៛ 28 ៛ Normalde?

497 35 5
                                    

    Keyifli okumalar canlar! :)

    Keyifli okumalar canlar! :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    

     Uçaktan indiğimizde, pistin sonuna doğru bizi bekleyen araba vardı. Yanımızda ki korumalardan biri Brandan'ın çantasını taşırken, bende elimde ki takım elbiseyle yanında usulca ilerliyordum.

     Arabaya yaklaştığımız da Brandan'ın kapısını açarak oturmasını bekledim. Arka koltuğa yerleştikten sonra kapısını kapatıp, bagajın kapağını açan korumanın yanına gittim. Valizi yerleştirip takım elbiseyi de yanına koyduktan sonra kapağı kapattık ve arabaya binmek için ön koltuğun kapısını açtım. Yanımda ki şoförün arabayı çalıştırmasıyla pistten uzaklaştık.

     Uçakta ki son konuşmamız da Brandan, beni yemekli toplantı da yanında götürmek istediğini söylemişti. Hala Paris'te olduğuma inanamazken dediklerini düşünemiyordum. Garipsesem de başka şansım olmadığı için kabul etmiştim.

     Ben onun korumasıydım. Daha da önemlisi çalışanlarından bir farkım yoktu. Kaçmak gibi bir imkanım da yoktu. Olsa da yapamazdım.

     Araba lüks otelin önünde durdu. Arabadan inip Brandan'ın kapısını açtım. Bana kısa bir bakış atarak arabadan indi ve merdivenlerden çıkmaya başladı. Sıkıntıyla kapıyı kapattım.

     Dalgın bir halde bagajı açıp Brandan'ın takım elbisesini ve küçük valizini alıp kapağını kapattım. Bu eşyalar başıma bela olmuştu. Özellikle de takım elbise. Onu almak için başıma gelmeyen kalmamıştı bugün. Arka cebimde ki kağıdın ağırlığı kendini belli ettiğinde en azından karlı çıktığımı düşündüm.

     Korumalarla birlikte merdivenlerden çıkıp açılan kapıdan içeri girdik. İçeri girdiğimizde büyük tamamı kırmızı renkte olan bir hol karşıladı bizi. Otelde ki herşey en ince ayrıntısına kadar özenle seçilmiş ve yerleştirilmişti. Başımı kaldırıp avizeye baktığımda ipten bağlamalı, renkli taşlardan oluştuğunu gördüm. Oldukça şık duruyordu.

     Brandan'ın yanına geldiğimiz de resepsiyonda ki kızla konuştuğunu gördüm. "İki kişilik." dedi keskin bir sesle. Rahat bir nefes verdim. Ayrı odalar. İkimiz için en uygun olandı.

    
      Korumalardan biri resepsiyonda ki kızın uzattığı anahtarı aldı. Brandan asansöre gitmeden önce göz kırptığı resepsiyonda ki kızıl saçlı kız bu harekete yanakları kızararak karşılık verdi.

     Asansöre yaklaştığımız da açılan kapıdan içeri girdik. Brandan ve ben hariç arkamızda iki koruma daha vardı. İçlerinden biri süit katın düğmesine bastı ve kapılar kapandı.

     Sessiz geçen kısa yolculuğun ardından kapılar açıldı. Asansörden çıktık ve holde ki gibi kırmızı rengin hakim olduğu koridorda yürümeye başladık.

     Brandan tam önümden gidiyordu. Bende arkasından ilerliyordum. Aramızda fazla mesafe yoktu. Durduğu anda alnım sırtına çarpabilirdi ki öyle de oldu. Alnımda hissettiğim ceketin soğukluğu ve sırt kaslarının sertliği ile afallayıp bir adım geri çekildim.

Bu Ben Değilim (bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin