10. Bölüm

9.2K 428 6
                                        

Otele döndüğümüzde saat gece yarısına yaklaşıyordu. Kıkırdayarak içeri girdik ve bize göz kırpan Oliver’a selam verip yolumuza devam ettik. Elimde Logan ile olan polaroid fotoğraflarım ve ayaklarımın canına okumuş olan ayakkabılarımla odama doğru ilerledim. Logan arkamdan gelirken homurdanıyordu fakat onunda güldüğünü biliyordum.

“ Adamın bunu herkese yaptığına eminim…”

“ Ah, kes sesini,” dedim omzuna vururken, “ Onu havuza itmen gerekmezdi değil mi?”

“ Havuza itmedim,” dedi masum bir ifadeyle “ Sadece seni tutmak için biraz yana kaydım. Bu sırada da ufak bir talihsizlik yaşayarak adama çarptım.”

“ Onu ittin!” dedim kahkahayı patlatırken, “ Hem de basit bir nedenden dolayı. Adam sarhoştu!”

“ Adam ayıktı ve senin yanında ben varken, sana teklif edecek kadar da saygısızdı.”

“ Sadece ıslık çaldı.”

Logan iç çekti ve kollarını kavuşturarak duvara yaslandı “ Bunu seninle tartışmayacağım. Son sözümü söyledim.”

Yeniden bir kahkaha atarak odama girdim. Arkamdan Logan’da girdi ve bomba düşmüş gibi görünen yatağıma baktı. Ayakkabılarımı yere fırlatıp yatağın önüne oturdum.

“ Sanırım artık ayaklarım yok.”

Logan yanıma oturdu ve bacaklarımı kendine doğru çekti. Ayaklarımı inceleyerek “ Çok küçük ayakların var,” dedi.

“ 38’in o kadar da küçük olduğunu zannetmiyorum.”

“ Ben 42 numara giyiyorum.”

“ Çünkü sen çok…”

“ Ne?” dedi Logan tehditkâr bir tavırla. Bu sırada ayak parmaklarımın altını gıdıklıyordu.

“ Ben… Ah, Hahaha!” Şikâyet edecekken beni daha çok gıdıklamaya başladı. Kendimi geriye doğru çektim ve yatağın başlığına yaslandım fakat Logan yılmadan beni belimden yakaladı ve daha çok gıdıklamaya başladı. Ne yazık ki bebekliğimden beri oramdan çok gıdıklanırdım. Fiziksel olarak tek kusurum buydu.

“ Beni… Bırak!” diye bağırarak yastığı yüzüne bastırdım fakat Logan yastığı çekip aldı ve bütün ağırlığını üzerime bastırarak kaçmamı engelledi.

“ Pes ediyorum,” dedim nefes nefese. “ Ben astım hastasıyım,” diye yalan söyledim. “ Bunu yapmaman gerekir.”

Logan beni bıraktı fakat elleri hala belimdeydi ve ağırlığını çekmemişti.

Gözlerine baktığımda şaka yaptığımı söylemek üzereydim fakat derin bakışlarını her gördüğümde yaptığım gibi susup ona baktım. Şimdi gözleri daha çok yeşil ve gri gibiydi. Duygularına göre renk değiştiren gözlerini seviyordum. Tek sorun şu an hissettiği duyguyu bilmememdi.

Nefes almaktan korkarak hareketsizce bekledim. Bu seferde işleri berbat etmek istemiyordum fakat onu öpmeyi daha da fazla istiyordum. Kendimi gergin hissederek ona baktım. Ne yapacaktı?

“ Inna,” diye fısıldadı elleriyle yüzümü tutarken. Adımı bir dua, bir mabede karşı duyulan o huzur ve aşk gibi söyleyişini sadece ben hayal ediyordum. Yüzünün yüzüme daha çok yaklaştığını da ben hayal ediyordum. Hatta karnımdaki baskı bile hayaldi. Bu bir rüyaydı ve ben birazdan uyanacaktım.

Rüyanın bozulmasından korkarak ona baktım. Alnının alnıma değmesi, yüzüme vuran sıcak nefesi, belimden yukarıya çıkmaya cüret eden eller ve havadaki bütün bu elektrik o kadar yakıcıydı ki her an patlayabilirdim ve buda rüyayı bozmama sebep olurdu.

CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin