“ Babam ben doğduktan hemen sonra bir kazada öldü. Annem bunun için benimle pek fazla konuşmadı. Hayatımın hiçbir alanında yanımda değildi. Her sabah “ Belki bugün benimle konuşur,” der ve umutla yüzün bakardım ama o benim gözlerime bile bakmadı.
Sonunda umut etmemeyi öğrendim. Hayatta insanı düştüğü an kaldıracak bir tek kendisi vardır. Anneniz yanınızdaysa ne mutlu size. Ben kendi pisliğimi kendim temizledim. Hala da öyle yapıyorum. Kalbiniz sizi yarı yolda bıraktıktan sonra size uzanan elleri hiçbir şeyi değiştirmez. Belki yere biraz daha yavaş çarparsınız fakat sonuç hep aynıdır.
Reşit olduğumda oyuncu olmak istediğime karar verdim. Üniversitelerden gelen bütün kabulleri reddettim. Kendime ufak bir çanta hazırladım, arkadaşlarımla vedalaştım, köpeğimin başını son kez okşadım ve sabahın dördünde evimi sonsuza dek terk ettim. Benden geriye kalan tek şey eşyalarım ve bıraktığım veda notu oldu. Sadece iki kelime yazdım. Gidiyorum, elveda. Annem beni hiç aramadı. Bende onu hiç aramadım. Sonunda evi terk edeceğimi zaten biliyordu. Gitmeden üç gün önce belki bu sefer tepki verir umuduyla yüzüne her şeyi haykırmıştım ama o her zamanki gibi başka işlerle ilgilenmişti. Ne kadar aptaldım.” Gülüşüm kendime bile acı geldiği için kısa kestim ve anlatmaya devam ettim “ Londra’ya ilk geldiğimde ne yapacağımı şaşırdım. İş bulmak düşündüğümden daha zordu. Aksanlar çok tuhaftı ve alıştığım düzenin dışında gelişen başka şeyler vardı. Max’le de o başka şeylerin kapsamında tanıştım zaten.” İç çektim ve daha iyi hatırlamayı denedim. “ Sanırım ben buraya geldikten dört ay sonraydı. Bütün param bitmişti ve sokakta yatıyordum. Bir gece tehlikeli olduğunu bildiğim halde arka sokaklardan birine saptım. Bu tarz yerlerin asla yazılı bir anlaşması yoktur ama herkes oralardan uzak durması gerektiğini bilir. Evsizler, uyuşturucu satıcıları, kadın tacirleri, suçlular… Aradığınız bütün kötü insanlar buradaydı. Her neyse, tam kendime bir köşe seçmiştim ki aniden birkaç adam karşımda belirdi. Ne istediklerini sormama gerek yoktu. Gözlerinden bunu çok iyi belli ediyorlardı.” Kaç sene öncesinde kalan bir anı bile olsa yaşadıklarımı düşünmek beni sinirlendiriyordu. “ Lanet olası piçler,” diye mırıldandım. “ Onların yerinde olduğumu söylediler. Üç kişiydiler fakat cüsseleri onları daha çoklarmış gibi gösteriyordu. Sorun çıkarmamak için ayağa kalktığımda adamlardan birisi kolumu tuttu. Tırnaklarımı onun yüzüne geçirmiştim sanırım. Ona beni bırakmasını söylemiştim fakat o sadece belime sarılmış ve ücretimi farklı şekilde ödeyebileceğimi söylemişti. Aniden diğer adamlarda etrafımı sardı. Onlara tekme attım, küfrettim, vurdum, tükürdüm… Hiçbir işe yaramadı. Belimi tutan adam beni yere yatırdığında ve bluzumu yırttığında ve diğer adamlar pantolonum üzerinde uğraşırken kaybettiğimi anlamıştım. Buna rağmen o kadar çok tepindim ki sonunda bacaklarımı okşayan adam kemerini belinden çıkarttı ve bedenime vurdu.” Elim içgüdüsel olarak omzuma gitti. Kemer tokasının izi hala orada duruyordu. “ Daha fazla vuracaktı fakat arkadaşları bedenim üzerinde meşgullerdi. İşi bana işkence etmek için mümkün olduğunca geciktiriyorlardı. Göğüslerimde dolanan eller ve dudaklarıma yapışan o dudakları unutmak için çok fazla süre harcadım. Artık gözyaşları içinde ölmek için dua ederken bir ses duydum. O zamana kadar duyduğum en güzel sesti. Adamlara beni bırakmazlarsa hadım edeceğini bağırıyordu.” Gülmeme engel olamadım. “ Ah Max… Tabii bundan daha kötü bir şey söylemişti. Adamlar onun üzerine çullandığında karanlıktan arkadaşları da çıkmış ve hepsini bir güzel benzetmişlerdi. Kavgayı hala tam olarak anımsamıyorum. Yarı baygın halde ve şokta olmam yüzündendi sanırım. Kavga bittiğinde Max yanıma geldi, elini koluma koydu ve tam bir şey söyleyeceği sırada ondan geri kaçtım. Çok korkmuştum. Onun bana zarar vermeyeceğini bildiğim halde o dönem tüm erkeklerden korkmuştum. Sonra Max bana sarıldı, zararsız olduğunu ve yardım edeceğini söyledi. O geceden sonra beni hiç bırakmadı.” Gülümsedim. “ Gördüğüm en iyi arkadaştı. Sigara içip uyuşturucu çektiğini biliyordum, çoğu zaman kafası dumanlı halde olurdu. Ama bana hiçbir zaman yanlış bir şey söylemedi. Kötü davranmadı, geçmişimi sorgulamadı.” Alaycı bir ses çıkarttım. “ Herkesin onun gibi olduğunu zannederek bir kez daha yanıldım. Tanıştığım her insanla daima geleceğime dair hayaller kurdum. Geçmiş beni ilgilendirmiyor. Eğer onu diğer işlerinize karıştırırsanız, sevdiğiniz kişiyle ne şimdiniz ne de yarınınız kalır. Bana olan da bu.” Gözlerime dolan yaşları geri ittim. “ Max’le para bulmak için planlar yapmaya başladık. Bu sırada bende erkeklere olan güvenimi yeniden kazanmıştım. Üzerinden dört sene geçmişti ve artık yirmi iki yaşındaydım. Ortalama bir güzelliğim olduğunu biliyordum. Plana göre üzerime seksi bir şeyler geçirecek ve barlarda dolanıp zengin adamları tavlayacaktım. Onun gözünü kör ettikten sonra da parasını çalıp gidecektim.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET
RomanceGeçmiş üzerinize bir gölge gibi düştüğünde, sevginizi şüpheyle yıktığında, Cennet'i Cehennem'e çevirdiğinde ve bütün güzel düşleri yıktığında; güvenebileceğiniz tek şey aşktır.