu işe bir son vermeliydim yada....

"Buranın manzarasına bayılıyorum." Yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı çevirdim. Kızıl saçlı kız yanımda durmuş karşımda ki manzarayı izliyordu.

Bu Ben Değilim (bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin