Ezel Hanım biran evvel şoför Abdullah'ın kendisine bahsettiği dosyayı bulmasını istiyordu. Aradan geçen iki saate rağmen henüz bir haber gelmemişti. Gözleri üzerine çöken ağırlık göz kapaklarının açılmasına engel oluyordu. Odaya giren Deniz Bey kendisini yemeğe davet etti.
Birlikte lokantaya geçtiler. Ezel Hanım;
Deniz, sen Erzurumluydun değil mi?
Evet Erzurumluyum, lise bittikten sonra Hukuk Fakültesi'ni okumak için ailece Ankara'ya yerleştik.
Benim bildiğim Erzurum muhafazakar bir ilimiz. Gördüğüm kadar senin de böyle bir yapın var. Ailen neden Deniz Gezmiş gibi sosyalist bir devrimcinin ismini vermiş sana.
Ezelciğim, bir kere Deniz Gezmiş sosyalist değil devletine kafa tutan bir anarşist. Annem bana hamile iken babam vefat etmiş. Rahmetli dedem iki oğlunun da okumasını istiyormuş. Babamın kafası fazla basmadığı için ilkokul birinci sınıftan sonra okula gitmemiş. Dedem de okutması için amcamı İstanbul'daki kardeşinin yanına göndermiş.
Amcamlar'ın kaldığı sokağın birkaç sokak üstünde Kadıköy Nazif Bey Sokak varmış. İşte Deniz Gezmiş'in ailesi de 1970 ya da 1971 yılında bu sokağa taşınmışlar. Deniz'in annesi öğretmen Mukaddes Gezmiş amcamın da sınıf öğretmeni olmuş. Mukaddes Hanım Erzurum nüfusuna kayıtlı olduğundan amcamı diğer öğrencilerinden biraz daha fazla severmiş.
Amcan Deniz Gezmiş'i görmüş mü?
O dönem Deniz'in arandığı yıllarmış. Bir iki defa eve girip çıkarken Deniz'i gördüğünü söylerdi.
Peki sonra ne olmuş?. Savcı Deniz; "Annemin bana hamile olduğu 1983 yılında babam veremden vefat edince anneme amcam destek olmuş. Amcam öğretmeni ve Deniz'e olan sevgisi sebebiyle Deniz ismini kendi çocuklarından birine vermek istiyormuş fakat kendi çocuğu olmadığı için bu ismi doğduğumda bana vermiş." Diyerek kendisine yöneltilen soruyu yanıtladığı esnada çalan telefonunu cevaplamak üzere Ezel Savcıdan müsaade isteyen Deniz Bey dışarı çıktı.
Akçataş ilçesi bu konuşmalara şahitlik ederken Çeşmebaşı ilçesinde ise farklı gelişmeler yaşanıyordu. Şoför Abdullah Mustafa'nın evinde aradığını bulmuştu. İçerisinde çok sayıda evrak bulunan naylon dosya mavi renkli bir klasöre yerleştirilmişti.
O gün izinli olan şoför Sıddık ise dedikodunun dibine vurmak için ilçe meydanında bulunan kahveye geçmişti. Burada yaptığı konuşmada sürekli Sezgin'i aşağılıyor ve hapse gireceğini ballandıra ballandıra anlatmaya devam ediyordu. İlçede yaşayan herkes artık Mustafa'yı nezarette olan Sezgin'in öldürmeye çalıştığını biliyordu.
Deniz Bey'in son anlattıkları Ezel Savcı'nın kafasında soru işaretleri oluşturuyor, meslektaşının cemaatçi olduğuna dair ortaya atılan iddiaları güçlendiriyordu. Planını uygulama vaktinin geldiğini düşündü. Polis memuru Yusuf'u arayarak Sezgin'in serbest bırakılmasını istedi. Bayan savcı Deniz Bey'in kendisinden istediği bu güzel haberi duyması için halen devam eden telefon görüşmesini sonlandırarak içeri girmesini beklemeye başladı.
Abdullah klasörü bayan savcıya teslim etmek için arabasına binerek Akçataş ilçesine doğru yola çıktı. Gözü yolda olan şoförün aklı ise bundan sonra olacaklara dair senaryo yazmakla meşguldü. "Çok şükür bu savcı cemaatçi çıkmadı" diye seviniyordu...
Nezaretin kapısında polis memurunu gören Sezgin için artık her şey bitmişti. Yağmurdan kaçarken doluya tutuldum diye düşündü. Bende seni yakmazsam aşağılık müdür" diye söylenmeye başlamıştı ki kapıyı açan memur "Sezgin savcı hanım serbest bıraktı seni" dedi. Sağlıkçı derin bir 'oh çektikten sonra polis memurunun gözbebeklerine bakarak "nihayet savcı hanım suçsuz olduğumu anladı demek" dedi. Polis memuru Yusuf darp cebir raporu almak için sağlıkçıyı çalıştığı kuruma götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Cellat
Misteri / ThrillerMustafa 'lanet' olarak nitelendirdiği işsizlikten nihayet 2007 yılında atanarak kurtulmuştu. Daha doğrusu kurtulduğunu sanmıştı. Asıl lanet Mustafa'yı memuriyet hayatında yakalayacak, dürüstlüğün vefanın bedelini ağır bir şekilde taksit taksit ödeye...