SAVCININ PLANI

6 1 0
                                    


                                                                        SAVCININ PLANI

Savcı Hanım koltuğuna geçti ve merakla şoför Abdullah'ın kendisine anlatacaklarını dinlemeye başladı:

"Savcı Hanım, Mustafa'nın ailesi benden Mustafa'nın bazı özel eşyalarını evden alarak kendilerine getirmelerini istemişlerdi. Lojmanın anahtarını almak için kurum amirini arayarak Sağlık Ocağına geçtim. Anahtarı alıp eve girdiğimde evin odalarının birinde Mustafa'nın geçtiğimiz yıllarda Sıddık Abi'ye hediye ettiği anahtarlığı buldum." dedi ve Ezel Savcı'dan gelecek tepkiyi merak ederek sustu.

" Bahsettiğiniz anahtarlığın Sıddık Bey'e hediye edildiğine dair deliliniz nedir Abdullah Bey"

" Savcı Hanım her şeyden önce şu hususu bilmenizi isterim ki anahtarlık Mustafa'nın yöresine ait bir anahtarlıktır. Anahtarlığın üzerinde ise 'Hallederiz Adamlarımız Var' yazısı bulunmaktadır. Şoför Sıddık bu cümleyi çok kullandığından Mustafa 'espri olsun' diye anahtarlığa bu yazıyı yazdırmıştı. Sağlık Ocağı personellerinden hangisine sorarsanız sorun benim bu söylediklerimi tasdikleyeceklerinden emin olabilirsiniz." Dedi şoför. Bayan savcı elinde çevirdiği pilot kalemi masanın üzerine bıraktı ve

" Yani Sezginle Sıddık bu cinayeti birlikte planladılar demek istiyorsunuz, öyle mi Abdullah Bey?" diye sordu.

" Dahası da var Efendim. Olayın arkasında daha önce de belirttiğim gibi İl Sağlık Müdürü'nün olduğunu düşünüyorum. Çünkü Mustafa'nın haklarında suç duyurusunda bulunacaklarını öğrenmişlerdi ve bunun önüne geçmek istiyorlardı. Sezgin'in sekizde yedi kusurlu olduğu ambulans kazası soruşturması da bu teklifi kabul etmesi için yeterli bir sebepti."

"Peki ya Sıddık? O neden kabul etti?

" Mustafa, savcılığa yalnız idare hakkında değil Sıddık hakkında da görevinden dolayı menfaat temin etme ve zimmet suçlamasıyla suç duyurusunda bulunacaktı. Daha öncede Mustafa'nın şikayeti sebebiyle disiplin cezası almıştı. Sezgin bu işi idarenin şantajı sebebiyle kabul etse de Sıddık Abi İSE intikam amacıyla bunu yapacaktı." dedi. Şoförün anlattıkları Savcı Hanım'ı ikna etmeye yetmişti. "Bu çeteyi muhakkak çökertmeliyim" diye düşündü. Devamla

"Abdullah Bey, bu söyledikleriniz çok ciddi suçlamalar, tüm bu iddialarınızı araştırabilmem için öncelikli olarak yazılı ifadenizi almam gerekiyor. Bana anlattıklarınızı eksiksiz olarak kaleme geçerek ifadenizi veriniz." Demişti ki araya giren şoför

"Savcı Hanım Mustafa'nın başına gelenlerin benim başıma gelmeyeceğine dair bana garanti verebilir misiniz? Yanlış anlamayın efendim ölümden korktuğum için bunları söylemiyorum. Benim korkum daha önce olduğu gibi cemaatçi idarenin adli yapıdaki adamları vasıtasıyla bu işten de sıyrılıp beni iftiracı konumuna düşürmülerinden korkuyorum" dedi. Abdullah ilçe içerisinde yaptığı kısa araştırma sonucunda savcı hanımın cemaati hiç sevmediğini öğrenmişti. Savcı Hanım vasıtasıyla sürülmesine sebep olan arkadaşları ve amirlerinden kısa süre sonra hakkını almayı ümit ediyordu. Biran aklına yoğun bakımda yaşam mücadelesi Mustafa düştü. Acaba yırtabilecek mi kefenin ucunu? diye düşündü. Abdullah biraz önce ayakları önüne düşürdüğü gözlerini tekrar bayan savcının gözlerine dikerek;

"Savcı Hanım, Mustafa olaydan yaklaşık 10 gün kadar önce Savcı Bey'e tüm bu konular hakkında suç duyurusunda bulunmak istemiş fakat yeşil gözlü açık alınlı kaleminizin araya girmesi ve Deniz Bey'in de cemaat sempatizanlığı nedeniyle dilekçesini kaydettirememişti." Diyerek Anlatmaya devam etti. Şoförün savcılık kalemi hakkında söyledikleri savcı hanımın içinden "galiba aradığım muhbiri buldum" demesine sebep oldu.

Ezel Hanım'ın kafasındaki soru işaretleri birer birer sona ermeye başlamıştı. "Ama bundan yine de emin olmalıyım" diye düşündü. Aklına birazdan uygulamaya koyacağı güzel bir fikir geldi.

"Peki, Abdullah Bey, Mustafa'nın o tarihte adliyeye geldiğini söyleyecek bir şahidi veya belgesi var mı? Size bu konuda başka neler söyledi hatırlıyor musunuz? Ya da savcılığa vermek üzere yazdığı dilekçe acaba nerede?" diye sordu. Böylece kimsenin haberi olmadan şoförle işbirliği yaparak bu işi çözümlemek istiyordu. Savcı Hanım'ın bu sözleri şoförün içini daha da rahatlatmıştı. Ezel Hanım'ın sorusunu yanıtlamak için düşünmeye başladı. Aradığı cevap zihninde belirdi.

"Hatırladım Efendim" dedi büyük bir heyecana kapılarak. Mustafa adliyeye gidince daha önce hazırlamış olduğu dilekçeyi önce kaleme vermiş. Savcılık kalemi Mustafa'nın kimlik fotokopisini çektikten sonra dilekçeyi okumuş. Sonrasında okuduğu dilekçeyi evrak kayıt defterine kaydetmeden Savcı Bey'e göstermiş. Sonrasında Mustafa'yı yanına çağıran Savcı Bey "ben bu dilekçe hakkında işlem yapamam. Bu dilekçeyi senin değil bakanlığının vermesi gerek" diyerek reddetmiş. Mustafa da belki ilerde 'Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayet ederim' diyerek kimlik fotokopisinin ucundan tutarak evrağı naylon dosyaya koymuş, muhtemelen bu dosya da evindedir" dedi.

"Umarım öyledir" dedi bayan savcı. Ezel Hanım gerek adliyedeki cemaat yapılanması gerekse emniyetteki yapılanma sebebiyle kimseye güvenemiyordu. Bazen polis memurundan bile şüpheleniyordu. Ama Abdullah şoför kendisinden kuşku duyulacak biri değildi. Şu ana kadar Savcı Hanım'a anlattıkları zaten bir bir çıkıyordu. Ayrıca Mustafa'yı da gerçekten kardeşi gibi sevdiği vücut dilinden anlaşılıyordu. Eğer şoför bahsi geçen evrakları bulup kendisine getirirse böylece idarecilerin dikkatini çekmeden ilin sağlıktaki cemaat yapılanmasını çökertebilecekti.

"Abdullah Bey siz buradan çıkınca hemen Mustafa'nın evine giderek bu dosyayı bulmaya çalışın" dedi ve şoför Abdullah odadan çıktıktan sonra Polis Memuru Yusuf'u arayarak "Tahlillerin son durumu hakkında bilgi almak istedi." Beklediği raporun kendisine ulaşmasının an meselesi olduğunu öğrenmişti.

Aşk Ve CellatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin