17. Bölüm

7.9K 348 4
                                        

   Donuk.

  

   Her şey donmuştu. Etrafımızdaki insanlar, en son hangi hareketleri yapıyorlarsa; o halde yerlerine sabitlenmişlerdi. Zaman donmuştu. Biz donmuştuk. Kimse kıpırdayamıyordu. Etrafımızdaki hava hızla tükenirken, daha fazlası için bile canlanamıyorduk.

   Üzerine oturan ve nazik vücut hatlarını belli eden turuncu elbisesi kapıdan gelen rüzgârla dalgalandı. Saçlarını savurdu ve beyaz dişlerini göstererek bize sırıttı. Bir anda her şey normale döndü. Ben hariç.

   “ Merhaba Grace,” dedi çatalın bardağa vurunca çıkarttığı gibi tiz ve melodik bir sesle. “ Uzun zaman oldu.”

   Grace gözlerinden fışkıran öfkeyle ona doğru bir adım attı “ Ne cüretle…”

   “ Ve sen,” dedi Stella bana dönerken. “ Kimsin, yeni çalışan mı?” Gözlerinde benim kim olduğumu gayet iyi bildiğini söyleyen, yabani bir bakış vardı. Sesi beynimi oyarken ona yanıt veremedim. Etrafımdaki bütün hava çekilmişti.

   Grace bana bakmadan ona “ Ne hakla buraya gelirsin?” diye bağırdı.

   Stella bir kahkaha attı. Uzun ve şuh bir kahkahaydı. Gözlerini devirerek “ Tanrı aşkına,” dedi. Sonra dudaklarını büzerek etrafa göz gezdirdi “ Logan burayı yeniden toparladı ha?”

   “ Sakın,” diye tısladı Grace “ Sakın onun adını ağzına alma!” 

   Stella tekrar gözlerini devirdi ve elini beyaz çantasına götürdü. Duraksamadan aradığını buldu ve Grace’e uzattı. Bu kahverengi kağıttan, dikdörtgen bir paketti.

   Grace paketi almadan ona baktı. Stella paketi önüne sallayarak “ Israr ediyorum,” dedi. “ Etrafınızda nasıl insanların olduğunu bilmek istersiniz, değil mi?”

   “ Etrafımızdaki insanların iyi olduğunu biliyor olmalıydın,” dedim kollarımı kavuşturarak. “ Çünkü sen onların içinde yoksun.”

   Stella öfkeden kıpkırmızı oldu. Sayı.

   “ Grace,” dedim özgüvenimi geri kazanarak “ Neden sen gitmiyorsun? Eminim bu meseleyi ben hallederim.”

   “ Inna…”

   O sırada bize doğru kararlı adımlarla gelen Oliver’a Grace’i işaret ettim. Sert bakışlar atsa da, itirazlarına rağmen Grace’i götürdü.

   “ Ve sen,” dedim Stella’ya dönerek. “ Neden gitmiyorsun? Kimse seni burada istemiyor.”

   “ Gerçekten senin kim olduğunu öğrendiğinde, Logan seni kabul edecek mi sanıyorsun?”

   Sırtımdan aşağıya buzdan bir elin kaydığını hissettim. “ Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.”

   “ Öyle mi?” Stella sırıttı. “ Ginny, Sabrina, Jess, Mimi… Hangisini kullanıyorsun? Ah dur, yoksa artık adını mı kullanmaya başladın?”

   “ Onların hepsi geçmişte kaldı,” diye fısıldadım. “ Hepsini geride bıraktım.”

   “ Gerçekten mi?” dedi Stella kollarını kavuşturarak, “ Seni hala arayanlar var, biliyorsun değil mi?” Ardından gözleri boynuma takıldı “ Şaka yapıyorsun!” Üzerime eğildi. Bu sırada kahkahasını saklamaya çalışır gibi bir ifade takınmıştı. “ Benim boynumda daha güzel durmuştu.”

   “ Git buradan!” Kelimeler kontrolsüzce dudaklarımdan dökülmeye başladı. Duyduğum dehşet, her yerime küçük iğneler batırıyordu. Öfkemse etrafımdaki her şeyin kararmasına neden olmuştu. “ Birisi bu bayanı dışarı çıkartabilir mi?” Bize doğru gelen Michael ve Janice’e can simidimmiş gibi baktım. Michael kararlı adımlarla Stella’nın yanına geldi. İfadesiz bir yüzle koluna girdi ve “ Size yolu göstereyim bayan,” dedi. Alnında atan damara bakarsa, onun da bu ‘bayan’ın kim olduğunu bildiği belliydi.

CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin