Hayati tehlikesi devam eden Mustafa'nın sağlık durumu hakkında Savcı'ya bilgi verilmiş, cinayet şüphesi olasılığına karşı il merkezinden olay yeri inceleme ekibi ilçeye çağrılmıştı. Ekip üç kişiden oluşuyordu.
Olay hakkında ilçe emniyetinden bilgi alan ekipler ev içerisinde inceleme yapmaya başladılar. Ekipten uzun boylu, kır saçlı olanı Polis Memuruna dönüp:
"İntihar için kullandığı ilaçlar nerede?" diye sordu. Polis Memuru Yusuf:
"İlaç kutuları 112 ekiplerince doktora gösterilmek üzere halı üzerinden alınarak götürüldü" deyince Amir "Acil Sağlık Ekibine ilaç kutularına çıplak elle tutmamalarını söylemişsinizdir umarım" dedi.
Yusuf, ne diyeceğini bilemedi. Oysaki ilaç kutularına hem kendileri hem de eldiveni yırtılan sağlıkçı dokunmuştu. 'Zaten ben onlara dokundurmasam da acil servis doktorları çıplak elle tutacaklardı' diye aklından geçirdi. Soru hakkında açıklama yapmaktan kaçınarak konuyu hızla değiştirmek istedi ve açık olan bilgisayarı Amire göstererek "bu notu bırakmış" dedi.
Ekip Amiri bilgisayar Word Sayfasındaki notu görünce çok şaşırarak "Garip" diye mırıldandı. Polis Memuru Yusuf'a göre bunda şaşıracak bir durum yoktu, "bunlarda her şeyden nem kapıyor" diye mırıldandıktan sonra sözlerini yumuşatıp "Amirim, sağlıkçı kimsenin günahına girmemek için bir not yazmak istemiş ve bunu da bilgisayara yazmış. Bunda şüphe duyacak ne var" diye sonlandırdı.
Kızıl yüzlü, açık alınlı tecrübeli Amir, bilgisayar masasının üzerinde bulunan boş defter ve defterin yanı başındaki kalemi göstererek "Oysa bu deftere yahut da defterden kopardığı bir sayfaya da aynı notu yazarak, masanın üzerine yahut da bilgisayar ekranının önüne bırakabilirdi. Acaba birisi ya da birileri el yazısının tanınma ihtimaline karşı böyle bir önlem almış olamaz mı?" diye sorunca, Polis memuru "Haklısınız Amirim, bu hiç aklıma gelmemişti" dedi.
Amir yanındaki arkadaşına dönüp "bu notunda fotoğrafını çekelim" dedikten sonra salonda bulunan pencereleri incelemeye başladı. Görünürde camlarda her hangi bir kırık ve pencerelerde zorlanma yoktu. Camdan dışarı baktığında 100 metre ilerde bulunan 2 katlı bahçeli çok güzel bir ev gördü ve evi işaret parmağıyla göstererek "bu ev kimin" diye sordu. Polis memuru:
"Kaymakam Bey'in evi orası, kendisi bir haftadır izinli olduğu için evde kimsecikler yok" dedi.
Mustafa kurumun tek katlı yan yana yapılmış dört adet lojmanından en sağdakinde kalmaktaydı. Evin 10 -15 metre karşısında lojmanlara paralel olarak atıl durumda olan eski sağlık ocağı bulunmakta ve bu yapı anayolla Mustafa'nın evi arasında perde oluşturmaktaydı. Yani lojmana giren ve çıkan kimseler yoldan geçenler tarafından görülmediği gibi yolun karşısında bulunan evlerde kalanlarca da görülmemekteydi.
Evin arka tarafının da ön kısmından pek farkı yoktu. Arkada boş, büyük bir arazi vardı ve bu arazinin hemen karşı tarafında ise yalnızca kaymakamın evi bulunmaktaydı. Lojmanın sol yanında, kaymakamlığın evinin önünden geçen dar patika bir yol bulunuyordu. Lojman, patika yolun diğer tarafında kalan altı yedi katlı kaymakamlık binasının arka tarafında yer alıyordu. Lojmanın sol yanında 20 metre ilerde ise yine yan yana yapılmış tek katlı dört adet kömürlük ve bir adet depo bulunuyordu. Bölgede lojmana giriş çıkışları gösterecek olan bir güvenlik kamerası da bulunmuyordu. Bu durum sır perdesinin aralanmasını da geciktiriyordu.
Odanın içini gözüyle taradığı esnada bilgisayar masasının üzerinde sol tarafta 5 adet sigara izmariti bulunan bir kül tablası AMİRİN dikkatini çekti. İzmaritlerden 3 tanesinin fitresinin rengi kırmızı, diğer ikisinin ise beyazdı. İzmaritler incelenmek üzere bir poşete konuldu.
Olay yeri İnceleme Ekipleri dikkatli bir şekilde Mustafa'nın intihar girişiminde bulunduğu salonu incelemeye devam ediyorlardı. Odada kavga çıktığına dair şüpheli bir durum bulunmuyordu.
Bina çok eski yapı olduğundan ev oldukça küçük inşa edilmişti. Evin dış kapısından girildiğinde ufak bir koridor; koridorun solunda mutfak, sağında küçük bir hol ve bu holün ön tarafında ise tuvalet ve banyo bulunuyor, koridorun sonu ise salona açılıyordu. Salonun solunda ve sağında ise birer adet küçük oda bulunuyordu.
Salona girildiğinde sağda soba ve birkaç metre ilerisinde bilgisayar masası vardı. Bilgisayar masasının bitişiğinde ise duvara boydan boya döşenmiş kocaman bir pencere, pencerenin önündeyse ufak bir sehpa bulunuyordu. Bilgisayar masasının tam karşısında salonun sol yanında ise sadece bir çekyat bulunuyordu. İşte Mustafa eve giren polis ekiplerince bu çekyatta yatar halde bulunmuştu.
Ekip olay yerinde parmak izi aramak için çalışmalarını sürdürürken ekip amiri mutfağa yöneldi. Mutfak kapısının sağ tarafında bulunan çöp kovasının içerisini karıştırmaya başladı. Kovanın içerisinde bulunan poşette; bir adet serum poşeti, birkaç şırınga, birkaç kırık ilaç ampulü ve beş adette boş bira şişesi bulunuyordu. Poşeti olduğu gibi alarak araca götürüp bıraktıktan sonra tekrar mutfağa girdi. Göz ucuyla mutfağı incelemeye başladı. Mutfak tezgâhının üzerinde hiçbir şey yoktu ve tüm eşyalar yerli yerinceydi. Salonda sehpanın üzerinde bulunan üç adet su bardağını ise incelenmek üzere zaten az önce almıştı.
İncelenmemiş sadece salonun sol yanındaki oda kalmıştı. Odada bir kanepe ve küçük bir gardıroptan başka bir şey bulunmuyordu. Ekip amiri camda kırık olup olmadığını öğrenmek için pencereye doğru yaklaştı. Pencerenin kilitli olmadığını ve bu odada bulunan pencerenin diğer odaların aksine yere daha yakın mesafede olduğunu fark etti.
"Pencereden içeri biri girecek olsa bunu kimsenin görmesi mümkün değil" dedi meslektaşına dönerek.
Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarını sürdürdüğü esnada evin önünde bekleyen insan sayısı her dakika artarak devam etmiş, Mustafa'nın arkadaşlarının tamamı ise ifadelerinin alınması için İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmüşlerdi.
Mustafa'nın intihar edip hastaneye kaldırıldığını öğrenen yakın ilde görev yapan şoför arkadaşı ise haberi öğrenir öğrenmez yola koyulmuştu.
Hastane'nin Acil Servisi'ne teslim edilen Mustafa'ya müdahale edilmeye başlanmış fakat aldığı yüksek dozda ilacın ve alkolün etkisiyle biraz önce kalbinin durmasının önüne geçilememişti. Artık olay hakkında en doğru bilgiyi verecek kişi de belki de ebediyen olmayacaktı. Olayın gerçekten bir intihar girişimi mi yoksa profesyonelce hazırlanmış bir cinayet girişimi mi olduğu anlaşılamayacak bir süre sonra dosya kapatılacaktı.
Duran kalbin tekrardan çalıştırılması için herkes elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Bu esnada kardeşi tarafından aranan Mustafa'nın cep telefonunu Acil Polis'i açmış ve kardeşine, abisinin kalp krizi geçirdiği bilgisini vererek hastaneye gelmesini istemişti.
Mustafa'nın olayını duyan ve durumunu merak eden ilin idarecileri de hastaneye gelmiş, acil serviste görevli doktorlardan gelecek güzel haberi almak için doktor odasında ümitle beklemeye başlamışlardı. Kalp durduktan bu yana on dakika geçmiş olmasına rağmen müdahaleye yanıt alınamıyordu.
Olay yeri inceleme ekipleri de evdeki çalışmalarını tamamlamış, evin krokisini çizip fotoğrafını çekmişler, evdeki bilgisayarı da incelemek üzere yanlarına alarak il merkezine doğru yola çıktılar. Artık eksik olan tek bir şey kalmıştı. O da Mustafa'nın cep telefonuydu. Görüşme kayıtları ve mesajlar incelenecek olay aydınlatılmaya çalışılacaktı.
7L:\>C>++tMzߥhܘ݈̌="אGz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Cellat
Misterio / SuspensoMustafa 'lanet' olarak nitelendirdiği işsizlikten nihayet 2007 yılında atanarak kurtulmuştu. Daha doğrusu kurtulduğunu sanmıştı. Asıl lanet Mustafa'yı memuriyet hayatında yakalayacak, dürüstlüğün vefanın bedelini ağır bir şekilde taksit taksit ödeye...