11. Bölüm

9K 396 8
                                        

   Sabah uyandığımda Janice’in küçük bedenini, kendi bedenime sarmalanmış halde

buldum. İkimizde kollarımızı birbirimize dolamış halde aynı yastıkta yatıyorduk.

   Onu uyandırmamaya çalışarak hafifçe yan döndüm. Sasha gitmişti. İç çekip saate baktığımda öğleden sonraya geldiğini gördüm.

   Yavaşça yataktan kalktım ve kedi adımlarıyla dışarıya çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz rahat bir nefes alırken, yere çömelmiş olan Michael’i gördüm.

   “ Hey,” dedi ruhsuzca.

   “ Selam.”

   Yanına oturup elimi dizine koydum. “ O iyi, biliyorsun değil mi?” Bu sırada tam tepemizde başlayan tadilat gürültüsünden dolayı biraz bağırarak konuşuyordum.

   Michael başını salladı ama buna inandığından pek emin değildim. Bu çocuğun bu kadar büyük ve sevgi dolu bir yüreği olduğu için çoğu insan kendinden utanmalıydı. Tıpkı peşinizden hiç ayrılmayan sevimli, sadık bir köpek gibiydi. –Tamam, köpek benzetmesi pek iyi olmadı.- Zor anlarınız için hep yanı başınızdaydı.

   “ Neden yanında refakatçi olarak kalmıyorsun?” diye sordum. “ Benim işle ilgilenmem gerek ve Janice hala uyuyor. Uyandığında seni yanında görmek eminim hoşuna gidecektir.”

   Michael gözleri parlayarak başını salladı. Omzunu sıvazladım ve birlikte ayağa kalktık. Odaya girince ardından kapıyı kapattı. Bende rahat bir nefes alarak lobiye doğru ilerlemeye başladım. Ayağımda terlikler, kırışık gömleğim ve belimden aşağı kaymış olan kotum ile bu pek iyi bir fikir değildi. Üstelik saçlarım ve yüzümün de dağılmış olduğuna emindim ama umursamadan lobiye çıktım ve büyük bir karmaşanın ortasına düştüm.

   Herkes oradan oraya koşuşturuyordu. Sasha ile Oliver temizlik ile meşguldü. Grace ise yukarı bir şeyler taşıyan adamlara emirler yağdırıyordu. Logan tüm bu karmaşanın ortasında durmuş, ne olup bittiğini gözetliyordu. Üzerinde gömlek yerine koyu yeşil bir tişört vardı. Altınaysa rahat bir kot giymişti. Saçları her zamankinden daha düzenli görünüyordu. Bana arkası dönük olduğu için henüz fark etmemişti. Herkes işiyle o kadar meşguldü ki, bana dikkat etmiyordu. Bu anı Logan’ı izlemek için kullandım. Öğleden sonra güneşi saçlarını kızıl bir alev topuna benzetmişti. Teninin ışıltısıyla birleşince, ağzımın suları akmasın diye kendimi sıktım. Neden bu kadar kusursuzdu?

   Aniden arkasını döndü ve beni gördü. Ciddi ifadesi, dolgun dudaklarını olduğundan daha çekici gösteren bir şekilde yukarı kıvrıldı. Bu dudakların daha dün gece benim tenimde olduğunu kendime hatırlatmam bile terlememe yetmişti.

   “ Nasılsın?”

   “ İyi,” dedim biraz uyuşmuş bir tavırla. Kokusunu içime çekerken “ Hasta olan ben değilim,” dedim. Ah hayır, sana hastayım.

   “ Sasha dün gece geç saatlere kadar uyumadığınızı söyledi. Janice ile ilgilenmişsiniz.”

   “ Bunu mu söyledi?” dedim şüpheci görünmemeye çalışarak.

   “ Evet,” dedi Logan yüzünde biraz şaşkın bir ifadeyle. Sonra kaşlarını kaldırdı ve kurnaz bir ifadeyle bana baktı “ Yoksa başka bir şey daha mı var?”

   “ Elbette hayır,” dedim yalan söylemenin verdiği utancı üstümden atmaya çalışarak. Logan yalanımı anlamıştı ama bir şey demedi.

   Adamlara emir yağdıran Grace’in haline güldüm. “ Oteli tam anlamıyla ne zaman açmayı düşünüyoruz?”

   “ Bir hafta içinde. İşler umduğumdan iyi gidiyor.”

CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin