Yusuf Polis zili çalmaya başladı. Kapı zilinin sesine uyanan Sezgin şoförün tekrar kapısına geldiğini düşündüğü için biran kapıyı açmakla açmamak arasında ikileme düştü. "Mutfak camından bakınca onun olup olmadığını anlarım" diye mırıldanarak yatağından doğruldu. Ayak parmaklarının üzerine basa basa sessiz ve ağır adımlarla mutfağa doğru ilerlemeye başladı.
Kapının açılmadığını gören diğer polis memuru "Sanırım dışarı çıkmış" dedi arkadaşına. Yusuf memur "belki uyuyordur ,biraz daha çalalım açan olmazsa gideriz" diye karşılık verdi.
Sezgin perdeyi aralayarak kapıya doğru bakmaya başladı. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu. Kapı önünde bekleyen iki polisi görünce ne yapacağını bilemedi. Alnından akmaya başlayan soğuk suyu sağ elinin dış tarafıyla sildi. "Kesin beni tutuklamaya geldiler, hemen bu lanet olası yerden kaçmalıyım" dedi ve sonra diğer odaya geçerek pencereden çıkıp kaçmayı düşündü.
Hızla geri dönerken telaşla eli tezgahın üzerinde bulunan cam sürahiye çarptı, sürahi hızla yere düştü ve tuzla buz oldu. Böylece tüm planı altüst olmuştu. Okkalıca savurduğu küfürleri sürahiye çarpan eline mi yoksa düşen sürahiye mi ettiğini kendisi dahi bilmiyordu.
Sesi duyan Yusuf Polis arkadaşına dönerek " İçeride, sen evin arka tarafına dolan, elimizden kaçmasına izin vermemeliyiz" dedi ve Sezgin'e "İçeride olduğunu biliyoruz Sezgin, aç kapıyı" diye seslendi.
Kısa boylu polis memuru lojmanın arka tarafına giden patika yola doğru belinde sallanan silahı bir eliyle tutarak koşmaya başladı. Sezgin polislerin konuşmasını duymuştu. Artık oradan da kaçamazdı.
Şoför Abdullah ise iki polisin gözetiminde karakola gelmiş, Sezginin getirileceğinden habersizce odada beklemeye başlamıştı. Aklı hala savcının kendisini neden çağırdığı hakkında mantıklı bir cevap arıyordu.
Sezgin'in kapıyı açmaktan başka çıkar yolu kalmamıştı. Kapı koluna uzanan eli titremeye başladı. "Mustafa kesin öldü ki beni almaya geldiler" diye aklından geçirdi kapının sürgüsünü çekerken.
Kapıyı açtığında Polis Yusuf'la göz göze geldiler. Yusuf:
"Niye açmıyorsun Sezgin bir saattir kapıyı" diyerek tepki gösterdi sağlıkçıya
"Öldü mü Abi Mustafa"
" Bilmiyorum, Akçataş Adliyesi'ne gidiyoruz. Savcı Hanım seni getirmemizi söyledi" dedi polis memuru Sezgin'in titremeye başlayan bacaklarına bakarken. Diğer polis memuru da yanlarına gelince ekip otosuna bindirdikleri Sezgin'i önce karakola götürdüler. Polis Yusuf karakolda bekleyen Abdullah'ı almak üzere araçtan inerek merdivenlere doğru yürümeye başladı. Sezgin'in kafası karışıktı. Savcıya ne söyleyeceğini düşünüyor, sonrasında ne olacağını bilmiyordu...
Az sonra Yusuf Memur merdivenlerin başında göründü. Arkasında şoför Abdullah önünde yürüyen polisi takip ediyordu. Dalgın bir yüz ifadesi vardı.
Arkaya sırasıyla şoför Abdullah, Sezgin ve Yusuf Polis oturdu. Sezgin'in kaçmak isteyeceğini düşündüğü için onu koltuğun ortasına oturtmayı uygun görmüştü. Araç, Akçataş ilçesine doğru yola çıktı. Şoför de sağlıkçı da tedirgindiler. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Abdullah şoför sol tarafına başını çevirerek yola paralel olarak dizelenmişuzun, iri gövdeli çam ağaçlarını izlemeye başladı.
Sezgin ise Abdullah şoförün neden kendileriyle birlikte götürüldüğünü düşüyordu. Şoförün yanında polislere bu soruyu sormanın mantıksız olduğunu biliyordu. Aklından"Kesin savcıya benim hakkımda bir şeyler anlatmak istemiş, polisler de onun bu isteğini geri çevirmeyerek bizimle gelmesine rıza göstermiştir" diye geçirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Cellat
Misterio / SuspensoMustafa 'lanet' olarak nitelendirdiği işsizlikten nihayet 2007 yılında atanarak kurtulmuştu. Daha doğrusu kurtulduğunu sanmıştı. Asıl lanet Mustafa'yı memuriyet hayatında yakalayacak, dürüstlüğün vefanın bedelini ağır bir şekilde taksit taksit ödeye...